1977 – RİYA

RİYA

1977 – Şüfeyyü’l-Esmâi, Hz. Ebü Hüreyre’den naklediyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kıyamet günü iIk çağrılacaklar, Kur’ân-ı ezberleyen biri, Allah yolunda öldürülen biri ve bir de çok malı olan biridir. Allah Teâla Hazretleri Kur’ân okuyana:

“Ben Resülüme inzal buyurduğum şeyi sana öğretmedim mi?” diye soracak. Adam:

“Evet ya Rabbi!” diyecek.

“Bildiklerinle ne amelde bulundun?” diye Rabb Teâlâ tekrar soracak. Adam:

“Ben onu gündüz ve gece boyunca okurdum” diyecek. AlIâhu Teâlâ Hazretleri:

“Yalan söylüyorsun!” diyecek. Melekler de ona:

“Yalan söylüyorsun!” diye çıkışacaklar. Allahu Teâla Hazretleri ona:

“Bilakis sen, “Falanca Kur’an okuyor” densin diye okudun ve bu da söylendi” der.

Sonra, mal sahibi getirilir. Allah Teâlâ Hazretleri:

“Ben sana bolca mal vermedim mi? Hatta o kadar bol verdim ki, kimseye muhtaç olmadın?” der. Zengin adam, “Evet yâ Rabbi” der.

“Sana verdiğimle ne amelde bulundun?” diye Rabb Teâlâ sorar. Adam:

“Sıla-i rahimde bulunur ve tasadduk ederdim” der. Allâhu Teâla Hazretleri:

“Bilakis sen: “Falanca cömerttir” desinler diye bunu yaptın ve bu da denildi” der.

Sonra Allah yolunda öldürülen getirilir. Allah Teâlâ Hazretleri:

“Niçin öldürüldün?” diye sorar. Adam:

“Senin yolunda cihadla emrolundum. Ben de öldürülünceye kadar savaştım” der. Hakk Teâlâ ona:

“Yalan söylüyorsun!” der. Ona melekler de:

“Yalan söylüyorsun!” diye çıkışırlar. Allah Teâla Hazretleri ona tekrar:

“Bilakis sen: “Falanca cesurdur” desinler diye düşündün ve bu da söylendi” buyurur. Sonra (Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ebü Hüreyre’nin dizine vurup):

“Ey Ebü Hüreyre! Bu üç kimse, Kıyamet günü, cehennemin, aleyhlerinde kabaracağı Allah’ın ilk üç mahlükudur!” dedi.”

Şüfey der ki: “Ben Ebü Hüreyre’den aldığım bu hadisi, Hz. Muâviye’ye haber verdim. Bunun üzerine: “Böylelerine bu muâmele yapılırsa, insanların geri kalanlarına neler yapılır?” dedi ve Hz. Muâviye Şiddetli bir ağlayışla ağlamaya başladı, öyle ki helak olacağını zannettim. Derken bir müddet sonra kendine geldi, yüzündeki (gözyaşlarını) sildi. Ve şunları söyledi:

“Allah ve Onun Resülü doğru söylediler: “Dünya hayatını ve onun zinetini isteyenlere, orada işlediklerinin karşılığını tastamam veririz. Onlar orada bir eksikliğe de uğratılmazlar. İşte âhirette onlara ateşten başka bir şey yoktur. İşledikleri şeyler orada boşa gitmiştir. Zâten yapmakta oldukları da bâtıldır” (Hüd 15-16).

Müslim, İmâret 152, (1905); Tirmizi, Zühd 48, (2383); Nesâi, Cihâd 22, (6, 23, 24).

1978 – Ka’b İbnu Mâlik (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)’ın şöyle söylediğini işittim: “Kim âlim geçinmek, sefihlerle münâzara yapmak ve halkın dikkatlerini kendine çekmek gibi maksadlarla ilim öğrenirse Allah o kimseyi cehenneme atar.”

Tirmizi, İlm 6, (2656).

1979 – Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) bir gün: “Hüzün kuyusundan Allah’a sığının!” buyurdular. Oradakiler:

“Ey Allah’ın Resülü! Hüzün kuyusu da nedir?” diye sordular.

“O, dedi, cehennemde bir vâdidir; cehennem, o vâdiden her gün yüz kere AIIah (c.c)’a sığınma taleb eder.”

“Ey Allah’ın Resülü! denildi, oraya kimler girecek?”

“Oraya dedi, amellerinde riya yapan kurrâlar girecektir!…”

Tirmizi, Zühd 48, (2384).

1980 – Ebü Hüreyre ve İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Ahir zamanda, dinle dünyayı taleb eden insanlar zuhur edecek. Bunlar, insanlar(a iyi görünüp, onları aldatmak) için öyle bir yumuşaklığa bürünürler ki koyun postu yanlarında kaba kalır. Diller de baldan daha tatlıdır. Ancak kalbleri kurtlarınkinden vahşidir. Cenâb-ı Hakk (bunlar için) şöyle diyecektir: “Beni aldatmaya mı çalışıyorsunuz, yoksa bana karşı cürete mi yelteniyorsunuz? Zât-ı Akdesime yemin olsun, bunlar üzerine, kendilerinden çıkacak öyle bir fitne göndereceğim ki, içlerinde halim olanlar bile şaşkına dönecekler.”

Tirmizi, Zühd 60, (2406, 2407).

1981 – Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Allahu Teâlâ Hazretleri diyor ki: “Ben ortakların şirkten en müstağni olanıyım. Kim bir amel yapar, buna benden başkasını da ortak kılarsa, onu ortağıyla başbaşa bırakırım.”

Müslim, Zühd 46, (2985).

1982 – Yine Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh)’den bir rivâyete göre, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde, AIlah nazarında en kötü olanlardan bir kısmını da iki yüzlülerin teşkil ettiğini göreceksiniz. Bunlar bazılarına bir yüzle, diğer bazılarına da başka bir yüzle giden insanlardır.”

Buhâri, Edeb 52; Müslim, Fedâil 199, (2526); Muvatta, Kelâm 21, (2, 991); Tirmizi, Birr 78, (2026); Ebü Dâvud, Edeb 39, (4872).

1983 – Ammâr İbnu Yâsir (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kimin dünyada iki yüzü varsa kıyamet günü, ateşten iki dili olacaktır.”

Ebü Dâvud, Edeb 39, (4873).

1984 – Ebü Vâil anlatıyor: “Hz. Üsâme (radıyallâhu anh)’yi işittim diyordu ki: “Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kıyamet günü bir adam getirilip ateşe atılır. Karnındaki barsakları dışarı çıkar. Onları, eşeğin değirmen taşını dönderdiği gibi dönderir. Derken, cehennem ahâlisi etrafında toplanır ve: “Ey fülan, sen dünyada iken (bize) ma’rufu emderip, münkerden nehyetmiyor muydun?” derler. O: “Evet, ma’rufu emrederdim ama kendim yapmazdım, münkeri yasaklardım ama kendim yapardım” diye cevap verir.”

Buhâri, Bed’ü’l-Halk 10, Fiten 17; Müslim, Zühd 51, (2989).