1682 – İMAMLIGI VE EMİRLİGİ

İMAMLIGI VE EMİRLİGİ SAHİH OLANLAR

1682 – Ebû Saîd (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “İki halifeye birden biat edildi mi, onlardan ikincisini öldürüverin.”

Müslim, İmâret 61, (1852).

1683 – Arface İbnu Şureyh (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Siz bir kişinin etrafında birlik halinde iken, bir başkası gelip, kuvvetinizi kırmak veya cemaatinizi bölmek isterse, onu öldürüverin. ”

Müslim, İmaret 60, ( 1852).

1684 – Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Benî İsrail’i peygamberler (aleyhimusselâm) idâre ediyorlardı. Bir peygamber ölünce onun yerine ikinci bir peygamber geçiyordu. Ancak, benden sonra peygamber yok. Ama ardımdan halifeler gelecek ve çok olacaklar. ”

Orada bulunanlar:

“(Onlar hakkında) bize ne emredersiniz?” diye sordular.

“Önceki biatınıza sadâkat gösterin. Onlara haklarını veriın. . Onlar üzerindeki haklarınızı (eda etmedikleri taktirde, kendilerinden değil) Allah’tan isteyin.Zîra Allah teâlâ, idareleri altındakilerin hukukunu onlardan soracaktır” buyurdu.”

Buharî, Enbiyâ 50;Müslim, İmaret 44, (1842).

1685 – Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), İbnu Ümmi Mektum’u, iki defa kendi yerine Medine’de halef bıraktı.”

Ebû Dâvud, Harâc 3, (2931).

1686 – Ebû Bekre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’tan işitmiş olduğum bir kelimenin Cemel Vak’ası sırasında Allah’ın izni ile faydasını gördüım. Şöyle ki bir ara, neredeyse ashâb-ı Cemel’e katılarak onların yanında yer alıp savaşmaya karar vermiştim. Hemen, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın, “İranlıların başına Kisrâc’nın kızı kraliçe oldu” diye haber geldiği zaman (söylemiş olduğu sözü hatırladım ve onlara katılmaktan vazgeçtim. O zaman Efendimiz:) “İşlerini kadına tevdi eden bir kavm felâh bulmayacaktır” demiş idi”.

Buhârî, Fiten 17, Megâzi 82; Tirmizî, Fiten 75, (2263); Nesâî, Kudât 8 (8, 227).

Tirmizî’de şu ziyade gelmiştir: “Hz. Aişe Basra’ya geldiği zaman bunu hatırladım. Bu söz sayesinde Allah beni muhâfaza etti”.