1124 – ŞEHİDLER HAKKINDA

ŞEHİDLER HAKKINDA

1124 – Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sordular:

“İçinizden kime şehid dersiniz?”

“Ey Allah’ın Resûlü, dediler, Allah yolunda öldürülen şehiddir.”

“Öyleyse, dedi, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), ümmetimin şehidleri azdır. ”

“Peki, dediler, daha kimler şehiddir, Ey Allah’ın Resûlü?”

“Allah yolunda öldürülen şehiddir. Allah yolunda ölen şehiddir. Tâunda ölen şehiddir. Karnı sebebiyle ölen şehiddir, boğularak ölen şehiddir.”

Müalim, İmâret 165, (1915); Muvatta, Salâtu’l-Cemâ’a 6, (1, 131); Tirmizî, Cenâiz 65, (1063).

1125 – İmam Mâlik ve Tirmizî’nin kaydettikleri bir rivayette Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmaktadır:

“Şu beş kişi şehiddir, (deyip önceki hadiste geçenleri saydıktan sonra): Yıkıntı altında kalan da şehiddir” diye ilâve etti.

Hz. Câbir (radıyallahu anh)’den gelen bir rivayette: “Karnında çocuğu olduğu halde ölen kadın da şehiddir” buyrulmuştur. Abdullah İbnu Amr İbrnu’l-Âs (radıyallahu anhümâ) tarafından rivayet edilen bir diğer sahih hadiste: “Malını müdâfaa ederken öldürülen şehiddir” buyurulmuştur.

Muvatta, Salâtu’l-Cemâ’a 6, (1, 131); Tirmizî, Cenâiz 65, (1063).

1126 – Ümmü Harâm (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Deniz tutması sebebiyle (gemide) kusan kimseye şehid sevabı verilir. Boğularak ölene de iki şehid sevabı vardır. ”

Ebu Dâvud, Cihâd 10, (2493).

1127 – Said İbnu Zeyd (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ı dinledim şöyle buyurdular:

“Kim malını müdafaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim kanını müdâfaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim dinini müdâfaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim ailesini müdâfaa sırasında öldürülürse o da şehiddir.”

Tirmizî, Diyât 22, (1418,1421); Ebu Dâvud, Sünnet 32, (4772); Nesâî, Tahrim 22, (7,115,116); İbnu Mâce, Hudud 21, (2580).

1128 – Ebu Sellâm, sahabeden birinden rivayet etmektedir: “Cüheyne’den bir mahalle üzerine baskın yaptık. Müslümanlardan biri, (teke tek vuruşmak üzere) onlardan bir adam taleb etti. (Bir cengâver gelince) hemen kılıncıyla saldırıya geçti. Ancak hata yaptı ve kılıncı kendisine isabet etti. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

“Ey Müslümanlar, kardeşinize (yardım edin)” diye bağırdı. Halk ona doğru koşuştu. Ama ölmüştü.

Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) onu elbisesi ve kanı ile birlikte sardı, üzerine namaz kıldı ve defnetti.

“Ey Allah’ın Resûlü, bu şehid midir?” diye sordular.

“Evet o şehiddir ve ben ona bu hususta şâhidim” cevabını verdi.”

Ebu Dâvud, 40, (2539).

1129 – İrbâz İbn Sâriye (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalatu vesselâm) buyurdular ki:

“Şehidlerle yataklarında ölenler, tâundan ölenler hakkında C’enâb-ı Hakk’a birbirlerini şikayet ederler. Şehidler:

“Onlar bizim kardeşlerimizdir, onlar da bizim gibi öldürüldüler!” derler. Yataklarında ölenler de:

“Onlar bizim kardeşlerimizdir, bizim gibi öldüler!” derler. Rabbimiz onlara şöyle seslenir:

“Yaralarına bakın, öldürülenlerin yaralarına benziyorlarsa onlardandırlar ve onlarla beraber olurlar!” Bakılır ve onlardaki yaranın, öbürlerininki gibi olduğu görülür. ”

Nesâî, Cihâd 36, (6, 37-38).

1130 – İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “(Babam) Ömer İbnu’l-Hattâb (radıyallahu anh) şehid olduğu halde yıkandı, kefenlendi, üzerine namaz kılındı.”

Muvatta, Cihad 36, (2, 463).