6. CÜZ 3. HİZİP


05-) MÂİDE SÛRESİ المائدةAynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ ابْنَيْ آدَمَ بِالْحَقِّ إِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًا فَتُقُبِّلَ مِنْ أَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ الْآخَرِ قَالَ لَأَقْتُلَنَّكَ ۖ قَالَ إِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللَّهُ مِنَ الْمُتَّقِينَ
27-) Vetlü aleyhim nebeebney Ademe BilHakk* iz karreba kurbanen fetukubbile min ehadihima ve lem yütekabbel minel ahar* kale leaktülenneke, kale innema yetekabbelullâhu minel müttekıyn;27-) Onlara Âdem`in iki oğlunun haberini, Hak olarak anlat… Hani ikisi de birer kurban takdim etmişlerdi de, birinden kabul olunmuş, diğerinden kabul olunmamıştı… (Kabul olunmayan Kabil) şöyle dedi: “Kesinlikle seni öldüreceğim”… (Kabul olunan Habil) ise: “Allâh yalnızca muttakilerden kabul eder” dedi.b
لَئِنْ بَسَطْتَ إِلَيَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَنِي مَا أَنَا بِبَاسِطٍ يَدِيَ إِلَيْكَ لِأَقْتُلَكَ ۖ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ
28-) Lein besatte ileyye yedeke li taktüleniy ma ene Bi basitin yediye ileyke li aktülek* inniy ehafullahe Rabbel alemiyn;28-) “Yemin ederim sen beni öldürmek için elini uzatsan da, ben elimi öldürmek için sana uzatacak değilim! Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allâh`tan korkarım!”
إِنِّي أُرِيدُ أَنْ تَبُوءَ بِإِثْمِي وَإِثْمِكَ فَتَكُونَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ ۚ وَذَٰلِكَ جَزَاءُ الظَّالِمِينَ
29-) İnniy üriydü en tebûe Bi ismiy ve ismike fetekûne min ashabinnar* ve zâlike cezaüz zalimiyn;
29-) “İsterim ki hem benim suçumun vebalini hem de kendi suçunun vebalini yüklenesin; ateş ehlinden olasın… İşte budur zâlimlerin cezası!”
فَطَوَّعَتْ لَهُ نَفْسُهُ قَتْلَ أَخِيهِ فَقَتَلَهُ فَأَصْبَحَ مِنَ الْخَاسِرِينَ
30-) Fe tavve`at lehu nefsühu katle ehıyhi fekatelehu feasbeha minel hasiriyn;30-) Nihayet benliğindeki hırs ve haset ona kardeşini öldürmeyi kolaylaştırdı, böylece onu öldürdü… Bu yüzden hüsrana uğrayanlardan oldu
فَبَعَثَ اللَّهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِي الْأَرْضِ لِيُرِيَهُ كَيْفَ يُوَارِي سَوْءَةَ أَخِيهِ ۚ قَالَ يَا وَيْلَتَا أَعَجَزْتُ أَنْ أَكُونَ مِثْلَ هَٰذَا الْغُرَابِ فَأُوَارِيَ سَوْءَةَ أَخِي ۖ فَأَصْبَحَ مِنَ النَّادِمِينَ
31-) Febe`asellahu ğuraben yebhasü fiyl Ardı li yüriyehu keyfe yüvariy sev`ete ehıyh* kale ya veyleta e`aceztü en ekûne misle hazel ğurabi feüvariye sev`ete ehıy* fe asbeha minen nadimiyn;31-) Bunun üzerine Allâh, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için, toprağı eşeleyen bir karga bâ`setti… (Kabil) kendi kendine söylendi: “Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olmaktan âcizim ki kardeşimin cesedini toprağa gömmeyi düşünemedim!” Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu.
مِنْ أَجْلِ ذَٰلِكَ كَتَبْنَا عَلَىٰ بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الْأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا ۚ وَلَقَدْ جَاءَتْهُمْ رُسُلُنَا بِالْبَيِّنَاتِ ثُمَّ إِنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ بَعْدَ ذَٰلِكَ فِي الْأَرْضِ لَمُسْرِفُونَ
32-) Min ecli zâlik* ketebna alâ beni israiyle ennehu men katele nefsen Bi ğayri nefsin ev fesadin fiyl Ardı fe keennema katelen Nase cemiy`a* ve men ahyaha fekeennema ahyenNase cemiy`a* ve lekad caethüm Rusulüna Bil beyyinat* sümme inne kesiyren minhüm ba`de zâlike fiyl Ardı lemüsrifun;32-) Bu nedenledir ki İsrailoğulları üzerine şunu yazdık: “Kim bir kişiyi bir kişiye karşılık (kısas) veya yeryüzünde fesada karşılık olmaksızın öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir… Kim de onu diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibidir…” Andolsun ki Rasûllerimiz onlara açık deliller olarak geldi; ama hâlâ onlardan birçoğu bunun ardından, yeryüzünde israf etmektedirler (verdiklerimizi değerlendirmemekteler).
إِنَّمَا جَزَاءُ الَّذِينَ يُحَارِبُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الْأَرْضِ فَسَادًا أَنْ يُقَتَّلُوا أَوْ يُصَلَّبُوا أَوْ تُقَطَّعَ أَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ أَوْ يُنْفَوْا مِنَ الْأَرْضِ ۚ ذَٰلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا ۖ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
33-) İnnema cezaülleziyne yuharibunAllâhe ve RasûleHU ve yes`avne fiyl Ardı fesaden en yukattelu ev yusallebu ev tukattaa eydiyhim ve ercülühüm min hılafin ev yünfev minel Ard* zâlike lehüm hızyün fiyd dünya ve lehüm fiyl ahireti azâbün azıym;33-) Allâh ve O`nun Rasûlü ile savaşanların ve yeryüzünde fesat çıkartmak için uğraşanların yaptığının karşılığı; öldürülmeleri yahut asılmaları yahut ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut hapsedilmektir. Bu onlara dünyada bir rezilliktir… Sonsuz gelecek sürecinde ise onlara aziym bir azap vardır.
إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا مِنْ قَبْلِ أَنْ تَقْدِرُوا عَلَيْهِمْ ۖ فَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
34-) İllelleziyne tabu min kabli en takdiru aleyhim* fa`lemu ennAllâhe Ğafûrun Rahıym;34-) Ancak, elinize geçmeden önce tövbe edenler müstesna… İyi bilin ki Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَابْتَغُوا إِلَيْهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُوا فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
35-) Ya eyyühelleziyne amenüttekullahe vebteğu ileyHİlvesiylete ve cahidu fiy sebiyliHI lealleküm tüflihun;35-) Ey iman edenler! Allâh`tan korunun; O`na yakîn edinmenizi sağlayacak vesileyi isteyin ve O`nun yolunda aziymle gayret edin ki kurtuluşa eresiniz.
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ أَنَّ لَهُمْ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا وَمِثْلَهُ مَعَهُ لِيَفْتَدُوا بِهِ مِنْ عَذَابِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ مَا تُقُبِّلَ مِنْهُمْ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
36-) İnnelleziyne keferu lev enne lehüm ma fiyl Ardı cemiy`an ve mislehu meahu liyeftedu Bihi min azâbi yevmil kıyameti ma tukubbile minhüm* ve lehüm azâbun eliym;
36-) Hakikati inkâr edenlere gelince; eğer yeryüzünde bulunanların hepsi ve bir o kadarı da beraber onların olsa da kıyamet sürecinin azabından kurtulmak için onu fidye verseler, onlardan bu asla kabul edilmez! Onlar için üzücü azap vardır.
يُرِيدُونَ أَنْ يَخْرُجُوا مِنَ النَّارِ وَمَا هُمْ بِخَارِجِينَ مِنْهَا ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ مُقِيمٌ
37-) Yüriydune en yahrucu minen nari ve ma hüm Bi hariciyne minha* ve lehüm azâbün mukıym;
37-) Ateşten çıkmak isterler ama oradan dışarı çıkamazlar… Onlar için daimî bir azap vardır!
وَالسَّارِقُ وَالسَّارِقَةُ فَاقْطَعُوا أَيْدِيَهُمَا جَزَاءً بِمَا كَسَبَا نَكَالًا مِنَ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
38-) Ves sariku vas sarikatü fakta`u eydiyehüma cezaen Bi ma keseba nekâlen minellah* vAllâhu Aziyzün Hakiym38-) Hırsızlık yapan erkek ve hırsızlık yapan kadının ellerini kesin; yaptıklarına karşılık ve Allâh`tan ibret verici bir azap olarak! Allâh Aziyz`dir, Hakiym`dir.
فَمَنْ تَابَ مِنْ بَعْدِ ظُلْمِهِ وَأَصْلَحَ فَإِنَّ اللَّهَ يَتُوبُ عَلَيْهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
39-) Femen tabe min ba`di zulmihı ve asleha feinnAllâhe yetubü aleyh* innAllâhe Gafûrun Rahıym;39-) Fakat kim zulmünden sonra tövbe eder ve (hâlini) ıslah ederse, muhakkak ki Allâh onun tövbesini kabul eder… Kesinlikle Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.
أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ وَيَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ ۗ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
40-) Elem ta`lem ennAllâhe leHU mülküs Semavati vel Ardı yuazzibu men yeşau ve yağfiru limen yeşa`* vAllâhu alâ külli şey`in Kadiyr;40-) Semâlar ve arzın mülkü Allâh içindir (hakikatini), bilmedin mi? Dilediğini azaplandırır ve dilediğini bağışlar! Allâh her şeye Kaadir`dir.
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنْكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُوا آمَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْ ۛ وَمِنَ الَّذِينَ هَادُوا ۛ سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ آخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ ۖ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِهِ ۖ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَٰذَا فَخُذُوهُ وَإِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوا ۚ وَمَنْ يُرِدِ اللَّهُ فِتْنَتَهُ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا ۚ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللَّهُ أَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ ۚ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ ۖ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
41-) Ya eyyüher Rasûlü lâ yahzünkelleziyne yüsari`une fiyl küfri minelleziyne kalu amenna Bi efvahihim ve lem tü`min kulubühüm* ve minelleziyne hadu semma`une lil kezibi semma`une li kavmin ahariyne lem ye`tuk* yuharrifunel kelime min ba`di mevadı`ıh* yekulune in utiytüm hazâ fehuzûhu ve in lem tü`tevhu fahzeru* ve men yüridillâhu fitnetehu felen temlike lehu minAllâhi şey`a* ülaikelleziyne lem yüriydillâhu en yutahhire kulubehüm* lehüm fiyd dünya hızyün ve lehüm fiyl ahireti azâbün azıym;41-) Ey Rasûl! Kalpleriyle (şuurlu olarak – anlamını hissedip yaşayarak) iman etmedikleri hâlde, ağızlarıyla “İman ettik” diyenlerden küfürde koşuşanlar, seni mahzun etmesin… Yahudi olanlardan öylesi var ki, yalan uydurmak için veya sana gelmemiş bir topluluk adına (aracı olarak) dinleyendir… Yerli yerince söylenen Kelimeleri tahrif ederek, “Size şu verilirse alın, eğer o verilmez (Allâh hükmü ile hükmedilir) ise sakın yanaşmayın” derler… Allâh bir kimsenin dalâletini dilerse, artık onun için sen Allâh`tan bir şey bekleyemezsin… İşte onlar, Allâh`ın kalplerini arındırmayı dilemediği kimselerdir… Dünyada onlar için rezillik vardır… Sonsuz gelecek sürecinde de onlar için çok büyük azap vardır.
سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّالُونَ لِلسُّحْتِ ۚ فَإِنْ جَاءُوكَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ أَوْ أَعْرِضْ عَنْهُمْ ۖ وَإِنْ تُعْرِضْ عَنْهُمْ فَلَنْ يَضُرُّوكَ شَيْئًا ۖ وَإِنْ حَكَمْتَ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ
42-) Semma`une lil kezibi ekkâlune lissuht* fein cauke fahküm beynehüm ev a`rıd anhüm* ve in tu`rıd anhüm felen yedurruke şey`a* ve in hakemte fahküm beynehüm Bil kıst* innAllâhe yuhıbbul muksitıyn;42-) (Onlar) sürekli yalan dinleyenler, çokça haram yiyenlerdir… Eğer sana gelirlerse aralarında hükmet yahut onlardan yüz çevir… Eğer onlardan yüz çevirir isen, sana hiçbir şekilde zarar veremezler… Şayet hükmedersen onların arasında adaletle hükmet… Muhakkak ki Allâh muksitleri (âdil olup her şeyin hakkını verenleri) sever.
وَكَيْفَ يُحَكِّمُونَكَ وَعِنْدَهُمُ التَّوْرَاةُ فِيهَا حُكْمُ اللَّهِ ثُمَّ يَتَوَلَّوْنَ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ ۚ وَمَا أُولَٰئِكَ بِالْمُؤْمِنِينَ
43-) Ve keyfe yuhakkimuneke ve `ındehümüt Tevratu fiyha hukmullahi sümme yetevellevne min ba`di zâlik* ve ma ülaike Bil mu`miniyn;43-) İçinde Allâh hükmü bulunan Tevrat yanlarında iken, neden seni hakem yaparlar; üstelik senin verdiğin hükümden sonra da yüz çevirip giderler! Böyleleri iman eden değildir!
إِنَّا أَنْزَلْنَا التَّوْرَاةَ فِيهَا هُدًى وَنُورٌ ۚ يَحْكُمُ بِهَا النَّبِيُّونَ الَّذِينَ أَسْلَمُوا لِلَّذِينَ هَادُوا وَالرَّبَّانِيُّونَ وَالْأَحْبَارُ بِمَا اسْتُحْفِظُوا مِنْ كِتَابِ اللَّهِ وَكَانُوا عَلَيْهِ شُهَدَاءَ ۚ فَلَا تَخْشَوُا النَّاسَ وَاخْشَوْنِ وَلَا تَشْتَرُوا بِآيَاتِي ثَمَنًا قَلِيلًا ۚ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ
44-) İnna enzelnet Tevrate fiyha hüden ve nûr* yahkümü Bihen Nebiyyunelleziyne eslemu lilleziyne hadu ver Rabbaniyyune vel ahbaru Bimestuhfizu min Kitabillâhi ve kânu aleyhi şüheda`* fela tahşevünNase vahşevni ve lâ teşteru Bi âyâtiy semenen kaliyla* ve men lem yahküm Bi ma enzelAllâhu feülaike hümül kafirun;44-) Gerçek ki, içinde nûr ve hakikat bilgisi olan Tevrat`ı biz inzâl ettik… Teslim olmuş Nebiler, onunla Yahudilere hükmederdi; Rabbanîler (Tevrat`a göre Yahudilerin terbiyesiyle ilgilenenler) ve Ahbar (ilim ve hikmet sahipleri) da onun üzerine şahitler olarak hakikat bilgisini korumakla görevliydiler… O hâlde insanlardan korkmayın, Ben`den korkun! Benim bildirdiğim gerçekleri az bir menfaate satmayın! Kim Allâh`ın inzâl ettiği (hüküm) ile hükmetmezse, işte onlar hakikati inkâr edenlerin ta kendisidir!
وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ فِيهَا أَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالْأَنْفَ بِالْأَنْفِ وَالْأُذُنَ بِالْأُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌ ۚ فَمَنْ تَصَدَّقَ بِهِ فَهُوَ كَفَّارَةٌ لَهُ ۚ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
45-) Ve ketebna aleyhim fiyha ennen nefse Bin`nefsi vel ayne Bil`ayni vel enfe Bil`enfi vel`üzüne Bil`üzüni vessinne Bissinni velcüruha kısas* femen tesaddeka Bihi fe huve keffaretün leh* ve men lem yahküm Bima enzelAllâhu feülaike hümüz zalimun;45-) Onda (Tevrat`ta), onlara şöyle hükmettik: “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak ve dişe diş! Yaralarda da eş değer karşılık…” Fakat kim onu (kısas hakkını) bağışlarsa, o onun için geçmiş suçlarına örtü olur!.. Kim Allâh`ın inzâl ettiği (hüküm) ile hükmetmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.

وَقَفَّيْنَا عَلَىٰ آثَارِهِمْ بِعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرَاةِ ۖ وَآتَيْنَاهُ الْإِنْجِيلَ فِيهِ هُدًى وَنُورٌ وَمُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرَاةِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقِينَ
46-) Ve kaffeyna alâ asarihim Bi `Iysebni Meryeme musaddikan lima beyne yedeyhi minetTevrati ve ateynahul İnciyle fiyhi hüden ve nûrun, ve musaddikan lima beyne yedeyhi minet Tevrati ve hüden ve mev`ızaten lil müttekıyn;46-) Daha onların (teslim olmuş Nebilerin) izleri üzere, Tevrat`tan, ellerindekini (gerçek olanını) tasdik edici olarak Meryemoğlu İsa`yı gönderdik. Ona, içinde Hüda (hakikat ilmi) ve Nûr bulunan; Tevrat`tan Ona ulaşmış olanı da tasdik eden, korunanlar için bir hidâyet kılavuzu mahiyetindeki İncil`i, öğüt olması için verdik.
وَلْيَحْكُمْ أَهْلُ الْإِنْجِيلِ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فِيهِ ۚ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
47-) Vel yahküm ehlül İnciyli Bi ma enzelAllâhu fiyh* ve men lem yahküm Bi ma enzelAllâhu feülaike hümülfasikun;47-) İncil`e uyanlar, Allâh`ın inzâl ettiği İncil`deki hükümlerle hükmetsin… Kim Allâh`ın inzâl ettiği ile (hükümlerle) hükmetmez ise, işte onlar fâsıkların ta kendileridir!
وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ ۖ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ ۖ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ عَمَّا جَاءَكَ مِنَ الْحَقِّ ۚ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنْكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا ۚ وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَٰكِنْ لِيَبْلُوَكُمْ فِي مَا آتَاكُمْ ۖ فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِ ۚ إِلَى اللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ
48-) Ve enzelna ileykel Kitabe Bil Hakkı musaddikan lima beyne yedeyhi minel Kitabi ve Müheyminen aleyhi fahküm beynehüm Bima enzelAllâhu ve lâ tettebı` ehvaehüm amma caeke minel Hakk* li küllin cealna minküm şir`aten ve minhaca* ve lev şaAllâhu lecealeküm ümmeten vahideten ve lâkin liyeblüveküm fiyma ataküm festebikul hayrat* ilAllâhi merci`uküm cemiy`an feyünebbiüküm Bi ma küntüm fiyhi tahtelifun;48-) Sana da, kendinden önce inzâl olmuş hakikat bilgilerini tasdik eden ve onlar üzerine koruyucu, şahit, hâkim olan, Hakk`ı ihtiva eden hakikat (Sünnetullâh bilgisini) inzâl ettik… O hâlde onların aralarında Allâh`ın inzâl ettiği ile hükmet… Hak`tan sana geleni bırakıp, onların boş heves ve arzularına tâbi olma… Sizden her biriniz için bir şir`at (yaşam ortam ve şartlarına göre kurallar) ve bir minhac (zamanla değişmesi mümkün olmayan realiteler üzerine kurulmuş sistem) oluşturduk… Eğer Allâh dileseydi, elbette sizi bir tek toplum yapardı! Fakat size verdiği ile sizi denemek istedi (tâ ki ne olduğunuz sizce bilinsin)… O hâlde hayır yapmada yarışın! Hep birlikte dönüşünüz Allâh`adır… Hakkında ayrılığa düşüp tartıştığınız şeyleri size haber verecektir.
وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكَ ۖ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَاعْلَمْ أَنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُصِيبَهُمْ بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ ۗ وَإِنَّ كَثِيرًا مِنَ النَّاسِ لَفَاسِقُونَ
49-) Ve enıhküm beynehüm Bi ma enzelAllâhu ve lâ tettebı` ehvaehüm vahzerhüm en yeftinuke an ba`dı ma enzelAllâhu ileyk* fein tevellev fa`lem ennema yüriydullâhu en yusıybehüm Bi ba`dı zünubihim* ve inne kesiyren minen Nasi lefasikun;49-) (Sana şu hükmü verdik): Onların aralarında Allâh`ın sana inzâl ettiği hüküm ile hükmet… Onların (nefsaniyetten kaynaklanan) gerçeğe dayanmayan isteklerine tâbi olma… Allâh`ın sana inzâl ettiğinin bazısından seni fitneye düşürmelerinden sakın! Eğer yüz çevirirlerse iyi bil ki, bazı suçlarından dolayı, Allâh onlara bir musîbet vermek istiyor… Muhakkak ki, insanların çoğu gerçekten bozuk inanca sahiptirler.
أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ ۚ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ
50-) Efe hukmel cahiliyyeti yebğun* ve men ahsenü minAllâhi hükmen likavmin yukınun;50-) (Yoksa) Cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Hakikate yakîni olan topluluk için, Allâh`tan daha güzel hüküm veren kimdir?<