886 – İHLAS SURESİ

İHLAS SURESİ

886 – Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bir gün) ashabına: “Sizden biri bir gecede Kur’ân-ı Kerim’in üçtebirini okumaktan aciz midir?” diye sordu.

” Buna hangimiz güç yetirebilir?” dediler. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

” Allahu Ahad, Allahu’s-Samed (İhlâs süresi) Kur’ân’ın üçtebiridir” buyurdu.

Buharî, Fedâilu’l-Kur’ân 13, Tevhid 1; Müslim, Müsâfırin 259, (811); Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’ân 11, (2898); Nesâî, İftihah 69, (2,171); Muvatta, Kur’ân 17, 19 (1, 208); Ebu Davud, Vitr 18, Salât 353, (1961); İbnu Mâce, Edeb 52, (3787, 3788, 3789).

Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir kimse (ihlâs süresini kastederek): “Ey Allah’ın Resûlü, ben bu sureyi seviyorum” dedi.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): “Onu sevmen seni cennete sokacaktır” dedi.

Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’ân 11, (2903).

z. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Kim Kul hüvallâhu ahad süresini günde iki yüz sefer okursa, üzerindeki kul borcu hariç, elli yıllık günah (amel defterinden) silinir.”

Tirmizî, Sevabu’l-Kur’ân 10, (2900).

889 – Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kim yatağında uyumak isteyince, sağ tarafının üstüne yatar, sonra da Kul hüvallahu ahad’ı yüz kere okursa, Rab Teâla kıyamet günü kendisine: “Sağın üzerinde cennete gir” diyecektir.

Tirmizî, Sevâbu’1-Kur’ân 10, (2900).

890 – Übey İbnu Ka’b (radıyallahu anh) anlatıyor: “Müşrikler, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’e:

“Rabbini bize tavsif et (tanıt)!” dediler. Bunun üzerine İhlâs süresi indi.

“De ki: O, Allah’dır, bir tekdir. O Allah’tır, sameddir (hiçbir şeye muhtaç değil, her şey O’na muhtaç). Doğurmamıştır, doğurulmamıştır. Hiçbir şey O’nun dengi (ve benzeri) değildir” (1-4).

Übey (radıyallahu anh) bu sürede geçen bazı tabirleri şöyle açıkladı: “Samed, doğurmayan ve doğurulmayan demektir, çünkü doğan her şey mutlaka ölecektir. Ölen her şeye varis olunacaktır. Allah ise ne ölür, ne de O’na varis olunur.

“Hiçbir şey O’nun dengi (ve benzeri) değ’ildir” âyeti de O’na bir benzer, bir denk olmadığını, Allah’a benzeyen hiçbir şey bulunmadığını ifade eder.”

Tirmizî, Tefsir, İhlâs, 3361, 3362).

891 – Ebu Vâil (rahimehullah) demiştir ki: “Samed, efendilikte son mertebeye ulaşan efendidir.”

Buhârî, Tefsir, İhlâs 2.

892 – Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Allah Teâla Hazretleri diyor ki:

“Âdemoğlu bana şetmediyor (hakkımda münasib olmayan söz sarfediyor). Ancak bu ona yakışmaz. Âdemoğlu beni tekzib ediyor, ancak beni tekzib etmek ona yakışmaz. Bana ettiği şetme gelince: “Bu, onun, bana evlâd nisbet etmesidir. Tekzibine gelince, bu onun ‘Allah, yarattığı gibi beni tekrar diriltmeyecek’ demesidir. Halbuki, ikinci sefer tekrar diriltmek bana, yoktan var etmeye nazaran zor gelecek bir iş değildir.”

Buharî, Tefsir 1, Bed’u’l-Halk 1; Nesâî, Cenâiz 117, (4,112).

893 – Yine Buharî ve Nesâî’de kaydedilen bir diğer rivayette: “Bana olan şetmi: “Allah kendisine çocuk edindi” demesidir. Halbuki ben bir tekim, samedim, doğurmayan, doğurulmayan, hiçbir misli bulunmayanım.”