5800 – NEFİSLE İLGİLİ EDEBE GİREN HADİSLER

NEFİSLE İLGİLİ EDEBE GİREN HADİSLER

5800İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: “Ben Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm’ın terkisinde idim. Bana şu nasihatta bulundu:

“Yavrum! Allah’a karşı (emir ve yasaklarına uyarak edebini) koru, Allah da seni (dünya ve âhirette) korusun! Allah’ı(n üzerindeki hukukunu) koru ki O’nu karşında (dünya ve âhiretin fenalıklarına karşı hâmi) bulasın -veya önünde demişti: Bollukta Allah’ı tanı ki, darlıkta da O, seni tanısın. (Dünya ve âhiretle ilgili) bir şey isteyince Allah’tan iste. Yardım talep edeceksen Allah’tan yardım dile. Zira kullar, Allah’ın yazmadığı bir hususta sana faydalı olmak için biraraya gelseler, bu faydayı yapmaya muktedir olamazlar. Allah’ın yazmadığı bir zararı sana vermek için biraraya gelseler, buna da muktedir olamazlar. Kalemlerin mürekkebi kurudu ve sayfalar dürüldü. Sen, yakînî bir imanla, tam bir rıza ile Allah için çalışmaya muktedir olabilirsen çalış; şayet buna muktedir olamazsan, hoşuna gitmeyen şeyde, sabırda çok hayır var. Şunu da bil ki Nusret(i ilahi) sabırla birlikte gelir, kurtuluş da sıkıntıyla gelir, zorlukta da kolaylık vardır, bir zorluk iki kolaylığa asla galebe çalamayacaktır.”

Rezin bu elfazla tahric etmiştir. Tirmizi’de muhtasar olarak kaydedilmiştir. Sıfatu’l-Kıyâmet 60, (3518).

5801 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Bir gün, Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm ashâbına: “Şu kelimeleri kim benden) alıp onlarla amel edecek ve onlarla amel edecek olana öğretecek?” buyurdular. Ben hemen atılıp:

“Ben! Ey Allah’ın Resûlü!” dedim. Aleyhissalâtu vesselâm elimden tuttu ve beş şey saydı:

– Haramlardan sakın, AIlah’ın en âbid kulu ol!

– Allah’ın sana ayırdığına razı ol, insanların en zengini ol!

– Komşuna ihsanda bulun, mü’min ol.

– Kendin için istediğini başkaları için de iste, müslüman ol!

– Fazla gülme. Çünkü fazla gülmek kalbi öldürür.”

Tirmizi, Zühd 2, (2306); İbnu Mace, Zühd 24, (4217).

5802 – Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Rabbım bana dokuz şey emretti:

– Gizli halde de aleni halde de Allah’tan korkma(mı),

– Öfke ve rıza halinde de adâletli söz (söylememi),

– Fakirlikte de zenginlikte de iktisad (yapmamı),

– Benden kopana da sıla-ı rahm yapmamı,

– Beni mahrum edene de vermemi,

– Bana zulmedeni affetmemi,

– Susma halimin tefekkür olmasını,

– Konuşma halimin zikir olmasını,

– Bakışımın da ibret olmasını,

– Ma’rufu (doğru ve güzel olanı) emretmemi.”

Rezin tahric etmiştir.

5803 – Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselam’ın kılıncının kabzasında şu ibareyi bulduk.

“Sana zulmedeni affet. Sana küsene git, sana kötülük yapana iyilik yap! Aleyhine de olsa hakkı söyle!”

Rezin tahric etmiştir.

5804 – Zeydu’I-Hayr radıyallahu anh anlatıyor: “Ey Allah’ın Resulü dedim, Allah’ın rızasını arzu eden kimselere ve Allah’ın rızasını arzu etmeyen kimselere Allah’ın koyduğu alâmet nedir, bana haber verin!” Cevaben:

“Ey Zeyd sen nasıl sabahladın?” diye sordu.

“Hayrı ve hayır ehlini seviyorum: Eğer hayır yapmaya muktedirsem yapmaya koşuyorum. Eğer yapamaz, kaçırırsam bu sebeple üzülüyorum ve onu yapmaya, şevkim daha da artıyor!” dedim. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm:

“İşte bu söylediklerin Allah’ın rızasını arayanlara Allah’ın koyduğu alâmettir. Eğer Allah senin başka bir şey olmanı isteseydi, seni ona hazırlardı” buyurdular.”

Hadisi Rezin tahriç etmiştir.

5805 – İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resülullah aleyhissâlatu vesselâm buyurdular ki:

“İtidal (orta yol üzere olmak), teenni(li davranmak), hal ve gidişi iyi olmak peygamberliğin yirmidört cüzünden bir cüzdür.”

Muvatta, Şi’r 17 (2, 954, 955); Ebu Dâvud, Edeb 2, (4776).

5806 – Ebu Eyyub radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm buyurdular ki:

“Dört şey vardır, bunlar geçmiş peygamberlerin sünnetlerindendir: Haya, koku sürünme, evlenme, misvak kullanma.”

Tirmizi, Nikâh 1, (1080).

5807 – Abdulmüheymin İbnu Abbas İbni Sa’d es-Sâidi, babası tarikiyle dedesinden naklediyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Teenni Allah Teâlâ’dandır, acele de şeytandan.”

Tirmizi, Birr 66, (2013).

5808 – İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: “Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm Eşeccü Abdi’l-Kays ‘a dedi ki:

“Muhakkak ki sende, Allah ve Resülünün sevdiği iki haslet var; hilm ve teenni.”

Tirmizi, Birr 66, (2012); Müslim, İman 25, (17).

5809 – Ebu Dâvud merhum, Abdu’l-Kays heyetinde dahil olan Zâri’den naklettiği ve uzunca bir kıssanın da bulunduğu rivayetinde şu ziyadeye yer verir: “Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm kendisine bunları söyleyince o (Eşecc):

“Ey Allah’ın Resûlü! Bu iki hasletle ben (şahsi gayretimle) mi ahlâklandım yoksa Allah mı cibilliyetime (yaratılışıma, tabiatıma) koydu?” diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm da:

“Allah Teâla Hazretleri seni o iki haslet üzere yarattı!” buyurdular. Bu cevap üzerine Eşecc:

“Allah ve Resûlünün sevdiği iki haslet üzere beni yaratan Allah’a hamd olsun!” dedi.”

Ebu Dâvud, Edeb 161, (5225).

5810 – Sa’d İbnu Ebi Vakkâs radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissâlatu vesselâm buyurdular ki: “Teennî, âhiretle ilgili olanlar dışında, her amelde güzeldir.”

Ebu Dâvud, Edeb 11, (4810).

5811 – İbnu Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: “Resulullah aleyhissâlatu vesselâm buyurdular ki:

“Kim Allah adına sığınma talebinde bulunursa ona sığınma, verin, kim Allah adına isterse ona verin, kim sizi davet ederse ona icabet edin; kim size bir iyilik yaparsa karşılıkta bulunun, şayet verecek bir şey bulamazsanız kendinizi, ona karşılığını vermiş görünceye kadar dua edin.”

Nesai, Zekât 72, (5, 82); Ebu Dâvud, Zekât 38, (1672).

5812 – Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Sakın sizden kimse Allah hakkında hüsnüzânda bulunmadan son nefesini vermesin.”

Müslim, Cennet 81, (2877); Ebu Dâvud, Cenâiz 17, (3113).

5813 – Sahiheyn ve Tirmizi de Ebu Hureyre’den gelen diğer bir hadiste Resûlullah şöyle buyurmuştur:

“Allah Teâla Hazretleri şöyle buyurdu: “Ben, kulumun benim hakkımdaki zannına göreyimdir.”

Müslim ve Tirmizi’nin rivayetinde şu ziyade vardır: “O bana dua edince ben onunlayım.”

Buhâri, Tevhid 35; Müslim, Zikr 1, (2675); Tirmişi, Zühd 51, (2389).

5814 – Ebu Davud ve Tirmizi’de Ebu Hureyre’den gelen bir rivayette Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın şöyle söylediği kaydedilmiştir:

“Allah Teâlâ hakkında hüsnüzan, güzel ibadettendir.”

Tirmizi, Da’avât 146, (3604); Ebu Dâvud, Edeb 89, (4993).

5815 – Hz. Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullâh aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Her nerede olursan ol Allah’tan ittikâ et ve kötülüğün arkasından iyilik yap, bu onu yok eder. İnsanlara iyi ahlakla muamele et.”

Tirmizi, Birr 55, (1988).

5816 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’dan ateşe insanları en çok atan şeyin ne olduğu soruldu.

“Ağız ve ferc!” buyurdular. En ziyade neyin insanları cennete soktuğundan sordular:

“Allah’a takva ve güzel ahlak!” buyurdular.”

Tirmizi, Birr 62, (2005).

5817 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’a soruldu: “Mü’minlerden hangisi efdal (enfaziletli)dir?”

“Ahlakça en güzelleridir!” cevabını verdi. Tekrar soruldu:

“Pekiyi, mü’minlerden hangisi en akıllıdır?”

“Ölümü en çok zikreden ve kendilerine gelmezden önce onun için en iyi hazırlığı yapanlardır. İşte akıllılar bunlardır.”

Rezin tahric etmiştir. İbnu Mâce, Zühd 31, (4259).

5818 – Hz. Semüre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Haseb maldır, kerem takvadır.”

Tirmizi, Tefsir, Hucurât, (3268).

5819 – Hz. Ebu Bekre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a “Hangi insan daha hayırlıdır?” diye sorulmuştu:

“Ömrü uzun, ameli de güzel olandır” buyurdular.”

“Öyleyse insanların kötüsü kimdir?” diye soruldu:

“Ömrü uzun, ameli kötü olandır!” buyurdular.”

Tirmizi, Zühd 22, (2331).

5820 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün):

“Size en hayırlınızın ve en şerlinizin kim olduğunu haber vermiyeyim mi?” buyurdular ve bunu üç kere tekrar ettiler. Cemaat: “Evet, haber veriniz!” dedi.

“En hayırlınız, kendisinden hayır umulan ve şerri dokunmayacağı hususunda emin olunandır; en şerliniz de kendisinden hayır ümit edilmeyen ve şerrinden de emin olunmayan kimsedir.”

Tirmizi, Fiten 76, (2264).

5821 – İbnu Amr İbni’l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“İki haslet vardır, bunlar kimde bulunursa Allah onu şükredici ve sabrediciler arasına kaydeder:

– Diyanette kendinden üstün olana bakıp, ona uymak.

– Dünyalıkta kendinden aşağı olana bakıp, Allah’ın kendine vermiş olduğu üstünlüğe hamdetmek.

İşte böyle olan kimseyi Allah şükredici ve sabredici olarak yazar.

Kim de diyanette kendinden aşağı olana bakar, dünyalıkta da kendinden üstün olana bakar ve elde edemediğine üzülürse Allah onu şükredici ve sabredici olarak yazmaz.”

Tirmizi, Kıyamet 59, (2514).

5822 – Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: “Bir gün): “Ey Allah’ın Resûlü! Kurtuluşumuz nasıl olacak?” diye sormuştum, şöyle cevap verdiler: “Dilini tut, evini genişlet, günahlarına da ağla!”

Tirmizi, Zühd 61, (2408).

5823 – İmam Malik anlatıyor: “Bana ulaştığına göre, Lokman Hekîm’e: “Sende gördüğümüz bu (meziyetin mahiyeti) nedir? diye sormuşlardı. (Bununla onun faziletlerini kastetmişlerdi). Şu cevabı verdi:

“Doğru sözlülük, emaneti yerine getirmek, beni ilgilendirmeyen şeyi terketmek.”

Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: “Vaadime vefakârlık etmek.”

Muvatta, Kelam 17, (2, 990).

5824 – İbnu Mes’ud radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Kendisi ateşe haram edilen ve kendisine de ateşin haram kılındığı kimseyi size haber vermeyeyim mi? Ateş, (halka) her yakın olana, yumuşak huylu ve insanlara kolaylık gösterene haram kılınmıştır.”

Tirmizi, Kıyamet 46, (2490).

5825 – Hz. Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Kim şu üç şeyden beri olarak ölürse cennete girer: – Kibir, – Gulûl, – Borç.”

Tirmizi, Siyer 21, (1572, 1573).

5826 – Hudri radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Halîm olan zelle sahibidir, hakîm olan tecrübe sahibidir.”

Tirmizi, Birr 86, (2034).

5827 – Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Sakın sizden kimse kararsız olup da: “Ben insanlarla beraberim, eğer insanlar iyilik yaparsa ben de iyilik yaparım, kötülük yaparsa ben de kötülük yaparım” demesin. Aksine, nefsinizi sâbit tutun, halk iyilik yaptımı siz de iyilik yapın, kötülük yaparsa zulme yer vermeyin.”

Tirmizi, Birr 63, (2008).

5828 – Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Bir mü’minin nefsini alçaltıp zelil kılması muvafık değildir.”

Orada bulunanlar: “Kişi nefsini nasıl zelil kılare?” dediler.

“Tâkat getiremeyeceği belaya karşı kendini ileri sürer!” buyurdular.”

Tirmizi, Fiten 67, (2255).

5829 – Hz. Muâviye radıyallahu anh’ın anlattığına göre, Hz. Aişe radıyallahu anhâ’ya: “Bana bir mektupla vasiyetini yaz, fakat çok şey yazma!” diye bir mektup yolladı. Hz. Aişe de cevaben şöyle yazdı:

“Selam üzerine olsun! Emmâ ba’d: Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın: “Kim halkın öfkesini dinlemeden Allah’ın rızasını ararsa insanların sıkıntısına karşı Allah kifayet eder. Kim de Allah’ın öfkesini dinlemeden halkın rızasını ararsa, Allah onu insanlara havale eder” dediğini işittim; selâm üzerine olsun!”

Tirmizi, Zühd 65, (2416).

5830 – Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Mü’min saftır, kerimdir. Fâcir, hilekârdır, leimdir (alçaktır).”

Ebu Dâvud, Edeb 6, (4790); Tirmizi, Birr 41, (1965).

5831 – Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Mü’min, bir (yılanın) deliğinden iki defa sokulmaz.”

Buhari, Edeb 83; Müslim, Zühd 63, (2998); Ebu Dâvud, Edeb 34, (4862)

5832 – Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Ramazan girip çıktığı halde günahları affedilmemiş olan insanın burnu sürtülsün. Anne ve babasına veya bunlardan birine yetişip de onlar sayesinde cennete girmeyen kimsenin de burnu sürtülsün. Ben yanında zikredildiğim zaman bana salât okumayan kimsenin de burnu sürtülsün!”

Tirmizi, Da’avât 110, (3539).

5833 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Bir adam: “Ey Allah’ın Resûlü babam nerededir?” diye sormuştu.

“Cehennemde!” buyurdular. Adam (gitmek üzere) geri dönünce, Aleyhissalâtu vesselâm adamı çağırdı ve:

“Muhakkak ki, benim babam da senin baban da ateşteler!” buyurdu.”

Müslim, İman 347, (203); Ebu Dâvud, Sünnet 18, (4718).

5834 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“İsa aleyhisselam hırsızlık yapan bir adam görmüştü:

“Hırsızlık mı yaptın?” dedi. Adam:

“Asla! Kendisinden başka ilah olmayan Zat’a yemin olsun” diye cevap verince Hz. İsa:

“Allah’a inandım, gözlerimi tekzib ettim!” dedi.”

Buhari, Enbiya 48; Müslim, Fezail 149, (2368); Nesâî, Kudât 36, (8, 249).

5835 – İmam Malik anlatıyor: “Bana ulaştığına göre, bir adam İbnu’z-Zübeyr radıyallahu anhüma’ya şöyle yazdı: “Haberiniz olsun: Takva ehlinin birkısım alâmetleri vardır ki, bunlar sayesinde kendileri bilinebilir, onlar da bunları bilirler: Şöyle ki müttakî:

– (İhtilaf halinde) verilen hükme razı olur,

– Nimetlere şükreder,

– Belâya sabreder,

– Dilinden doğru çıkar,

– Kur’ân’ın ahkâmını kendine yol yapar.

İmam, çarşılardan bir çarşı (gibi)dir, hak ehlinden ise, ehl-i hak, hak (yükünü) ona yıkar; bâtıl ehlinden ise, batıl ehli de batıl (yükünü) ona yıkar.”

Rezin tahric etmiştir.