4812 – KADERİYE’NİN ZEMMİ

KADERİYE’NİN ZEMMİ

4812 – Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Her ümmetin mecusileri vardır. Bu ümmetin mecusileri “kader yoktur!” diyenlerdir. Bunlardan kim ölürse cenazelerinde hazır bulunmayın. Onlardan kim hastalanırsa ona ziyarette bulunmayın. Onlar Deccal bölüğüdür. Onları Deccal’e ilhak etmek Allah üzerine bir haktır.”

Ebu Davud, Sünnet 17, (4692).

4813 – Ebu Davud’un İbnu Ömer’den gelen merfu bir rivayetinde şöyle buyrulmuştur:

“Kaderiye fırkası, bu ümmetin mecusileridir. Eğer hastalanırlarsa ziyaret etmeyin, ölürlerse cenazelerine katılmayın.”

Ebu Davud, Sünnet 17, (4691).

4814 – Yine Ebu Dâvud’da İbnu Ömer radıyallahu anhüma’dan gelen merfu bir rivayette:

“Kader ehli ile düşüp kalkmayın, onlara dava açmayın” buyurulmuştur…”

Ebu Dâvud, Sünnet 17, (4720).

4815 – İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Ümmetimde iki sınıf vardır ki, onların İslâm’dan nasipleri yoktur: Mürcie ve Kaderiye.”

Tirmizi, Kader 13. (2150).

4816 – Nafi rahimehullah anlatıyor: “Bir adam İbnu Ömer radıyallahu anhüma’ya gelerek:

“Falan kimse sana selam ediyor!” diyerek, Şamlı birisinden selam getirdi. İbnu Ömer radıyallahu anhüma:

“Bana ulaştığına göre, o kimse kaderi inkâr ediyormuş. Eğer o böyle bir bid’a fikre saplandı ise, sakın ona benden selam söyleme! Zira ben, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ı işittim:

“Bu ümmette hasf (yere batırma), mesh (suret değişmesi) (ve kazf= (taş yağması) olacak. Bu musibetler kaderi inkâr edenlere gelecek.”

Ebu Davud, Sünnet 7, (4613); Tirmizi, Kader 7, (2153, 2154).

4817 – İbnu Amr İbni’l-Âs radıyallahu anhümâ anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Allah mahlukatın miktarlarını, semâvât ve Arzı yaratmazdan ellibin sene evvel, Arşı da su üzerinde iken yazdı.”

Müslim, Kader 16, (2653); Tirmizi, Kader 18, (2157),

4818 – Ebu Azze anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Allah bir kulunun bir memlekette ölmesini takdir etti mi, onu oraya -veya orada bulunan bir şeye dedi- muhtaç kılar.”

Tirmizi, Kader 11, (2148).

4819 – İmam Mâlik’e ulaştığına göre, İyâs İbnu Muâviye’ye,

“Kader hakkında fikrin nedir?” diye sorulmuş da o şu cevabı vermiştir:

“(Benim fikrim) kızımın fikridir!” Bu sözle, onun sırrını ancak Allah’ın bildiğini söylemek istemiştir. İyas, anlayışta darb-ı mesel olmuştu. (Bir gün) bir adam ona kader hakkında sordu:

“Kadere inanmıyor musun?” dedi. Adam:

“Elbette inanıyorum!” deyince:

“Bu kadarı sana yeter! (Fazlası senin için mâlâyânîdir). Zira Ali İbnu Hüseyin, babası (Hz. Ali İbnu Ebi Talib) radıyallahu anhüma’dan bana nakletti ki, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurmuşlardır:

“Kişinin mâlâyânî şeyleri terketmesi, onun müslümanlığının güzelliğindendir!”

Yine ona ulaştığına göre Lokmân’a: “Sende gördüğümüz (bu fazilet)in sebebi nedir?” diye sorulunca şu cevabı vermiştir:

“Emaneti eda, doğru söz ve beni ilgilendirmeyen şeyleri terketmem!”

Rezin tahric etmiştir. (Rivayette geçen “Kişinin mâlâyânîyi terketmesi İslâm’ının güzelliğindendir” şeklindeki Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın bu sözü şu kaynaklarda geçer: Muvatta, Hüsnü Hulk 3, (2, 903); Tirmizi, Zühd 11, (2318, 2319); İbnu Mâce, Fiten 12, (2976); Rivayetin sonundaki “Yine ona ulaştığına göre Lokman’a…” kısmı da, Muvatta’da

gelmiştir (Kelam 17, 2, 990).