4764 – ASABİYET VE EHVA

ASABİYET VE EHVA

4764 – Cündeb İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Kim ummiyye (gayesi İslam olmayan) bir bayrak altında bir asabiyete yardım ederken öldürülürse onun ölümü, cahiliye ölümü üzeredir.”

Müslim, İmaret 57, (1850); Nesai, Tahrim 28, (7, 123).

4765 – Süraka İbnu Malik el-Cu’şemi radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“En hayırlınız, (zulme düşerek) günah işlemedikçe aşiretini müdafaa edendir.”

Ebu Davud, Edeb 121, (5120).

4766 – Vasile İbnu’l-Eska’ radıyallahu anh anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü dedim, asabiyet nedir?”

“Asabiyet, buyurdular, zulümde kavmine yardım etmendir.”

Ebu Davud, Edeb 121, (5519).

4767 – Amr İbnu Ebi Kurre anlatıyor: “Huzeyfe radıyallahu anh Medain’de iken, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın öfke halinde, ashabından bazılarına sarfettiği sözleri anlatıyordu. Huzeyfe’den bunları işitenlerden birkısmı Selmân radıyallahu anh’a gelip, Huzeyfe’nin anlattıklarını kendisine söylüyorlardı. Selmân da onlara:

“Huzeyfe söylediğini daha iyi bilir!” diyordu. Onlar da tekrar Huzeyfe’nin yanına dönüp kendisine:

“Biz senin söylediklerini Selman’a sorduk. Ne tasdik etti ne de reddetti” dediler. Bunun üzerine Huzeyfe (Sebze tarlasında bulunan) Selmân radıyallahu anhüma’nın yanına gidip:

“Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’dan işittiğim şeyler hususunda beni niye tasdik etmedin?” diye sordu. Selman da:

“Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm öfkelenir ve öfkeli iken konuşurdu. Razı olur ve rıza halinde de konuşurdu!” cevabını verdi ve sonra devamla:

“Ey Huzeyfe! dedi. Sen, kalplerde, birkısım insanlara sevgi, birkısım insanlara buğz hasıl edip aralarında ihtilaf ve ayrılıklara sebep olan bu konuşmalardan vazgeçsen olmaz mı! Nitekim biliyorsun ki, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) hutbesinde şöyle buyurmuştu: “Allahım! Ben senin katından bir garanti talep ediyorum: Ümmetimden kime öfkeli halimde (haksız yere) sebbetmiş veya lanet etmiş (veya vurmuş veya incitmiş) isem -ki ben de ademoğluyum, tıpkı onların öfkelenmeleri gibi öfkelenirim. Halbuki sen beni alemlere rahmet olarak gönderdin- bu (haksız sözümü) o kimseler için Kıyamet günü rahmet, (zekat, ecir, yakınlık vesilesi, tuhûr) kıl. (Ta ki o vesile ile sana yaklaşsın!)”

Ey Huzeyfe! Allah’a yemin olsun, ya bu konuşmalardan vazgeçeceksin, yahut da seni Ömer İbnu’l-Hattab radıyallahu anh’a yazıp şikayet edeceğim!”

Ebu Dâvud, Sünnet 11, (4659).