3928 – DAVET YEMEĞİ

DAVET YEMEĞİ

3928 – İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Davet edildiğiniz zaman bu davete icabet edin.” (Nafi der ki:) “İbnu Ömer, oruçlu bile olsa, düğün ve diğer davetlere mutlaka icabet ederdi.”

3929 – Ebu Davud’un diğer bir rivayetinde: “Kim davet edildiği halde icabet etmezse, Allah ve Resûlüne isyan etmiş olur. Kim de, davetsiz olarak bir sofraya oturursa, hırsız olarak girer. Yağmacı olarak çıkar” denilmiştir.

Buhari, Nikah 71, 74; Müslim, Nikah 103, (1429); Tirmizi, Nikah 11, (1098); Ebu Davud, Et’ime 1, (3736, 3737, 3738, 3739).

3930 – Humeyd İbnu Abdirrahman el-Hımyeri’in ashabından bir kimseden naklettiğine göre, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurmuşlardır: “İki kişi birden davet ederse kapı itibariyle hangisi yakınsa ona icabet et. Çünkü kapısı daha yakın olan komşulukta daha yakındır. Bunlardan biri önce davet etmiş ise, önce davranana icabet et!”

Ebu Davud, Et’ime 9, (3756).

3931 – Ebu Mes’ud El-Ensari radıyallahu anh anlatıyor: “Ensar’dan Ebu Şu’ayb adında bir zat vardı. Bunun et satışı yapan bir kölesi vardı. (Bir gün) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ı gördü ve yüzünden acıkmış olduğunu anladı. Kölesine: “Bize beş kişilik yemek hazırla! Ben Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ı da beşin beşincisi olarak davat etti. Onları bir kişi daha takib etti. Kapıya geldiklerinde Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (ev sahibine): “Bize bu da uydu, istersen ona da izin ver, istersen dönsün!” buyurdular. Adam: “Ey Allah’ın Resûlü, ona da izin veriyorum!” dedi.”

Buhari, Et’ime 57, 34, Büyü’ 21, Mezalim 14; Müslim, Eşribe 138, (2036); Tirmizi, Nikah 12, (1099).

3932 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın İranlı bir komşusu vardı, güzel et yemeği yapardı. (Bir gün) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm için yemek hazırladı. Sonra davet etmeye geldi. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Aişe’yi göstererek: “Şunun için de davet var mı?” diye sordu. Adam: “Hayır!” deyince, Aleyhissalatu vesselam da: “Hayır, (davetinizi kabul etmiyorum)!” cevabını verdi. Adam dönüp, davetini tekrarladı. Resûlullah da: “Ya şu?” diye Hz. Aişe için de izin istedi. Adam: “Hayır!” dedi. Resûlullah da: “Hayır!” cevabını verdi. Sonra adam tekrar davet etmeye geldi. Resûlullah da: “Ya şu!” diye ısrar etti. Adam bu sefer; “Evet (o da davetli)!” dedi. (Resulullah ve Hz. Aişe) ikisi birlikte kalkıp birbirleriyle şakalaşarak davet sahibinin evine geldiler.”

Müslim, Eşribe 139, (2037); Nesai, Talak 23, (6, 158)