3436 – MEHRİN AHKÂMI

MEHRİN AHKÂMI

3436 – Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bir adama:

“Sana falan kadını nikâhlasam razı mısın?” diye sordu. Adam, “Evet! ” deyince, bu sefer o kadına sordu: “Seni falan erkekle nikâhlasam razı olur musun?”

Kadın, “Evet!” deyince bunları birbirlerine nikâhladı. Erkek, kadınla gerdeğe girdi, ama kadın için bir mehir belirlemedi, herhangi bir şey de vermedi. Bu erkek, Hudeybiye gazvesine katılanlardan biriydi, Hayber’de onun da hissesi vardı. Adam öleceği zaman:

“Resülullah falan kadını bana nikâhladı ama ben ona bir mehir belirlemedim, peşin olarak da bir şey vermiş değilim. Şimdi sizleri şâhid kılıyorum, kadına mehir olarak Hayber’deki hissemi veriyorum!” dedi. Kadın onu aldı ve erkeğin vefatından sonra yüzbin (dirhem)e sattı.”

3437 – Râvilerden biri, bu hadisin baş kısmına şu ilâvede bulundu: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Nikâhların en hayırlısı en kolayıdır.”

Ebu Dâvud, Nikâh 32, (2117).

3438 – İbnu Mes’ud radıyallahu anh’ın anlattığına göre ona, kocası ölen bir kadından soruldu, kocası ona mehir tesbit etmemiş, henüz kendisiyle gerdek de yapmamış. Kadına şu cevabı verdi:

“Kadın mehrin tamamını alır (ne eksik, ne fazla ) iddet bekler ve miras’a da iştirak eder.

Ma’kıl İbnu Sinân söz alarak dedi ki: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’ı işittim, Berva’ Bintu Vâşık için bunun misli bir hüküm vermişti.” Bu açıklamaya İbnu Mes’ud sevindi.”

Ebu Dâvud, Nikâh 32, (2114); Tirmizi, Nikâh 44, (1145); İbnu Mâce, Nikâh 18, (1891); Nsâi, Nikâh 68, (6, 121).

3439 – Nâfi anlatıyor: “Ubeydullah İbnu Ömer’in bir kızı vardı. Annesi de Bintu Zeyd İbni’l-Hattâb idi. Bu kız, Abdullah İbnu Ömer’in bir oğlunun nikahı altında idi. Oğlan, Zeyd İbul’-Hattâb’ın kızıyla gerdek yapmadan vefat etti, üstelik henüz mehir de tesbit etmemişti. Kızın annesi, Abdullah ‘a gelerek kızın mehrini taleb etti. İbnu Ömer radıyallahu anh kadına: “Kızınıza mehir yoktur. Eğer mehir olsaydı onu asla tutmaz verirdim, aksi halde kıza zulmetmiş olurum” dedi. Kadın onun hükmünü kabül etmek istemedi. Aralarında, Zeyd İbnu Sabit radıyallahu anh’ı hakem yaptılar. O, kızın mehir hakkının bulunmadığına, fakat mirasa iştirak hakkı olduğuna hükmetti.”

Muvatta, Nikâh 10, (2, 527).

3440 – İbnu Ömer radıyallahu anhüm demiştir ki: “Boşanan her kadının bir istifâde (tazminat) hakkı vardır. Bu tazminattan, kendisine mehir tayin edildiği halde, temas vaki olmadan boşanan hâriçtir. Böyle bir kadın, kendisi için tesbit edilen mehrin yarısını alır.”

Muvatta, Talâk 45, (2, 573).

3441 – İbnu’l-Müseyyeb anlatıyor: “Hz. Ömer radıyallahu anh: “Nikâhda perdeler indirildi mi mehir vacib olur ” diye hükmetti.”

Muvatta, Nikâh 12 (2, 5285.)

3442 – İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: “Hz. Ali, Fatıma radıyallahu anhümâ’yı nikâhlayınca, hemen gerdek yapmak istedi. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm ise, mehir olarak bir şeyler verinceye kadar buna mâni oldu. Hz. Ali radıyallahu anh: “Benim verecek bir şeyim yok!” demişti. Aleyhissalâtu vesselâm:

“Ona zırhını ver!” buyurdu. Hz. Ali radıyallahu anh (bu maksadla) zırhını verdi, sonra da gerdek yaptı.”

Ebu Dâvud, Nikâh 36, (2125, 2126); Nesâi, Nikâh 76, (6, 129).

3443 – Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, bana, kocası kadına bir şey vermezden önce kadını kocasına göndermemi emretti.”

Ebu Dâvud, Nikâh 36, (2128).

3444 – Ukbe İbnu Âmir radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Yerine getirilmeye en ziyade lâyık olan şart, ferçleri helal kılmak üzere kabul ettiğiniz şartlardır.”

Buhari, Nikâh 52, Şurüt 6; Müslim, Nikâh 63, (1418); Ebu Dâvud, Nikâh 63, (2139); Tirmizi, Nikâh 31, (1127) ; Nesâi, Nikâh 42, (6, 92, 93).