3347 – SELAMLAŞMAK

SELAMLAŞMAK

3347 – Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Biriniz bir meclise gelince selam versin. Kalkmak isteyince de selam versin. Birinci selam sonuncudan evla değildir (ikisi de aynı ölçüde ehemmiyetlidir.)”

Tirmizi, İsti’zan 15, (2707); Ebu Davud, Edeb 150, (5208).

3348 – Kelede İbnu Hanbel radıyallahu anh anlatıyor: “Safvân İbnu Ümeyye radıyallahu anh benimle, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a süt, ağız ve bir miktar salatalık gönderdi. Aleyhissalatu vesselam o sırada Mekke’nin yukarısında idi.

İzin istemeden, selam vermeden huzuruna girdim. Bana:

“Dön, esselamu aleyküm, gireyim mi? de!” buyurdu. Ben de öyle yaptım.”

Tirmizi, İsti’zan 18, (2711); Ebu Davud, Edeb 137, (5176).

3349 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bana buyurdular ki:

“Ey oğulcuğum, ailene girdiğin zaman selam ver ki, selamın, hem senin üzerine hem de aile halkına bereket olsun!”

Tirmizi, İsti’zan 10, (2699).

3350 – Abdullah İbnu Amr İbni’l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah’a:

“İslam’ın hangi ameli daha hayırlı?” diye sorulmuştu.

“Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığnın herkese selam vermen” diye cevap verdi.”

Ebu Davud, Edeb 142, (5194).

3351 – Hz. Enes radıyallahu anh’in anlattığına göre, kendisi bir grup çocuğa uğrar ve onlara selam verir. Yanındakilere de şu açıklamayı yapar. “RResûlullah aleyhissalâtu vesselâm böyle yapardı!”

Buhari, İsti’zan 14; Müslim, selam 14, (2168); Ebu Davud, Edeb 147, (5202); Tirmizi, İsti’zan 8, (2697).

3352 – Esma Bintu Yezid radıyallahu anha anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm biz bir grup kadına uğramıştı, selam verdi.”

Ebu Davud, Edeb 148, (5204); Tirmizi, İsti’zan 9, (2698); Buhari, İsti’zan 15.

Tirmizi’nin bir rivayetinde: “Eliyle selamladı” denmiştir.

3353 – Ubeydullah İbnu Ebi Rafi, Hz. Ali radıyallahu anh’den nakletmiştir. Ebu Davud der ki: “Hasan İbnu Ali ise bunu merfu olarak yani Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam’dan rivayet etmiştir. Bir cemaat giderken, yeri gelince içlerinden bir kişinin selam vermesi hepsi için yeterlidir. Oturanlar adına da bir kişinin mukabelesi yeterlidir.”

Ebu Davud, Edeb 152, (5210).

3354 – Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Allah’a en makbul insan, karşılaşmada selama önce davranandır.”

Ebu Davud, Edeb 144, (5197); Tirmizi, İsti’zan 6, (2695).

3355 – Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Binekte olan yürüyene, yürüyen oturana, az çok’a selam verir.”

Buhari, İsti’zan 4, 5, 6; Müslim, Selam 1, (2160); Ebu Davud, Edeb 145, (5198, 5199); Tirmizi, İsti’zan 4, (2704, 2705).

3356 – Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Allah Teala Hazretleri, Hz. Adem aleyhissalam’ı kendi sureti üzere ve boyunu da altmış zira olarak yaratınca:

“Git, şu oturan meleklere selam ver, onların seni nasıl selamlayacaklarına da dikkat et, dinle. Zira o selam, senin ve zürriyyetinin selamı olacaktır” dedi. (Bunun üzerine Adem onlara gidip):

“Esselamü aleyküm!” diye selam verdi. Melekler: “Es-selâmü aleyke verahmetullahi” dediler ve selama mukabele ederken verahmetullahi’yi ilave ettiler. Cennete her giren Hz. Adem suretinde (ve boyu da altmış arşın boyunda) olacak. Halk şu ana kadar (boyca) hep eksilmektedir.”

Buhari, İsti’zan 1, Enbiya 1; Müslim, Cennet 28, (2841).

3357 – İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: “Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın yanında iken bir adam gelerek selamı verdi ve:

“Esselamu aleyküm!” dedi. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm selamına mukabele etti. Adam da oturdu. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:

“On (sevap kazandı!)” dediler. Sonra birisi daha geldi.

“Esselamu aleyküm ve rahmetullahi!” dedi. Aleyhissalatu vesselam onun sa-elamına da mukabele etti. Adam oturdu. Aleyhissalatu vesselam:

“Yirmi!” dediler. Sonra biri daha geldi ve:

“Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtuhu” dedi. Resulullah, selamına mukabele etti, adam da oturdu. Hz. Peygamber bu sefer:

“Otuz!” buyurdular.

Ebu Davud, Edeb 143, (5195); Tirmizi, İsti’zan 2, (2690).

3358 – Ebu Davud’da Muaz İbnu Enes’ten aynı manada bir rivayet vardır. Ayrıca şu ziyade yer alır:

“Sonra bir diğeri geldi ve dedi ki: “Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtuhu ve mağfiretuhu.” Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm mukabelede bulundu ve:

“Kırk (sevap)” deyip ilave etti: “Böylece (ziyade edilen her kelime için) sevap artar.”

Ebu Davud, Edeb 143, (5196).

3359 – Ebu Temime el-Hüceymi, Ebu Cüreyy el-Hüceymi’den, o da babasından (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’a gelip:

“Aleyke’s-selâm ya Resulullah. (Sana olsun selam ey Allah’ın Resulü!)” dedim. Bana hemen müdahale etti:

“Aleyke’s-selam deme. Çünkü aleyke’s-selâm diye verilen selam, ölülerin tahiyyesidir. Selam verdiğin zaman, “Esselamu aleyke” de! Sana mukabele eden de, “Ve aleykesselam!” der.”

Ebu Davud, Libas 28, (4048), Edeb 151, (5209); Tirmizi, İsti’zan 28, (2722, 2723).

3360 – İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Yahudiler size selam verince onlardan biri, “es-sâmu aleyküm” der, sen de ona, “Aleyke!” de.”

Buhari, İsti’zan 229; İstitabe 4; Müslim, Selam 8, (2164); Muvatta, Selam 3, (2, 960); Ebu Davud, Edeb 149, (5206); Tirmizi, Siyer 41, (1603).

3361 – Hz. Enes radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın şu sözünü nakletmiştir:

“Ehl-i Kitap size selam verince onlara “Ve aleyküm” diye cevap verin.”

Buhari, İsti’zan 22; Müslim, Selam 6, (2163); Ebu Davud, Edeb 149, (5207); Tirmizi, Tefsir, Mücadele, (3296).

3362 – Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Hıristiyan ve yahudilerle karşılaşınca önce siz selam vermeyin, (onlar size versinler, siz mukabele edin). Bir yolda onlarla karşılaşınca, (kenardan geçmeleri için) yolu onlara daraltın.”

Müslim, Selam 13, (2167); Tirmizi, İsti’zan 12, (2701); Ebu Davud, Edeb 149, (5205).

3363 – İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bevl ederken bir adam ona uğradı ve selam verdi. Ancak Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, selamına mukabelede bulunmadı.”

Müslim, Hayz 115, (370), Ebu Davud, Taharet 8, 124, (16, 330, 331); Tirmizi, Taharet 67, (90); Nesai, Taharet 33, (1, 36).

Ebu Davud’un bir rivayetinde şu ziyade var: “Sonra adama (selama mukabele etmeyişinin) özrünü beyan etti: “Ben, temiz değilken Allah’ı zikretmeyi uygun bulmadım.”