28. CÜZ 2. HİZİP


59- HAŞR SÛRESİ الحشر Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
وَالَّذِينَ جَاءُوا مِنْ بَعْدِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِإِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِالْإِيمَانِ وَلَا تَجْعَلْ فِي قُلُوبِنَا غِلًّا لِلَّذِينَ آمَنُوا رَبَّنَا إِنَّكَ رَءُوفٌ رَحِيمٌ
10-) Velleziyne câu min ba`dihim yekulune Rabbenağfir lenâ ve liıhvâninelleziyne sebekunâ Bil`iymâni ve lâ tec`al fiy kulâbinâ ğıllen lilleziyne âmenû Rabbenâ inneKE Raûfun Rahıym;

10-) Onlardan, sonra gelenler şöyle derler: “Rabbimiz! Bizi ve imanda bizden öne geçmiş olan kardeşlerimizi mağfiret et, kalplerimizde iman etmiş olanlar için hatalı düşünce ve duygu oluşturma… Rabbimiz! Muhakkak ki sen Raûf`sun, Rahıym`sin.”

۞ أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ نَافَقُوا يَقُولُونَ لِإِخْوَانِهِمُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَئِنْ أُخْرِجْتُمْ لَنَخْرُجَنَّ مَعَكُمْ وَلَا نُطِيعُ فِيكُمْ أَحَدًا أَبَدًا وَإِنْ قُوتِلْتُمْ لَنَنْصُرَنَّكُمْ وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
11-) Elem tera ilelleziyne nafeku yekulune liıhvanihimulleziyne keferu min ehlilKitabi lein uhrictum lenahrucenne me`aküm ve lâ nutıy`u fiyküm ehaden ebeden, ve in kutiltüm lenensurenneküm* vAllâhu yeşhedu innehüm lekâzibun;

11-) Görmedin mi o ikiyüzlüleri (Yahudi münafıkları) ki, ehl-i kitaptan hakikat bilgisini inkâr eden (Rasûlullâh`a ihanet eden Ben-i Nadir Yahudisi) kardeşlerine: “Andolsun ki eğer siz (yaşadığınız yerden) çıkarılırsanız, elbette biz de sizinle birlikte çıkacağız! Sizin hakkınızda hiçbir kimseyi ebediyen dinlemeyeceğiz! Eğer sizinle savaşılırsa, mutlaka size yardım edeceğiz” dediler… Allâh şahittir ki kesinlikle onlar yalancılardır!

لَئِنْ أُخْرِجُوا لَا يَخْرُجُونَ مَعَهُمْ وَلَئِنْ قُوتِلُوا لَا يَنْصُرُونَهُمْ وَلَئِنْ نَصَرُوهُمْ لَيُوَلُّنَّ الْأَدْبَارَ ثُمَّ لَا يُنْصَرُونَ
12-) Lein uhricu lâ yahrucune me`ahüm* ve lein kutilu lâ yensurunehüm* ve lein nasaruhüm leyüvellûnel`edbare, sümme lâ yunsarun;

12-) Andolsun ki eğer onlar (yurtlarından) çıkarılsalar, onlarla birlikte çıkmazlar! Andolsun ki eğer onlarla savaşılsa, onlara yardım etmezler! Andolsun ki eğer onlara yardım etseler, mutlaka arkalarına dönüp kaçarlar! Sonra da yardım olunmazlar.

لَأَنْتُمْ أَشَدُّ رَهْبَةً فِي صُدُورِهِمْ مِنَ اللَّهِ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَفْقَهُونَ ﴿١٣﴾
13-) Leentum eşeddu rehbeten fiy sudurihim minAllâh* zâlike Biennehüm kavmun lâ yefkahun;

13-) Muhakkak ki sizden korkuları, Allâh`tan daha şiddetlidir! Bu onların anlayışı kıt bir toplum olmalarındandır!

لَا يُقَاتِلُونَكُمْ جَمِيعًا إِلَّا فِي قُرًى مُحَصَّنَةٍ أَوْ مِنْ وَرَاءِ جُدُرٍ ۚ بَأْسُهُمْ بَيْنَهُمْ شَدِيدٌ ۚ تَحْسَبُهُمْ جَمِيعًا وَقُلُوبُهُمْ شَتَّىٰ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْقِلُونَ
14-) Lâ yukatiluneküm cemiy`an illâ fiy kuren muhassanetin ev min verâi cüdür* be`suhüm beynehüm şediyd* tahsebuhüm cemiy`an ve kulubühüm şetta* zâlike Biennehüm kavmun lâ ya`kılun;

14-) Onlar sizinle toplu hâlde, ancak tahkim edilmiş (kale gibi çevrilmiş) bölgelerde yahut duvarların arkasından savaşırlar… Onların kendi aralarındaki sorunları – sıkıntıları da şiddetlidir… Düşünceleri ayrı ayrı olduğu hâlde onları toplu sanırsın! Bu, onların aklını kullanamayan bir topluluk olmalarındandır.

كَمَثَلِ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَرِيبًا ۖ ذَاقُوا وَبَالَ أَمْرِهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
15-) Kemeselilleziyne min kablihim kariyben zâku vebale emrihim* ve lehüm `azâbun eliym;

15-) (Bu Yahudilerin misali) kendilerinden yakın (zaman) önce (Bedir`de) işlerinin vebalini tatmış ve kendileri için (sonsuz gelecekte) feci bir azap olan kimselerin meseli gibidir.

كَمَثَلِ الشَّيْطَانِ إِذْ قَالَ لِلْإِنْسَانِ اكْفُرْ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِنْكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ
16-) Kemeselişşeytani iz kale lil`insanikfur* felemma kefere kale inniy beriy`un minke inniy ehafullahe Rabbel`alemiyn;
16-) (Yahudi münafıkların ibretlik durumu) insana: “Küfret (hakikatini inkâr ile bedenselliği yaşa esfeli sâfîliyn olan dünyaN yaşamında)!” diye fikir veren şeytanın ibretlik durumu gibidir! (İnsan) küfrettiğinde (hakikatini inkârda kilitlendiğinde ise), “Muhakkak ki ben senden berîyim! Doğrusu ben Rabb-ül âlemîn olan Allâh`tan korkarım” dedi.

فَكَانَ عَاقِبَتَهُمَا أَنَّهُمَا فِي النَّارِ خَالِدَيْنِ فِيهَا ۚ وَذَٰلِكَ جَزَاءُ الظَّالِمِينَ
17-) Fekâne `akıbetehüma ennehüma fiynnari halideyni fiyha* ve zâlike cezâuzzâlimiyn;

17-) Bu yüzden ikisinin de sonu, içinde sonsuz yaşamak üzere ateş oldu! İşte bu zâlimlerin cezasıdır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
18-) Ya eyyühelleziyne amenûttekullahe veltenzur nefsun ma kaddemet liğad* vettekullah* innAllâhe Habiyrun Bima ta`melun;

18-) Ey iman edenler Allâh`tan korunun! Bir nefs yarın (vefat ötesi) için önceden ne gönderdiğine bir baksın! Allâh`tan korunun! Muhakkak ki Allâh yaptıklarınızda Esmâ`sıyla yaratanı olarak Habiyr`dir.

وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللَّهَ فَأَنْسَاهُمْ أَنْفُسَهُمْ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
19-) Ve lâ tekûnu kelleziyne nesullahe feensahüm enfusehüm* ülâike hümülfasikun;

19-) Şu, Allâh`ı unuttukları için, Allâh`ın da onlara nefslerini (-n hakikatini) unutturduğu kimseler gibi olmayın… İşte onlar inancı bozukların ta kendileridir!

لَا يَسْتَوِي أَصْحَابُ النَّارِ وَأَصْحَابُ الْجَنَّةِ ۚ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمُ الْفَائِزُونَ
20-) Lâ yesteviy ashâbunnâri ve ashâbulcenneti, ashâbulcenneti hümülfâizûn;

20-) Nâr ehli ile Cennet ehli bir olmaz… Cennet ehli kurtuluşa erenlerin ta kendileridir!

لَوْ أَنْزَلْنَا هَٰذَا الْقُرْآنَ عَلَىٰ جَبَلٍ لَرَأَيْتَهُ خَاشِعًا مُتَصَدِّعًا مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ ۚ وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
21-) Lev enzelnâ hâzelKur`âne `alâ cebelin leraeytehu hâşi`an mutesaddi`an min haşyetillâh* ve tilkel`emsâlu nadribuhâ linNâsi le`allehüm yetefekkerun;

21-) Eğer şu Kurân`ı (bildirdiği gerçeği) bir dağın (benlik sahibi bilinç – ego – eniyet) üzerine inzâl etseydik, elbette onu Allâh (ismiyle işaret edilen`in) haşyetinden (muhteşem azamet karşısında benliğinin hiçliğini fark ederek) huşû ederek, çatlayıp paramparça olduğu hâlde görürdün! İşte bu MİSALLERİ (sembolik anlatımları) insanlara tefekkür etsinler diye veriyoruz!

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۖ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ ۖ هُوَ الرَّحْمَٰنُ الرَّحِيمُ
22-) “HU”vAllâhulleziy lâ ilâhe illâ “HÛ”* `Âlimulğaybi veşşehâdeti, “Hu”verRahmânurRahıym;

22-) “HÛ” Allâh, tanrı yok, sadece “HÛ”! Gayb ve şehâdeti daimî bilendir! “HÛ”, Er Rahmân (tüm El Esmâ özelliklerini mündemiç olan) Er Rahıym`dir (tüm El Esmâ özelliklerini açığa çıkaran – o özelliklerle Efâl âlemini seyrinde yaşamakta olan).

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ ۚ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
23-) “HU”vAllâhulleziy lâ ilâhe illâ “HÛ”* el Melik`ül Kuddûs`üs Selâm`ul Mu`min`ul Müheymin`ul `Aziyz`ul Cebbâr`ul Mütekebbir* SubhânAllâhi `ammâ yüşrikûn;

23-) “HÛ” Allâh, tanrı yok, sadece “HÛ”! Melik`tir (efâl, oluşlar âleminde mutlak hükmü yürüyen), Kuddûs`tür (yaratılmışlığa ve kevne ait nitelenmelerden, yaratılmış kavramlardan münezzeh), Selâm`dır (yaratılmışlarda yakîn ve kurb hâlini oluşturup mâiyet sırrını açığa çıkartan), Mu`min`dir (iman açığa çıkartarak hakikatini müşahedeye yönelten), Müheymin`dir (gözetip himaye eden, muhteşem azametini seyirde yaratılmışlığı kaldıran), Aziyz`dir (karşı konulması imkânsız olarak dilediğini yapan), Cebbâr`dır (iradesini zorunlu kabul ettiren), Mütekebbir`dir (Mutlak yegâne Kibriyâ {eniyeti} olan)! Allâh, onların ortak koştukları tanrı kavramlarından Subhan`dır!

هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ ۖ لَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَىٰ ۚ يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
24-) “HU”vAllâhul Hâlik`ul Bâri`ül Musavviru leHUl` Esmâ`ül Hüsnâ* yüsebbihu leHÛ mâ fiysSemâvâti vel`Ard* Ve “HU”vel`Aziyz`ul Hakiym;

24-) O Allâh, Hâlık (mutlak yaratan – Esmâ özelliklerini fiile dönüştüren), Bâri (her yarattığını, zaman ve özellik olarak tüme uyumlu tafsile getiren), Musavvir (sonsuz mânâ sûretlerini açığa çıkaran); Esmâ ül Hüsnâ O`na aittir! Semâlarda ne var ve arzda ne varsa Allâh`ı tespih (ortaya koydukları işlevle Esmâ özelliklerini açığa çıkararak kulluk etmeleri) içindir; “HÛ” Aziyz`dir, Hakiym`dir.

60-) MÜMTEHİNE SÛRESİ الممتحنة Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
b سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
BismillahirRahmânirRahiym
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا عَدُوِّي وَعَدُوَّكُمْ أَوْلِيَاءَ تُلْقُونَ إِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَقَدْ كَفَرُوا بِمَا جَاءَكُمْ مِنَ الْحَقِّ يُخْرِجُونَ الرَّسُولَ وَإِيَّاكُمْ ۙ أَنْ تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ رَبِّكُمْ إِنْ كُنْتُمْ خَرَجْتُمْ جِهَادًا فِي سَبِيلِي وَابْتِغَاءَ مَرْضَاتِي ۚ تُسِرُّونَ إِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَأَنَا أَعْلَمُ بِمَا أَخْفَيْتُمْ وَمَا أَعْلَنْتُمْ ۚ وَمَنْ يَفْعَلْهُ مِنْكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبِيلِ
1-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ tettehızû `aduvviy ve `aduvveküm evliyâe tulkune ileyhim Bilmeveddeti ve kad keferu Bima caeküm minelHakkı yuhricunerRasûle ve iyyaküm en tu`minu Billâhi Rabbiküm* in küntüm harectum cihaden fiy sebiyliy vebtiğae merdatiy tusirrune ileyhim Bilmeveddeti, ve ene a`lemu Bima ahfeytum ve ma a`lentum* ve men yef`alhu minküm fekad dalle sevâessebiyl;

1-) Ey iman edenler! Benim düşmanım, sizin de düşmanınız olanları velîler edinmeyin! Onlar, size Hakk`tan geleni inkâr ettikleri hâlde; Rabbiniz, Esmâ`sıyla hakikatiniz olan Allâh`a iman ettiğiniz için Rasûlü ve sizi (yurdunuzdan) çıkardıkları hâlde, siz onlara sevginizi ilka ediyorsunuz. Eğer yolumda cihat etmek ve rızamı talep etmek için çıkmış iseniz (dost edinmeyin); oysa onlara sevginizi (içinizde) gizliyorsunuz. Ben gizlediğinizde ve açıkladığınızda olarak bilirim! Sizden kim bunu yaparsa, yolun denge noktasından gerçekten sapmıştır.

إِنْ يَثْقَفُوكُمْ يَكُونُوا لَكُمْ أَعْدَاءً وَيَبْسُطُوا إِلَيْكُمْ أَيْدِيَهُمْ وَأَلْسِنَتَهُمْ بِالسُّوءِ وَوَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَ
2-) İn yeskafûküm yekûnu leküm a`dâen ve yebsutu ileyküm eydiyehüm ve elsinetehüm Bissûi ve veddu lev tekfurun;

2-) Eğer onlar sizi ele geçirirlerse, sizin için düşmanlar olurlar. Ellerini ve dillerini size kötülükle uzatırlar ve hakikat bilgisini inkâr eden olmanızı şiddetle arzu ederler.

لَنْ تَنْفَعَكُمْ أَرْحَامُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ ۚ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَفْصِلُ بَيْنَكُمْ ۚ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
3-) Len tenfe`aküm erhamuküm ve lâ evladüküm yevmelkıyameti yafsılu beyneküm* vAllâhu Bima ta`melune Basıyr;

3-) Ne akrabalarınız ne de evladınız size asla fayda sağlamaz! Kıyamet sürecinde aranızı ayırır! Allâh yaptıklarınızda olarak Basıyr`dir.

قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَآءُ مِنْكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاءُ أَبَدًا حَتَّىٰ تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ إِلَّا قَوْلَ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ وَمَا أَمْلِكُ لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ شَيْءٍ ۖ رَبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
4-) Kad kânet leküm usvetun hasenetun fiy İbrahiyme velleziyne me`ahu, iz kalu likavmihim inna bureau minküm ve mimma ta`budune min dûnillâhi, keferna Biküm ve beda beynena ve beynekümül`adavetü velbağdâu ebeden hattâ tu`minu Billâhi vahdeHU illâ kavle İbrahiyme liebiyhi leestağfirenne leke ve ma emlikü leke minAllâhi min şey`* Rabbena `aleyke tevekkelna ve ileyke enebna veileykelmasıyr;
4-) İbrahim`de ve Onunla beraber olan kimselerde sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine dediler ki: “Muhakkak ki biz sizden de, Allâh dûnunda kulluk yaptıklarınızdan da uzağız! Sizi inkâr – reddettik. Sizinle aramızda ebediyen düşmanlık ve buğz başlamıştır; siz Esmâ`sıyla hakikatiniz olan Allâh`ın Vâhidiyetine iman edinceye kadar!”… Ancak İbrahim`in babasına: “Mutlaka senin için mağfiret dileyeceğim; ama senin için (dua edip istemekten başka) Allâh`tan bir şeye mâlik değilim” sözü hariç! “Rabbimiz, sana tevekkül ettik, sana yöneldik ve dönüş sanadır!” (dediler).
رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلَّذِينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا ۖ إِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
5-) Rabbena lâ tec`alna fitneten lilleziyne keferu vağfir lena Rabbena* inneke entel `Aziyzül Hakiym;

5-) “Rabbimiz! Hakikat bilgisini inkâr edenler için bizi sınav objesi kılma! Bizi mağfiret et Rabbimiz! Muhakkak ki sen Aziyz`sin, Hakiym`sin.”

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِيهِمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ ۚ وَمَنْ يَتَوَلَّ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
6-) Lekad kâne leküm fiyhim üsvetun hasenetün limen kâne yercullahe velyevmel`ahır* ve men yetevelle feinnAllâhe “HU”velGaniyyulHamiyd;

6-) Andolsun ki onlarda (İbrahim ve ashabında) sizin için, Allâh`ı ve sonsuz gelecek süreci (yaşamayı) umanlar için güzel bir örnek vardır… Kim (Allâh`tan) yüz çevirirse, muhakkak ki Allâh Ğaniyy`dir, Hamiyd`dir.

۞ عَسَى اللَّهُ أَنْ يَجْعَلَ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ الَّذِينَ عَادَيْتُمْ مِنْهُمْ مَوَدَّةً ۚ وَاللَّهُ قَدِيرٌ ۚ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
7-) `AsAllâhu en yec`ale beyneküm ve beynelleziyne `adeytum minhüm meveddeten, vAllâhu Kadiyr* vAllâhu Gafûrun Rahıym;

7-) Umulur ki Allâh sizinle, düşman olduklarınız arasında bir sevgi oluşturur. Allâh Kaadir`dir… Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.

لَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ أَنْ تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُوا إِلَيْهِمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ
8- ) Lâ yenhâkümullâhu `anilleziyne lem yukatiluküm fiyddiyni ve lem yuhricûküm min diyariküm en teberruhüm ve tuksitu ileyhim* innAllâhe yuhıbbulmuksitıyn;

8- ) Allâh sizi, din yüzünden sizinle savaşmamış ve sizi yurtlarınızdan çıkarmamış kimselere iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan engellemez. Muhakkak ki Allâh muksitleri (her şeye hakkını verenleri) sever.

إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَىٰ إِخْرَاجِكُمْ أَنْ تَوَلَّوْهُمْ ۚ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
9-) İnnema yenhakümullâhu `anilleziyne kateluküm fiyddiyni ve ahrecûküm min diyariküm ve zaheru `alâ ıhraciküm en tevellevhüm* ve men yetevellehüm feülaike hümüzzâlimun;

9-) Allâh ancak, Din yüzünden sizinle savaşmış, sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve sizin çıkarılmanıza destek olmuş kimseleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onları dost edinirse işte onlar zâlimlerin ta kendileridir!

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا جَاءَكُمُ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّ ۖ اللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِهِنَّ ۖ فَإِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلَا تَرْجِعُوهُنَّ إِلَى الْكُفَّارِ ۖ لَا هُنَّ حِلٌّ لَهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنَّ ۖ وَآتُوهُمْ مَا أَنْفَقُوا ۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ أَنْ تَنْكِحُوهُنَّ إِذَا آتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ ۚ وَلَا تُمْسِكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ وَاسْأَلُوا مَا أَنْفَقْتُمْ وَلْيَسْأَلُوا مَا أَنْفَقُوا ۚ ذَٰلِكُمْ حُكْمُ اللَّهِ ۖ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ ۚ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
10-) Ya eyyuhelleziyne amenû izâ caekümül mu`minatu muhaciratin femtehınuhünne, Allâhu a`lemu Bi iymanihinn* fein `alimtumuhünne mu`minatin fela terci`uhünne ilelküffari lâ hünne hıllun lehüm ve lâ hüm yehıllune lehünn* ve atûhüm ma enfeku* ve lâ cunâha `aleyküm en tenkıhuhünne izâ ateytümuhünne ucûrehünn* ve lâ tumsikû Bi `ısamilkevafiri ves`elu ma enfaktum velyes`elu ma enfeku* zâliküm hükmullahi yahkümu beyneküm* vAllâhu `Aliymun Hakiym;

10-) Ey iman edenler… İman eden kadınlar hicret ederek size geldiklerinde, onları sorgulayın. Allâh onların imanlarını iyi bilir! Eğer onları iman etmiş kadınlar görürseniz, onları hakikat bilgisini inkâr edenlere geri döndürmeyin! Ne bunlar onlara (küffara) helaldir, ne de onlar bunlara helal olurlar! Onlara (küffara) infak ettiklerini (mehrlerini) verin. Onların (bu kadınların) mehrlerini kendilerine verdiğiniz vakit, onları nikâhlamanızda sizin üzerinize bir vebal yoktur. Hakikat bilgisini inkâr eden kadınların nikâhlarını tutmayın… Harcadıklarınızı geri isteyin; onlar da harcadıklarını istesinler. Bu size Allâh`ın hükmüdür… Aranızda hükmediyor. Allâh Aliym`dir, Hakiym`dir.

وَإِنْ فَاتَكُمْ شَيْءٌ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ إِلَى الْكُفَّارِ فَعَاقَبْتُمْ فَآتُوا الَّذِينَ ذَهَبَتْ أَزْوَاجُهُمْ مِثْلَ مَا أَنْفَقُوا ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي أَنْتُمْ بِهِ مُؤْمِنُونَ
11-) Ve in fateküm şey`ün min ezvaciküm ilelküffari fe`akabtum featulleziyne zehebet ezvacuhüm misle ma enfeku* vettekullahelleziy entüm Bihi mu`minun;

11-) Kadınlarınızdan biri ayrılıp kâfirlere giderse, sonra da bir şekilde onların eşlerinden size kaçan olur ya da ganimet olarak size kalırlarsa, eşleri gitmiş olanlara mehrlerinin mislini veriniz. O Allâh`tan korunun ki, siz O`na iman etmişlersiniz.

يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا جَاءَكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ عَلَىٰ أَنْ لَا يُشْرِكْنَ بِاللَّهِ شَيْئًا وَلَا يَسْرِقْنَ وَلَا يَزْنِينَ وَلَا يَقْتُلْنَ أَوْلَادَهُنَّ وَلَا يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ بَيْنَ أَيْدِيهِنَّ وَأَرْجُلِهِنَّ وَلَا يَعْصِينَكَ فِي مَعْرُوفٍ ۙ فَبَايِعْهُنَّ وَاسْتَغْفِرْ لَهُنَّ اللَّهَ ۖ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
12-) Ya eyyühenNebiyyu izâ caekelmu`minatu yubayı`neke alâ en lâ yüşrikne Billâhi şey`en ve lâ yesrıkne ve lâ yezniyne ve lâ yaktulne evladehünne ve lâ ye`tiyne Bibühtanin yefteriynehu beyne eydiyhinne ve ercülihinne ve lâ ya`sıyneke fiy ma`rufin febayı`hünne vestağfir lehünnAllâh* innAllâhe Gafûrun Rahıym;

12-) Ey O Nebi! İman eden kadınlar; Esmâ`sıyla hakikatleri olan Allâh`a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, çocuklarını katletmemeleri, elleri ve ayakları arasında bir (Bi-)buhtan uydurup getirmemeleri (yüklendikleri çocuklarının nesebini saptırmamaları) ve onlara emrettiklerinde sana isyan etmemeleri üzerine sana sözleşmeye geldiklerinde, onlarla sözleş ve onlar için Allâh`tan mağfiret dile… Muhakkak ki Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَوَلَّوْا قَوْمًا غَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ قَدْ يَئِسُوا مِنَ الْآخِرَةِ كَمَا يَئِسَ الْكُفَّارُ مِنْ أَصْحَابِ الْقُبُورِ
13-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ tetevellev kavmen ğadıbAllâhu `aleyhim kad yesiû minel`ahıreti kema yeiselküffaru min ashabilkubur;
13-) Ey iman edenler! Dost edinmeyin Allâh`ın gazap ettiği, sonsuz gelecek yaşama umudu olmayanları; tıpkı gerçeği reddedenlerin kabir halkından ümit kestikleri gibi!
61-) SAFF SÛRESİ الصف Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
BismillahirRahmânirRahiym
سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۖ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
1-) Sebbeha Lillâhi ma fiysSemavati ve mâ fiyl`Ard* ve “HU”vel`AziyzülHakiym;

1-) Semâlarda ve arzda her ne varsa (Esmâ`sıyla onları açığa çıkaranın yaratma amacına göre yerine getirdikleri işlevleriyle) Allâh`ı tespih etmektedir! “HÛ”; Aziyz`dir, Hakiym`dir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ
2-) Ya eyyühelleziyne amenû lime tekûlûne ma lâ tef`alun;

2-) Ey iman edenler… Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz!

كَبُرَ مَقْتًا عِنْدَ اللَّهِ أَنْ تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ
3-) Kebure makten `indAllâhi en tekûlû ma lâ tef`alun;

3-) Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allâh indînde çok nefret edilesidir.

إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِهِ صَفًّا كَأَنَّهُمْ بُنْيَانٌ مَرْصُوصٌ
4-) İnnAllâhe yuhıbbulleziyne yukatilune fiy sebilihi saffen keennehüm bünyanun mersus;

4-) Allâh, kendi yolunda çelik karkas blok bina bütünlüğünce saf bağlayarak savaşan kimseleri sever.

وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ لِمَ تُؤْذُونَنِي وَقَدْ تَعْلَمُونَ أَنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ ۖ فَلَمَّا زَاغُوا أَزَاغَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ ۚ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
5-) Ve iz kale Musa likavmihi ya kavmi lime tu`zûneniy ve kad ta`lemune enniy Rasûlullahi ileyküm* felemma zağu ezağAllâhu kulubehüm* vAllâhu lâ yehdilkavmel fasikıyn;

5-) Hani Musa kavmine dedi ki: “Ey kavmim… Size (irsâl olmuş) Rasûlullâh olduğumu bildiğiniz hâlde niçin bana eziyet ediyorsunuz?”… Onlar (Hak`tan) saptıklarında, Allâh onların kalplerini (Hak`tan) döndürdü (gerçeği algılayamazlar artık)! Allâh, inancı bozulmuş toplumu hakikate erdirmez!

وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُمْ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِنْ بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ ۖ فَلَمَّا جَاءَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَٰذَا سِحْرٌ مُبِينٌ
6-) Ve iz kale `Iysebnu Meryeme ya beniy israiyle inniy Rasûlullahi ileyküm musaddikan lima beyne yedeyye minetTevrati ve mübeşşiren BiRasûlin ye`tiy min ba`dismuhu Ahmed* felemma caehüm Bilbeyyinati kalu hazâ sıhrun mubiyn;

6-) Hani Meryemoğlu İsa dedi ki: “Ey İsrailoğulları… Muhakkak ki ben size Rasûlullâh`ım! Tevrat`tan önümde olan için bir tasdik eden ve benden sonra Rasûl olarak gelecek ismi AHMED olanı müjdeleyenim!” Onlara mucizeler olarak geldiğinde: “Bu apaçık bir sihirdir” dediler. Not: Bu konuda bir Rasûlullâh açıklaması: “Tevrat`taki ismim `Ahyed`dir (uzaklaştıran); çünkü ben ümmetimi ateşten alıp uzaklaştırırım… Zebur`daki ismim `el Mahiy`dir (silen); çünkü Allâh benimle putlara kulluk yapanları sildi… İncil`deki ismim `Ahmed` dir (Zât`ın tecellisi olarak Hamd etmekte olan)… Kurân`daki ismim `Muhammed`dir (kesintisiz çok Hamd edilen); çünkü ben Semâ ve Arz ehli arasında `MAHMUD`um (değerlendirilenim).”

وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَهُوَ يُدْعَىٰ إِلَى الْإِسْلَامِ ۚ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
7-) Ve men azlemu mimmeniftera `alAllâhilkezibe ve hüve yüd`a ilel`İslam* vAllâhu lâ yehdilkavmezzâlimiyn;

7-) İslâm`a davet olunduğu hâlde, Allâh`a iftira edenden (gayrının varlığını kabul edenden) daha zâlim kimdir? Allâh zâlimler topluluğuna hidâyet etmez!