2626 – SELAM

SELAM

2626 – Amir İbnu Sa’d, babasından (radıyallâhu anh) naklediyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) (namazını tamamlayınca) sağına ve soluna selam verirdi, öyle ki ben (geride olduğum halde) yanağının beyazlığını görürdüm.”

Müslim, Mesâcid 119, (582); Nesâî, Sehiv 68, (3, 61).

2627 – İbnu Mes’ud (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) (namazı bitince) sağına ve soluna selam verir, şöyle derdi: “Esselâmu aleyküm ve rahmetullah, es-selâmu aleyküm ve rahmetullah.”

Ebü Dâvud, Salât 189, (996); Tirınizî, Salât 221, (295); Nesâî, Sehiv 71, (3, 63).

Ebü Davud’da “soluna” tabirinden sonra şu ziyade yer alır: “…Öyle ki yanağının beyazını gördük.”

Nesâi de ise şu ziyade vardır: “…Öyle ki, şu taraftan yanağının beyazlığını görürdük.”

2628 – Ebü Dâvud’un Vâil İbnu Hucr (radıyallâhu anh)’dan yaptığı bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) sağına, “esselâmu aleyküm ve rahmetullah ve berekâtuhu” diyerek, soluna da “es-selamu aleyküm ve rahmetullah” diyerek selam verirdi.”

Yine Ebü Dâvud’da Semüre İbnu Cündeb’ten gelen bir rivayette:

“…sonra imamınıza ve kendinize selam verin” buyurulmuştur.”

Ebü Dâvud, Salât 189, (997), 182, (875).

2629 – Câbir İbnu Semüre (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile beraber namaz kılınca, ellerimizle (işaret ederek): “Esselâmu aleyküm ve rahmetullâhi” demiştik -ve eliyle de iki tarafına işaret etti. -Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) bunun üzerine:

“Ellerinizle neye işaret ediyorsunuz? Niye ellerinizi hırçın atların kuyruğu gibi (kıpırdak) görüyorum? Namazda sakin olun. Herbirinizin ellerini dizlerine koyup, sonra sağındaki ve solundaki kardeşine selam vermesi yeterlidir”

Müslim, Salât 119, (430); Ebü Dâvud, Salât 189, (998, 999, 1000); Nesaî, Sehiv 5, (3, 4, 5).

2630 – Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) selam verince: “Allahümme ente’s-selâm ve minke’s-selâm. Tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm” diyecek kadar otururdu.”

Bu cümlenin mânası: “Ey Allah’ım! Sen selamsın (her çeşit ayıp, kusur ve âfetlerden uzaksın). İnsanların mazhar olduğu selâmet sendendir. Ey Celâl ve ikram sahibi Rabbimiz! Senin şânın yücedir” demektir.”

Müslim, Mesâcid 136, (592); Tirmizî, Salât 224, (298).

2631 – Semüre İbnu Cündeb (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) imamın selamına selamla mukâbele etmemizi, birbirimizi sevmemizi, birbirimize selam vermemizi emretti.”

Ebü Davud, Salât 190, (1001).