2426 – EZANIN BAŞLANGICI

EZANIN BAŞLANGICI

2426 – İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “Müslümanlar Medîne’ye geldikleri vakit toplanıyorlar ve namaz vakitlerini birbirlerine soruyorlardı. Namaz için kimse nidâ etmiyordu. Bir gün bu hususta konuştular. Bazıları:

“Hristiyanların çanı gibi bir çan edinin” dedi. Bazıları da:

“Yahudilerin boynuzu gibi bir boynuz edinerek (onu öttürün!)” dedi. Hz. Ömer (radıyallâhu anh):

”Bir adam çıkarsanız da namazı ilan etse!” dedi. Resülullah (aleyhissalâtu vesselam): “Ey BiIâI! Kalk! namazı ilan et!” dedi.”

Buhârî, Ezân 1; Müslim, Salât 1, (377); Tirmizî, Salât 139, (190); Nesâî, Ezân 1, (2, 2-3).

2427 – Ebü Umeyr İbnu Enes, Ensar’dan olan bir amcasından naklen anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) halkı namaza nasıl toplayacağı meselesine eğildi. Kendisine:

“Namaz vakti olunca bir bayrak dik, onu görünce halk birbirine haber verir” dendi. Bu, Aleyhissalâtu vesselâm’ın hoşuna gitmedi. Bunun üzerine O’na, boynuz hatırlatıldı. Bu, yahudilerin borazanı idi. Onu bu da memnun etmedi ve hatta:

“Bu yahudi işidir!” dedi. Bunun üzerine büyük çan hatırlatıldı. Efendimiz:

“Bu hristiyanların işidir” dedi. Bu (konuşmalar)dan snnra Abdullah İbnu Zeyd el-Ensârî, Resülullah’ın üzüntüsüne üzülerek ayrıldı. Bunun üzerine rüyasında ezan öğretildi.”

Ebü Dâvud, Salât 27, (498).

2428 – Bir diğer rivayette şöyle denmiştir: “Ensardan bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Resülü! Ben sizin üzüntünüzü görüp ayrıldığım vakit (rüyamdan) bir adam gördüm. Üzerinde yeşil renkli iki giysi vardı. Kalkıp mescidin üzerinde ezan okudu. Sonra bir miktar oturdu. Tekrar kalkıp aynı söylediklerini bir kere daha tekrarladı. Ancak bu sefer bir de kad kâmeti’s-salât (namaz başlamıştır) cümlesini ilave etti. Eğer halkın (bana yalancı diyeceğinden korkum) olmasaydı ben “uykuda değildim, uyanıktım” diyecektim” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):

“Allah sana hayır göstermiş. Bilâl’e söyle (bu kelimeleri söyleyerek) ezan okusun!” dedi. Hz. Ömer (radıyallâhu anh) de atılarak:

“Onun gördüğünü aynen ben de gördüm, ancak o, anlatma işinde benden önce davranınca, ben utandım (anlatamadım)” dedi.

“Adam anlattıkları arasında şunları da söyledi: “(Mescidin üzerine çıkan adam) kıbleye yöneldi ve dedi ki: “Allahu ekber Allahu akber Allahu ekber Allahu ekber, eşhedu en lâ ilâhe illallah, eşhedu en lâ ilâhe illallah. Eşhedü enne Muhammeden Resülullah eşhedü enne Muhammeden Resülullah, hayye ala’s-salât -iki defa-, hayye ala’l-felâh -iki defa- Allahu ekber Allahu ekber, lâilâhe illallah.”

Sonra bir miktar durduruldu. Sonra adam tekrar kalktı, aynı şeyleri yeniden söyledi. Ancak bu sefer Hayye ala’l-felâh’tan sonra kad kâmeti’s-salât kad kâmeti’s-salât dedi. Râvi ilave etti: “Resülullah (aleyhissalatu vesselâm):

“Bunu Bilâl’e öğret!” buyurdu. (Adam emri yerine getirdi) Bilâl de onları söyleyerek ezan okudu.”

Ebü Dâvud, Salât 28, (505-507).

2429 – Abdullah İbnu Zeyd (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatu vesselâm), halkı namaz için toplamak maksadıyla çalınmak üzere bir çan yapılmasını emrettiği zaman, ben uyurken yanıma bir adam geldi. Elinde bir çan vardı. Ben:

“Ey Allah’ın kulu, bu çanı bana satar mısın?” dedim. Adam:

“Pekala, ama bunu ne yapacaksın?” dedi. Ben:

“Bununla insanları namaza çağıracağım” dedim. Bana:

“Sana bu iş için daha hayırlı bir söz göstereyim mi?” dedi. Ben de

ona: “Elbette!” dedim.

“Öyleyse şunu söyle!” diyerek bana öğretti:

“Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber.

Eşhedü enne Muhammeden Resülullah, eşhedü enne Muhammeden Resülullah.

Hayye ala’s-salât, Hayye ala’s-salât.

Hayye ala’l-felâh, Hayye ala’l-felâh.

Allahu ekber Allahu ekber Lâilâhe illallah.”

Abdullah İbnu Zeyd (radıyallâhu anh) devamlı dedi ki: “(Rüyamdaki bu zat) benden biraz uzaklaştı sonra tekrar söze başlayıp:

“Sonra namazı kılacağın zaman şunu söylersin” dedi ve öğretti:

“Allahu ekber Allahu ekber-Eşhedu en lâ ilâhe illallah, Eşhedü enne Muhammeden Resülullah, Hayye ala’s-salât, Hayye ala’l-felâh, Kad kâmeti’s-salât, kad kameti’s-salât, Allahu ekber Allahu ekber Lâilâhe illallah.”

Sabah olunca Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a gelerek (rüyamda) gördüklerimi haber verdim. Bana:

“İnşallah bu hak bir rüyadır. Kalk rüyada öğrenmiş olduğunu Bilâl’e öğret. O bunları söyleyerek ezan okusun. Zîra o, sesce senden daha gür!” buyurdu. Ben de Bilâl’le birlikte kalktım. Ona teker teker arzediyordum. 0 da bunları yüksek sesle söyleyerek ezan okumaya başladı.

Bunu evinde olan Ömer İbnu’l-Hattâb (radıyallâhu anh) işitmişti. Hemen evden çıkıp ridâsını çekerek geldi ve:

“Ey Allah’ın Resülü! diyordu, seni hak ile gönderen Zât-ı Zülcelâl’e yemin olsun, onun gördüğünün aynısını ben de gördüm!”

Bunu işiten Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm):

“Elhamdülillah! Şimdi bu daha sağlam oldu!” dedi.”

Ebü Dâvud, Salât 28, (499); Tirmizî, Salât 139, (189).

Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: “(Bilâl ezanı okuyup sıra ikâmete gelince) Abdullah: “Onu ben gördüm, ben okumak isterim!” dedi. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) da:

“Öyleyse sen de ikâmet getir!” buyurdu.”

Ebü Dâvud, Salât 30, (512).

Tirmizi’nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: “(Abdullah İbnu Zeyd ezanla ilgili kıssayı anlatırken elfazı ikişer ikişer zikretti, ikâmeti ise birer kere zikretti.”

Tirmizî, Salât 139, (189).

Yine Tirmizî’nin bir rivayetinde denmiştir ki: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın ezanı(nda elfaz) çift çift idi, ezanda da ikâmette de.”

Tirmizî, Salât 142, (194).

2430 – Hz. Enes (radiyallâhu anh) anlatiyor: “Insanlar çogalinca, herkesçe bilinecek olan bir seyle namaz vaktinin duyurulmasinin gerektigini aralarinda konustular. (Bu meyanda bir ates yakilmasi veya bir çan çalinmasi teklif edildi).

Bunun üzerine Resülullah (aleyhissalatu vesselam) Bilâl’e emrederek ikiser kere söyleyerek de ikâmet okumasini emretti.”

Buhârî, Ezân 2, 3, Enbiya 50; Müslim, Salât 3, (378); Ebü Dâvud, Salât 29, (508); Tirmizî, Salât 141, (193); Nesâî, Ezân 2, (2, 3).

2431 – Ebü Mahzüra (radiyallâhu anh) anlatiyor: “Ey Allah’in Resülü, bana ezanin usülünü ögret” dedim. Bunun üzerine basimin ön kismini meshederek:

“Allahu ekber, Allahu -ekber, Allahu ekber, Allahu ekber dersin ve bunlari derken sesini yükseltirsin. Sonra: “Eshedü en lâ ilâhe illallah, eshedü en lâ ilâhe illallah, eshedü enne Muhammeden Resûlullah, eshedu enne Muhammeden Resülullah dersin ve bunlari söylerken sesini alçaltirsin, sonra sesini sehadette tekrar yükseltirsin: Eshedü en lâ ilâhe illallah eshedü en lâ ilâhe illallah.

Eshedü enne Muhammeden Resülullah, eshedü enne Muhammeden Resülullah. Hayye ala’s-salâti hayye ala’s-salât. Hayye ala’l-felâhi hayye ala’l-felâh.

Eger okudugun ezan sabah ezani ise sunu da söylersen:

“es-Salâtu hayrun mine’n-nevm, es-salâtu hayrun mine’n nevm (Namaz uykudan hayirlidir). Allahu ekber Allahu ekber, Lâilâhe illallah.”

Müslim, Salât 6, (379); Ebü Dâvud, Salât 28, (500-505); Tirmizî, Salât 140, (191); Nesâî, Ezân 3, 4, 5, 6, (2, 4-8).

2432 – Bir diger rivayette söyle gelmistir: “(Ebü Mahzüra dedi ki): “Bana Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) ikâmeti ikiser ikiser ögretti:

“Allahu ekber, Allahu ekber,

Eshedu en lâ ilâhe illallah, Eshedu en lâ ilâhe illallah.

Eshedu enne Muhammeden Resülullah, Eshedu enne Muhammeden Resülullah.

Hayye ala’s-salât, Hayye ala’s-salât.

Hayye ala’l-felâh, Hayye ala’l-felâh.

Allahu ekber, Allahu ekber.

Lâilâhe illallah.

Ebü Dâvud der ki: “Abdurrezzak rivayetinde de iki: “(Resûlullah devamla): “Ikâmet getirince iki sefer de sunu söyle: Kad kâmeti’s-salât, kad kâmeti’s-salât!” (Aleyhissalâtu vesselâm ayrica sordu):

“Duydun mu?” (Ebü Mahzüra):

“Evet!” dedi. (Hadisi rivayet eden râvi Sâib) der ki: “Ebü Mahzüra alnindaki saçi ne kestirir ne de ayirirdi. çünkü oraya Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)’in elleri degmis idi.”

Ebü Dâvud, Salât 28, (501).

2433 – Ibnu Ömer (radiyallâhu anhümâ) anlatiyor: “Ezan Resülullah devrinde ikiser ikiser idi. Ikâmet de birer birer. Ancak (müezzin), ayrica ikiser sefer olmak üzere kad kâmeti’-salât, kad kâmeti’s-salât da derdi.”

Ibnu Ömer devam eder: “Biz, ikâmeti isittik mi abdest alir, namaza giderdik.”

Ebü Dâvud, Salât 29, (510); Nesâî, Ezân 2, (2, 3).

2434 – Imam Mâlik’e ulastigina göre: “Müezzin, sabah namazini haber vermek için Hz. Ömer (radiyallâhu anh)’in yanina gider. Onu uyuyor bulunca:

“Essalâtu hayrun mine’n-nevm (namaz uykudan hayirlidir)” der. Bunun üzerine Hz. Ömer, o ibareyi sabah ezanina ilave etmesini emreder.”

Muvatta, Salât 8, (1, 72).

2435 – Mücahid (rahimehullah) anlatiyor: “Abdullah Ibnu Ömer (radiyallâhu anhümâ)’le bir mescide girdim. Ezan çoktan okunmustu. Biz namaz kilmak istiyorduk. Müezzin tesvîbte bulundu (ikâmet okudu). Abdullah mescidi terketti ve:

“Haydi bizi bu bid’atçinin yanindan çikar!” dedi ve orada namaz kilmadi.”

Ebu Dâvud, Salât 45, (538); Tirmizî, Salât 145, (198).

Tirmizi der ki: “Ibnu Ömer’den rivayet edildigine göre, sabah ezaninda es-salâtu hayrun mine’n nevm derdi.”

2436 – Ebü Dâvud’un bir rivayetinde söyle gelmistir: “Ben Ibnu Ömer (radiyallâhu anhümâ)’le beraber idim, bir adam ögle veya ikindi namazinda tesvîbte bulundu. Bunun üzerine (Ibnu Ömer): “Bizi (buradan) çikar, zîra su (yapilan tesvîb) bid’attir” dedi.”

Ebü Dâvud, Salât 45, (538).

2437 – Hz. Bilâl (radiyallâhu anh) anlatiyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana: “Sabah hariç, sakin hiçbir namazda tesvîbte bulunma!” tembihini yapti.”

Tirmizî, Salât 145, (198).

2438 – Yine Hz. Bilâl (radiyallâhu anh) der ki: “Ezanin sonu söyledir: “Allahu ekber, Allahu ekber, Lâilâhe illallah.”

Nesâî, Ezân 16, (2,14).