5. CÜZ 4. HİZİP


04- NİSÂ SÛRESİ النساءAynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
لَا خَيْرَ فِي كَثِيرٍ مِنْ نَجْوَاهُمْ إِلَّا مَنْ أَمَرَ بِصَدَقَةٍ أَوْ مَعْرُوفٍ أَوْ إِصْلَاحٍ بَيْنَ النَّاسِ ۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذَٰلِكَ ابْتِغَاءَ مَرْضَاتِ اللَّهِ فَسَوْفَ نُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
114-) Lâ hayre fiy kesiyrin min necvahüm illâ men emera Bi sadakatin ev ma`rufin ev ıslahın beynen Nas* ve men yaf`al zâlikebtiğae merdatillâhi fesevfe nü`tiyhi ecren azıyma;
114-) Onların gizli toplanma ve görüşmelerinin çoğunda hayır yoktur! Ancak bir yardımlaşma veya hayır gereği veya ara düzeltmeyi öngören (bu tür hayırlı bir aradalıklar) müstesna. Kim Allâh rızasını isteyerek bunları yaparsa, biz ona büyük mükâfat vereceğiz.
وَمَنْ يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَىٰ وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّىٰ وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ ۖ وَسَاءَتْ مَصِيرًا
115-) Ve men yuşakıkırRasûle min ba`di ma tebeyyene lehül hüda ve yettebı` ğayre sebiylil mu`miniyne nüvellihi ma tevella ve nuslihi cehennem* ve saet mesıyra;
115-) Kim hakikat apaçık belli olduktan sonra Rasûle karşı gelir, iman edenlerin yolundan gayrına saparsa, gittiği yola terk eder sonunda da cehennemi boylatırız! Ne kötü bir yaşama dönüştür o!
إِنَّ اللَّهَ لَا يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ ۚ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَعِيدًا
116-) İnnAllâhe lâ yağfiru en yüşreke Bihi ve yağfiru ma dune zâlike li men yeşaü, ve men yüşrik Billâhi fekad dalle dalalen be`ıyda;
116-) Kesinlikle Allâh kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz! Bunun dûnundakileri (derece olarak bunun altındaki suçları) dilediğine bağışlar! Kim âlemlerdeki her şeyi Esmâ`sıyla yaratan Allâh`a (“B”illâhi) şirk koşarsa (O`ndan bağımsız bir benlik düşünür, kabul ederse), gerçekten (hakikatten çok uzak) sapık bir inanca sapmıştır!
إِنْ يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ إِلَّا إِنَاثًا وَإِنْ يَدْعُونَ إِلَّا شَيْطَانًا مَرِيدًا
117-) İn yed`une min dûniHİ illâ inasen, ve in yed`une illâ şeytanen meriyda;
117-) O`nun dûnundakilere yönelenler, sadece cansız dişi putlara tapınmaktalar ve böylece de inatçı, hayırsız şeytana yöneliyorlar!
لَعَنَهُ اللَّهُ ۘ وَقَالَ لَأَتَّخِذَنَّ مِنْ عِبَادِكَ نَصِيبًا مَفْرُوضًا
118-) Leanehullâh* ve kale leettehızenne min ıbadike nesıyben mefruda;
118-) (Oysa şeytan – bedensel dürtüler) Allâh`ın lânetine uğramıştır… Şeytan: “Senin kullarından bir mukadder pay alacağım”…
وَلَأُضِلَّنَّهُمْ وَلَأُمَنِّيَنَّهُمْ وَلَآمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ آذَانَ الْأَنْعَامِ وَلَآمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللَّهِ ۚ وَمَنْ يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِنْ دُونِ اللَّهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُبِينًا
119-) Ve leüdıllennehüm ve le ümenniyennehüm ve le amürrennehüm fele yübettikünne azânelen`ami ve leamürennehüm fele yüğayyirunne halkAllâh* ve men yettehıziş şeytane veliyyen min dûnillâhi fekad hasira husranen mubiyna;
119-) “Elbette onları saptıracağım, onları boş heveslerde (bedensellikte) boğacağım; onlara emredeceğim de en`amın (kendilerinden kurban olan davarların) kulaklarını kesecekler ve dahi onlara emredeceğim, Allâh`ın yarattığını değiştirecekler.” Kim Allâh`ı bırakır da şeytanı (bedensel dürtülerini) yönetici edinirse, gerçekten o apaçık bir hüsrana uğramıştır.
يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْ ۖ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلَّا غُرُورًا
120-) Ye`ıduhüm ve yümenniyhim* ve ma ye`ıduhümüş şeytanü illâ ğurura;
120-) Onlara vaatlerde bulunur ve onlara umut verip sonu boş çıkacak arzular peşinde koşturur. (Oysa) şeytan, aldanıştan başka bir şey vadetmemektedir.
أُولَٰئِكَ مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَلَا يَجِدُونَ عَنْهَا مَحِيصًا
121-) Ülaike me`vahüm cehennemü ve lâ yecidune anha mehıysa;
121-) Böylelerinin varacakları yer cehennemdir (yanma ortamı)! Ondan kurtuluş için hiçbir çareleri de yoktur.
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ۖ وَعْدَ اللَّهِ حَقًّا ۚ وَمَنْ أَصْدَقُ مِنَ اللَّهِ قِيلًا
122-) Velleziyne amenû ve amilus salihati senudhılühüm cennatin tecriy min tahtihel enharu halidiyne fiyha ebeda* va`dAllâhi hakka* ve men asdaku minAllâhi kıyla;
122-) İman edip imanının gereği davranışlarla (sâlih amel) yaşayanlara gelince, onları altlarından nehirler akan cennetlere dâhil edeceğiz… Orada sonsuza dek kalırlar (kendilerinde açığa çıkan Allâh Esmâ`sı sonucu)… Allâh`ın Hak olan vaadidir! Allâh`tan daha doğru sözlü var mıdır?
لَيْسَ بِأَمَانِيِّكُمْ وَلَا أَمَانِيِّ أَهْلِ الْكِتَابِ ۗ مَنْ يَعْمَلْ سُوءًا يُجْزَ بِهِ وَلَا يَجِدْ لَهُ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلِيًّا وَلَا نَصِيرًا
123-) Leyse Bi emaniyyiküm ve lâ emaniyyi ehlil Kitab* men ya`mel suen yücze Bihi ve lâ yecid lehu min dûnillâhi veliyyen ve lâ nasıyra;
123-) (Sünnetullâh – Allâh sistem ve düzeni) ne sizin kuruntularınıza ne de kendilerine daha önce hakikat bilgisi verilmiş (de onu değerlendirememiş) olanların kuruntularına göre değildir! Kim bir kötülük yaparsa onun sonuçlarını yaşar! (Artık bundan sonra da) Allâh dûnunda olan ne bir hâmi ne de bir yardımcı bulabilir!
وَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلَا يُظْلَمُونَ نَقِيرًا
124-) Ve men ya`mel mines salihati min zekerin ev ünsâ ve huve mu`minun feülaike yedhulunel cennete ve lâ yuzlemune nekıyra
124-) İman etmiş olarak erkek veya kadın, kimler hayırlı bir iş yaparlarsa, onlar cennete girerler, zerrece hakları kaybolmaz.
وَمَنْ أَحْسَنُ دِينًا مِمَّنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ وَاتَّبَعَ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا ۗ وَاتَّخَذَ اللَّهُ إِبْرَاهِيمَ خَلِيلًا
125-) Ve men ahsenü diynen mimmen esleme vechehu Lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete İbrahiyme haniyfa* vettehazAllâhu İbrahiyme haliyla;
125-) Muhsin olarak (varlığının Allâh Esmâ`sının açığa çıkışıyla yaratıldığının idrakı içinde), vechinin Allâh için olduğunun teslimiyetinde olan ve hanîf olarak (tanrı kavramı olmayan -yalnızca Allâh`a kulluk edilmekte olduğunun bilincinde) İbrahim milletine tâbi olanın din anlayışından daha güzeli ne olabilir ki! Allâh, İbrahim`i Haliyl edindi. (Ona “Hullet makamı” yaşamı ihsan etti. Bu konuda ek bilgi: El İnsan-ı Kâmil, Abdülkerîm el Ciylî, Abdülaziz Mecdi Tolun çevirisi. A.H.)
وَلِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۚ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُحِيطًا
126-) Ve Lillâhi ma fiys Semavati ve ma fiyl Ard* ve kânAllâhu Bikülli şey`in muhıyta;
126-) Semâlar ve arzda olan ne varsa Allâh içindir (Esmâ ül Hüsnâ`sının işaret ettiği mânâların açığa çıkması için). Allâh, şeyleri Esmâ`sından yaratmış olması sonucu Muhiyt`tir.
وَيَسْتَفْتُونَكَ فِي النِّسَاءِ ۖ قُلِ اللَّهُ يُفْتِيكُمْ فِيهِنَّ وَمَا يُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ فِي يَتَامَى النِّسَاءِ اللَّاتِي لَا تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرْغَبُونَ أَنْ تَنْكِحُوهُنَّ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الْوِلْدَانِ وَأَنْ تَقُومُوا لِلْيَتَامَىٰ بِالْقِسْطِ ۚ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِهِ عَلِيمًا
127-) Ve yesteftuneke fiyn nisa`* kulillâhu yüftiyküm fiyhinne, ve ma yütla aleyküm fiyl Kitabi fiy yetamen nisaillatiy lâ tü`tunehünne ma kütibe lehünne ve terğabune en tenkihuhünne vel müstad`afiyne minel vildani ve en tekumu lil yetama Bil kıst* ve ma tef`alu min hayrin feinnAllâhe kâne Bihi Aliyma;
127-) Kadınlar hakkında senden, haklara dair açıklama istiyorlar… De ki: “Onlarla ilgili hükümler hakkında açıklamayı size Allâh veriyor!” Onlar için yazılmış hakları kendilerine vermediğiniz ve (üstelik) kendileriyle nikâhlamaya (evlenmeye) rağbet ettiğiniz yetim kızlar ile zor durumdaki çocuklara ve bir de yetimlere adaleti ikame etmeniz hakkında bilgiler yüzünüze okunuyor… Ne hayır yaparsanız, muhakkak ki Allâh onu Aliym`dir (çünkü yaptığınız hayrın yaratanı O`dur).
وَإِنِ امْرَأَةٌ خَافَتْ مِنْ بَعْلِهَا نُشُوزًا أَوْ إِعْرَاضًا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا أَنْ يُصْلِحَا بَيْنَهُمَا صُلْحًا ۚ وَالصُّلْحُ خَيْرٌ ۗ وَأُحْضِرَتِ الْأَنْفُسُ الشُّحَّ ۚ وَإِنْ تُحْسِنُوا وَتَتَّقُوا فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا
128-) Ve inimraetün hafet min ba`liha nüşuzen ev ı`radan fela cünaha aleyhima en yusliha beynehüma sulha* ves sulhu hayr* ve uhdıretil enfüsüş şuhha, ve in tuhsinu ve tetteku fe innAllâhe kâne Bi ma ta`melune Habiyra;
128-) Eğer bir kadın, kocasının geçimsizliğinden veya yüz çevirip uzaklaşmasından korkarsa, aralarını düzeltmelerinde kendileri üzerine bir mahzur yoktur… Anlaşıp barışma hayırlıdır; benliklerde hırsa meyil vardır… Eğer ihsan üzere olur ve korunarak yaşarsanız, muhakkak ki Allâh yapmakta olduklarınızı (yaratanı olarak) Habiyr`dir.
وَلَنْ تَسْتَطِيعُوا أَنْ تَعْدِلُوا بَيْنَ النِّسَاءِ وَلَوْ حَرَصْتُمْ ۖ فَلَا تَمِيلُوا كُلَّ الْمَيْلِ فَتَذَرُوهَا كَالْمُعَلَّقَةِ ۚ وَإِنْ تُصْلِحُوا وَتَتَّقُوا فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ غَفُورًا رَحِيمًا
129-) Ve len testetıy`u en ta`dilu beynen nisai ve lev harastüm fela temiylu küllelmeyli fetezeruha kelmuallekah* ve in tuslihu ve tetteku feinnAllâhe kâne Ğafûren Rahıyma;
129-) Ne kadar isterseniz isteyin eşleriniz arasında adaletli davranamazsınız! (Hiç olmazsa) birine aşırı ilgi gösterirken diğerlerini boşlukta bırakmayın! Eğer aralarında adaletle davranır ve de korunursanız, muhakkak ki Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.
وَإِنْ يَتَفَرَّقَا يُغْنِ اللَّهُ كُلًّا مِنْ سَعَتِهِ ۚ وَكَانَ اللَّهُ وَاسِعًا حَكِيمًا
130-) Ve in yeteferreka yuğnillâhu küllen min seatiHİ, ve kânAllâhu Vasi`an Hakiyma;
130-) Eğer (karı-koca) ayrılırlarsa, Allâh kendi zenginliğinden onların her birini geçindirir, birbirine muhtaç bırakmaz. Allâh Vasi`dir, Hakiym`dir.
وَلِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۗ وَلَقَدْ وَصَّيْنَا الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَإِيَّاكُمْ أَنِ اتَّقُوا اللَّهَ ۚ وَإِنْ تَكْفُرُوا فَإِنَّ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۚ وَكَانَ اللَّهُ غَنِيًّا حَمِيدًا
131-) Ve Lillâhi ma fiys Semavati ve ma fiyl Ard* ve lekad vasseynelleziyne utül Kitabe min kabliküm ve iyyaküm enittekullâh* ve in tekfüru feinne Lillâhi ma fiys Semavati ve ma fiyl Ard* ve kânAllâhu Ğaniyyen Hamiyda;
131-) Semâlarda ve arzda ne varsa Allâh içindir (El Esmâ ül Hüsnâ`sının işaret ettiği özelliklerin açığa çıkması için)! Sizden önce kendilerine hakikat bilgisi verilenlere ve size, “Allâh`tan korunun” diye tavsiye ettik… Eğer hakikati inkâr ederseniz, (bilmiş olunuz ki) kesinlikle semâlar ve arzda ne varsa Allâh içindir! Allâh Ğaniyy`dir, Hamiyd`dir.
وَلِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۚ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ وَكِيلًا
132-) Ve Lillâhi ma fiysSemavati ve ma fiyl` Ard* ve kefa Billâhi Vekiyla;
132-) Semâlar ve arzda ne varsa Allâh içindir (El Esmâ ül Hüsnâ`sının işaret ettiği mânâların seyri için)! Vekiyl olarak, El Esmâ`sıyla seni yaratan Allâh yeterlidir.
إِنْ يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ أَيُّهَا النَّاسُ وَيَأْتِ بِآخَرِينَ ۚ وَكَانَ اللَّهُ عَلَىٰ ذَٰلِكَ قَدِيرًا
133-) İn yeşe` yüzhibküm eyyühenNasü ve ye`ti Bi ahariyn* ve kânAllâhu alâ zâlike Kadiyra;
133-) Ey insanlar, eğer dilerse sizi ortadan kaldırıp, başkalarını açığa çıkarır! Allâh bunu yapmaya muktedirdir!
مَنْ كَانَ يُرِيدُ ثَوَابَ الدُّنْيَا فَعِنْدَ اللَّهِ ثَوَابُ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ ۚ وَكَانَ اللَّهُ سَمِيعًا بَصِيرًا
134-) Men kâne yüriydü sevabed dünya fe `indAllâhi sevabüd dünya vel ahireti, ve kânAllâhu Semiy`an Basıyra;
134-) Kim dünya nimetlerini isterse, bilsin ki dünyanın da, sonsuz gelecek sürecinin de nimetleri Allâh indîndendir. Allâh Semi`dir, Basıyr`dir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَاءَ لِلَّهِ وَلَوْ عَلَىٰ أَنْفُسِكُمْ أَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالْأَقْرَبِينَ ۚ إِنْ يَكُنْ غَنِيًّا أَوْ فَقِيرًا فَاللَّهُ أَوْلَىٰ بِهِمَا ۖ فَلَا تَتَّبِعُوا الْهَوَىٰ أَنْ تَعْدِلُوا ۚ وَإِنْ تَلْوُوا أَوْ تُعْرِضُوا فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا
135-) Ya eyyühelleziyne amenû kûnu kavvamiyne Bil kıstı şühedae Lillâhi ve lev alâ enfüsiküm evil valideyni vel akrabiyn* in yekün ğaniyyen ev fakıyren fAllâhu evla Bihima fela tettebiul heva en ta`dilu* ve in telvu ev tu`ridu fe innAllâhe kâne Bi ma ta`melune Habiyra;
135-) Ey iman edenler, adaleti uygulamaya aziymli olun! Ana-baba veya akrabanız aleyhine de olsa, zengin veya fakir fark etmeksizin Allâh için şahitlik edin; zira Allâh hakkı, ikisinin de önündedir! O hâlde adaleti sağlamada geçersiz kabullerinize tâbi olmayın! Eğer gerçeği çarpıtırsanız, muhakkak Allâh yaptıklarınızın yaratanı olarak Habiyr`dir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي أَنْزَلَ مِنْ قَبْلُ ۚ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَعِيدًا
136-) Ya eyyühelleziyne amenû Aminu Billâhi ve RasûliHİ vel Kitabilleziy nezzele alâ RasûliHİ vel Kitabilleziy enzele min kabl* ve men yekfür Billâhi ve MelaiketiHİ ve KütübiHİ ve RusuliHİ vel yevmil ahıri fekad dalle dalâlen be`ıyda;
136-) Ey iman edenler, “B” harfinin işaret ettiği anlam ile iman edin Allâh`a, O`nun Rasûlüne, Rasûlüne inzâl ettiği (El Esmâ mertebesinden bilincine) gibi daha öncekilere de inzâl etmiş olduğu hakikat bilgisine… Kim Esmâ`sıyla her şeyi yaratmış olan Allâh`a, O`nun melâikesine (Esmâ`nın işaret ettiği mânâların açığa çıkan kuvvelerine), O`nun Kitaplarına (inzâl etmiş olduğu hakikat bilgisine), O`nun Rasûllerine ve gelecekteki sonsuz yaşam sürecine kâfirlik ederse (inkâr ederse), gerçekten çok uzak bir inanç bozukluğuna sapmıştır.
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا ثُمَّ آمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا ثُمَّ ازْدَادُوا كُفْرًا لَمْ يَكُنِ اللَّهُ لِيَغْفِرَ لَهُمْ وَلَا لِيَهْدِيَهُمْ سَبِيلًا
137-) İnnelleziyne amenû sümme keferu sümme amenû sümme keferu sümmezdadu küfren lem yekünillâhu li yağfire lehüm ve lâ liyehdiyehüm sebiyla;
137-) Muhakkak ki, (önce) iman edip de sonra inkâr eden, sonra tekrar (geçici olarak) iman edip, sonra (yine) inkârcı olan, (nihayet) küfrü arttıranlara gelince; Allâh onları ne mağfiret eder ve ne de onları bir yola hidâyet eder.
بَشِّرِ الْمُنَافِقِينَ بِأَنَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
138-) Beşşiril münafikıyne Bi enne lehüm azâben eliyma;
138-) İkiyüzlüleri (münafıkları) müjdele, yaşayacakları feci bir azap ile!
الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ ۚ أَيَبْتَغُونَ عِنْدَهُمُ الْعِزَّةَ فَإِنَّ الْعِزَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًا
139-) Elleziyne yettehızunel kafiriyne evliyâe min dunil mu`miniyn* eyebteğune `ındehümül ızzete feinnel ızzete Lillâhi cemiy`a;
139-) İman edenleri bırakıp, hakikati inkâr edenleri dost tutanlar, onların yanında şerefli olacaklarını mı umuyorlar! Ne var ki izzet tümüyle Allâh`ındır.
وَقَدْ نَزَّلَ عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ أَنْ إِذَا سَمِعْتُمْ آيَاتِ اللَّهِ يُكْفَرُ بِهَا وَيُسْتَهْزَأُ بِهَا فَلَا تَقْعُدُوا مَعَهُمْ حَتَّىٰ يَخُوضُوا فِي حَدِيثٍ غَيْرِهِ ۚ إِنَّكُمْ إِذًا مِثْلُهُمْ ۗ إِنَّ اللَّهَ جَامِعُ الْمُنَافِقِينَ وَالْكَافِرِينَ فِي جَهَنَّمَ جَمِيعًا
140-) Ve kad nezzele aleyküm fiyl Kitabi en izâ semi`tüm âyâtillâhi yükferu Biha ve yüstehzeü Biha fela tak`udu maahüm hatta yehudu fiy hadiysin ğayrih* inneküm izen mislühüm* innAllâhe cami`ul münafikıyne vel kafiriyne fiy cehenneme cemiy`a;
140-) Size inzâl olan bilgide şu vardır: Allâh işaretlerinin inkâr edildiği ve onlar hakkında uygunsuz konuşulduğu ortamda oturmayın; başka bir konuya dönülmedikçe! Aksi hâlde kesinlikle siz onların misli (benzeri) olursunuz. (Bu uyarıyı “ayna nöronlar” bilimsel bulgusuyla bütünleştirelim. Bu âyet aslında bir MUCİZE`dir, ancak günümüz bilimsel çalışmalarıyla tespit edilen bir gerçeği, 1400 küsur yıl önce vurgulaması nedeniyle. Bu konuda detaylı bilgi www.okyanusum.com adlı sitede mevcuttur. A.H.) Allâh ikiyüzlüler (münafıklar) ile hakikati inkâr edenleri cehennemde bir araya getirecektir…
الَّذِينَ يَتَرَبَّصُونَ بِكُمْ فَإِنْ كَانَ لَكُمْ فَتْحٌ مِنَ اللَّهِ قَالُوا أَلَمْ نَكُنْ مَعَكُمْ وَإِنْ كَانَ لِلْكَافِرِينَ نَصِيبٌ قَالُوا أَلَمْ نَسْتَحْوِذْ عَلَيْكُمْ وَنَمْنَعْكُمْ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ ۚ فَاللَّهُ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۗ وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا
141-) Elleziyne yeterebbesune Biküm* fe in kâne leküm fethun minAllâhi kalu elem nekün maaküm ve in kâne lil kafiriyne nesıybün kalu elem nestahviz aleyküm ve nemna`küm minel mu`miniyn* fAllâhu yahkümü beyneküm yevmel kıyameti, ve len yec`alellahu lil kafiriyne alel mu`miniyne sebiyla;
141-) Onlar başınıza gelecekleri izliyorlar… Eğer size Allâh`tan zafer ulaşırsa “Biz de sizinle değil miydik?” derler. Hakikati inkâr eden güruha bir başarı nasip olursa da bu defa “Biz sizden üstün gelmedik mi, iman edenlere karşı sizi korumadık mı?” derler. Allâh kıyamet sürecinde aranızda hükmeder. Allâh iman edenler aleyhine fırsat vermeyecektir, hakikati inkâr edenlere!
إِنَّ الْمُنَافِقِينَ يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْ وَإِذَا قَامُوا إِلَى الصَّلَاةِ قَامُوا كُسَالَىٰ يُرَاءُونَ النَّاسَ وَلَا يَذْكُرُونَ اللَّهَ إِلَّا قَلِيلًا
142-) İnnel münafikıyne yuhadi`unAllâhe ve HUve hadi`uhüm* ve izâ kamu iles Salâti kamu küsala yüraunen Nase ve lâ yezkürunAllâhe illâ kaliyla;
142-) İkiyüzlüler Allâh`ı aldatmaya kalkarlar, (oysa) Allâh, hilelerinin sonucunu kendi aleyhlerine oluşturur! Salâta kalktıklarında üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş olsun diye; Allâh`ı da çok az hatıra getirirler.
مُذَبْذَبِينَ بَيْنَ ذَٰلِكَ لَا إِلَىٰ هَٰؤُلَاءِ وَلَا إِلَىٰ هَٰؤُلَاءِ ۚ وَمَنْ يُضْلِلِ اللَّهُ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ سَبِيلًا
143-) Müzebzebiyne beyne zâlike, lâ ila haülai ve lâ ila haüla`* ve men yudlilillâhu fe len tecide lehu sebiyla;
143-) (İkiyüzlüler) iki arada yalpalayıp dururlar! Ne bunlara (iman ehli) ne de onlara (inkârcılar)! Allâh`ın (bozuk inanca) saptırdıkları için çıkış yolu bulamazsın!
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ ۚ أَتُرِيدُونَ أَنْ تَجْعَلُوا لِلَّهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا مُبِينًا
144-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ tettehızül kafiriyne evliyâe min dunil mu`miniyn* etüriydune en tec`alu Lillâhi aleyküm sultanen mubiyna;
144-) Ey iman edenler, iman edenleri bir yana bırakıp hakikati inkâr edenleri dost edinmeyin! (Bu davranışınızla) aleyhinize güçlü bir delil mi oluşturmak istersiniz Allâh indînde!
إِنَّ الْمُنَافِقِينَ فِي الدَّرْكِ الْأَسْفَلِ مِنَ النَّارِ وَلَنْ تَجِدَ لَهُمْ نَصِيرًا
145-) İnnel münafikıyne fidderkil` esfeli minennar* ve len tecide lehüm nasıyra;
145-) Muhakkak ikiyüzlüler (münafıklar) ateşin en dibindedirler! Onlar için bir yardımcı da asla bulunmaz!
إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا وَأَصْلَحُوا وَاعْتَصَمُوا بِاللَّهِ وَأَخْلَصُوا دِينَهُمْ لِلَّهِ فَأُولَٰئِكَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ ۖ وَسَوْفَ يُؤْتِ اللَّهُ الْمُؤْمِنِينَ أَجْرًا عَظِيمًا
146-) İllelleziyne tabu ve aslehu va`tesamu Billâhi va ahlesu diynehüm Lillâhi fe ülaike me`al mu`miniyn* ve sevfe yü`tillâhul mu`miniyne ecren azıyma;
146-) Ancak (yanlışını idrak ederek) tövbe edenler, tutumlarını doğrultanlar, hakikatleriyle Allâh`a sarılanlar, din anlayışlarını Allâh için saflaştıranlar müstesna… Onlar iman ehli ile beraberdirler. Allâh iman ehline aziym mükâfat verecektir.
مَا يَفْعَلُ اللَّهُ بِعَذَابِكُمْ إِنْ شَكَرْتُمْ وَآمَنْتُمْ ۚ وَكَانَ اللَّهُ شَاكِرًا عَلِيمًا
147-) Ma yef`alullâhu Bi azâbiküm in şekertüm ve amentüm* ve kânAllâhu Şakiyren Aliyma;
147-) Eğer şükrederseniz ve iman ederseniz Allâh size niye azap etsin! Allâh Şakir`dir, Aliym`dir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir