5. CÜZ 1. HİZİP


04- NİSÂ` SÛRESİ النساء Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ النِّسَاءِ إِلَّا مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ ۖ كِتَابَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ ۚ وَأُحِلَّ لَكُمْ مَا وَرَاءَ ذَٰلِكُمْ أَنْ تَبْتَغُوا بِأَمْوَالِكُمْ مُحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَافِحِينَ ۚ فَمَا اسْتَمْتَعْتُمْ بِهِ مِنْهُنَّ فَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ فَرِيضَةً ۚ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِيمَا تَرَاضَيْتُمْ بِهِ مِنْ بَعْدِ الْفَرِيضَةِ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا
24-) Vel muhsanatü minen nisai illâ ma meleket eymanüküm* kitabAllâhi aleyküm* ve ühılle leküm ma verae zâliküm en tebteğu Bi emvaliküm muhsıniyne ğayre müsafihıyn* femestemta`tüm Bihi minhünne featuhünne ücurehünne feriydaten, ve lâ cünaha aleyküm fiy ma teradaytüm Bihi min ba`dil feriydah* innAllâhe kâne Aliymen Hakiyma;
24-) Mâlik olduğunuz (cariyeler) müstesna, evli kadınlar haram kılınmıştır. (Bunlar) üzerinize Allâh`ın yazısıdır (farzıdır)… Bütün bunların dışında kalanları, “sifah”tan (zinadan) kaçınarak namuslu yaşamanız için, mallarınızdan sarf ederek (nikâhlamanız) size helal kılındı. Nikâhlanarak beraber olduğunuz kadınlara mehrlerini tamamıyla verin. Bundan başkaca karşılıklı anlaşarak daha fazlasını vermenizde de sakınca yoktur. Muhakkak ki Allâh Aliym`dir, Hakiym`dir.
وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ مِنْكُمْ طَوْلًا أَنْ يَنْكِحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِنْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ مِنْ فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِ ۚ وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِكُمْ ۚ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍ ۚ فَانْكِحُوهُنَّ بِإِذْنِ أَهْلِهِنَّ وَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلَا مُتَّخِذَاتِ أَخْدَانٍ ۚ فَإِذَا أُحْصِنَّ فَإِنْ أَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِ ۚ ذَٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْ ۚ وَأَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْ ۗ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
25-) Ve men lem yestetı` minküm tavlen en yenkihal muhsanatil mu`minati femin ma meleket eymanüküm min feteyatikümül mu`minat* vAllâhu a`lemü Bi iymaniküm* ba`duküm min ba`d* fenkihuhünne Bi izni ehlihinne ve atuhünne ücurehünne Bil ma`rufi muhsanatin ğayre müsafihatin ve lâ müttehızâti ahdan* feizâ uhsınne fein eteyne Bi fahışetin fealeyhinne nısfu ma alel muhsanati minel azâb* zâlike limen haşiyel `anete minküm* ve en tasbiru hayrun leküm* vAllâhu Ğafûrun Rahıym;
25-) Sizden, iman eden hür kadınlarla evlenme imkânına sahip olmayanlar, mâlik olduğunuz iman eden genç kızlarınızdan (nikâhlasın)… Allâh sizin imanınızı (hakikatinizde olarak) bilir… Birbirinizdensiniz… Onları, sahiplerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak durarak, iffetli kadınlar olmaları hâlinde, örf üzere (mehrlerini) verin… Evliliğe geçtikten sonra eğer fuhuş yaparlarsa, (o takdirde) hür kadınlara tatbik edilen azabın yarısı onlara verilir… Bu (cariyeler ile evlenme yolu), sizden suç işlemekten korkan kimse içindir… Şartlara dayanmanız, sizin için daha hayırlıdır… Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.
يُرِيدُ اللَّهُ لِيُبَيِّنَ لَكُمْ وَيَهْدِيَكُمْ سُنَنَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَيَتُوبَ عَلَيْكُمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
26-) Yüriydullâhu liyübeyyine leküm ve yehdiyeküm sünenelleziyne min kabliküm ve yetube aleyküm* vAllâhu Aliymun Hakiym;
26-) Allâh bilmediklerinizi açıklamak, sizden öncekilerin doğru yaşam tarzlarına yöneltmek ve suçlarınızı bağışlamak ister. Allâh Aliym`dir, Hakiym`dir.
وَاللَّهُ يُرِيدُ أَنْ يَتُوبَ عَلَيْكُمْ وَيُرِيدُ الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الشَّهَوَاتِ أَنْ تَمِيلُوا مَيْلًا عَظِيمًا
27-) VAllâhu yuriydu en yetube aleyküm ve yuriydülleziyne yettebi`uneş şehevati en temiylu meylen azıyma;
27-) Allâh, (yanlışlarınıza olan) tövbelerinizi kabul etmek ister. Şehvaniyete (bedensel dürtülere) tâbi olanlar ise, sizin büyük bir sapma ile (hakikatten) uzaklaşmanızı isterler.
يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُخَفِّفَ عَنْكُمْ ۚ وَخُلِقَ الْإِنْسَانُ ضَعِيفًا
28-) Yüriydullâhu en yuhaffife `anküm* ve hulikal insanu da`ıyfa;
28-) Allâh, üzerinizdeki yükü hafifletmeyi murat eder. İnsan zayıf yaratılmıştır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَأْكُلُوا أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ إِلَّا أَنْ تَكُونَ تِجَارَةً عَنْ تَرَاضٍ مِنْكُمْ ۚ وَلَا تَقْتُلُوا أَنْفُسَكُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ بِكُمْ رَحِيمًا
29-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ te`külu emvaleküm beyneküm Bilbatıli illâ en tekûne ticareten an teradın minküm ve lâ taktülu enfüseküm* innAllâhe kâne Biküm Rahıyma;
29-) Ey iman edenler, mallarınızı aranızda karşılıklı anlaşmaya dayanan ticaret yoluyla bile olsa bâtıl olarak (meşru olmayan gerekçelerle) yemeyin. Nefslerinizi (yanlış işler yaparak) katletmeyin. Muhakkak Allâh varlığınızı meydana getiren Esmâ`sıyla Rahıym`dir.
وَمَنْ يَفْعَلْ ذَٰلِكَ عُدْوَانًا وَظُلْمًا فَسَوْفَ نُصْلِيهِ نَارًا ۚ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرًا
30-) Ve men yef`al zâlike udvanen ve zulmen fesevfe nusliyhi nara* ve kâne zâlike alAllâhi yesiyra;
30-) Kim haddini aşarak ve zulmederek bunu yaparsa, onu ateşe yaslayacağız. Bu Allâh için çok kolaydır.
إِنْ تَجْتَنِبُوا كَبَائِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُمْ مُدْخَلًا كَرِيمًا
31-) İn tectenibu kebâira ma tünhevne anhü nükeffir anküm seyyiatiküm ve nüdhılküm müdhalen keriyma;
31-) Kebairden (büyük suçlardan – şirk, insan öldürmek vs.) kaçınırsanız, küçük suçlarınızı örter, kerîm bir mekâna yerleştiririz.
وَلَا تَتَمَنَّوْا مَا فَضَّلَ اللَّهُ بِهِ بَعْضَكُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ ۚ لِلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِمَّا اكْتَسَبُوا ۖ وَلِلنِّسَاءِ نَصِيبٌ مِمَّا اكْتَسَبْنَ ۚ وَاسْأَلُوا اللَّهَ مِنْ فَضْلِهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ كَانَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
32-) Ve lâ tetemennev ma faddalAllâhu Bihî ba`deküm alâ ba`d* lirRicali nasıybün mimmektesebu ve linnisai nasıybün mimmektesebne, ves`elullahe min fadliHİ, innAllâhe kâne Bikülli şey`in Aliyma;
32-) Allâh`ın bazılarınızı, fazlından verdikleriyle diğerlerinden üstün kılmasına haset etmeyin. Erkeklere de kazandıklarının karşılığı bir nimet vardır. Kadınlara da kazandıklarının karşılığı bir nimet vardır. Allâh`tan fazlını niyaz edin. Kesinlikle Allâh her şeyin (Esmâ`sıyla hakikati olarak) Aliym`idir.
وَلِكُلٍّ جَعَلْنَا مَوَالِيَ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْأَقْرَبُونَ ۚ وَالَّذِينَ عَقَدَتْ أَيْمَانُكُمْ فَآتُوهُمْ نَصِيبَهُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدًا
33-) Ve liküllin ce`alna mevaliye mimma terekel validani vel akrebun* velleziyne `akadet eymanüküm featuhüm nasıybehüm* innAllâhe kâne alâ külli şey`in Şehiyda;
33-) Ana-baba ve akrabanın geride bıraktıklarına mirasçılar tayin ettik. Yeminlerinizin bağladığı kimselere de hisselerini verin. Allâh her şeye şahittir.

الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ بِمَا فَضَّلَ اللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ وَبِمَا أَنْفَقُوا مِنْ أَمْوَالِهِمْ ۚ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللَّهُ ۚ وَاللَّاتِي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّ ۖ فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا عَلَيْهِنَّ سَبِيلًا ۗ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيًّا كَبِيرًا
34-) ErRicalu kavvamune alen nisai Bi ma faddalAllâhu ba`dahüm alâ ba`din ve Bi ma enfeku min emvalihim* fessalihatü kanitatün hafizatün lil ğaybi Bi ma hafızAllâh* vellatiy tehafune nüşüzehünne fe`ızuhünne vehcüruhünne filmedaci`ı vadribuhünne, fein eta`neküm fela tebğu aleyhinne sebiyla* innAllâhe kâne Aliyyen Kebiyra;
34-) Erkekler, kadınlar üzerine kavvamdırlar (koruyup gözeten). Allâh`ın fazlıyla açığa çıkardığı bazı özellikler sebebiyle bazısı diğerinden üstündür, mallarından karşılıksız bağışlarlar. Sâliha kadınlar eşlerine saygılı ve söz dinlerler. Allâh`ın kendilerini korumasıyla gayblarını korurlar (yalnızken başka erkeklerle olmazlar). Serkeşlik yapmasından korktuğunuz (evlilik sorumluluğunu yerine getiremeyecek olmasından çekindiğiniz) eşlerinize öğüt verin (yanlışlarını fark ettirin); (anlamamakta ısrar ederlerse) yataklarında yalnız bırakın ve bu da yeterli olmazsa onları (rencide edecek kadarıyla) dövün. Size uyarlarsa artık üstlerine gitmeyin, incitmeyin. Muhakkak Allâh Alîy`dir, Kebiyr`dir.
وَإِنْ خِفْتُمْ شِقَاقَ بَيْنِهِمَا فَابْعَثُوا حَكَمًا مِنْ أَهْلِهِ وَحَكَمًا مِنْ أَهْلِهَا إِنْ يُرِيدَا إِصْلَاحًا يُوَفِّقِ اللَّهُ بَيْنَهُمَا ۗ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا خَبِيرًا
35-) Ve in hıftüm şıkaka beynihima feb`asu hakemen min ehlihi ve hakemen min ehliha* in yürıyda ıslahan yuveffikıllâhu beynehüma* innAllâhe kâne Aliymen Habiyra;
35-) Eğer onların aralarının açılmasından korkarsanız bir hakem erkek ailesinden, bir hakem de kadın tarafından oluşturun. Arayı düzeltmek isterlerse Allâh da bunu başartır. Muhakkak Allâh Aliym`dir, Habiyr`dir.
وَاعْبُدُوا اللَّهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا ۖ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَىٰ وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ ۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًا
36-) Va`budullâhe ve lâ tüşrikû BiHİ şey`en ve Bil valideyni ıhsanen ve Bi zil kurba vel yetama vel mesakiyni velcari zil kurba vel caril cünübi ves sahıbi Bil cenbi vebnis sebiyli ve ma meleket eymanüküm* innAllâhe lâ yuhıbbu men kâne muhtalen fahura;
36-) Allâh`a kulluk edin ve hakikatiniz olana hiçbir şeyi şirk koşmayın (hiçbir varlığa tanrılık pâyesi vermeyin)! Ana-babanıza, yakınlarınıza, yetimlere, yoksullara, yakın komşulara ve uzak komşulara, yol arkadaşınıza, yolda kalmışlara ve eliniz altındakilere ihsanda bulunun. Muhakkak Allâh kibirlenip övünenleri sevmez.
الَّذِينَ يَبْخَلُونَ وَيَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبُخْلِ وَيَكْتُمُونَ مَا آتَاهُمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ ۗ وَأَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُهِينًا
37-) Elleziyne yebhalune ve ye`murunen nase Bil buhli ve yektümune ma atahumullâhu min fadliHİ, ve a`tedna lil kafiriyne azâben mühiyna;
37-) Onlar hem cimridirler hem de insanların cimrilik yapmalarını emrederler ve Allâh`ın fazlından onlara verdiklerini gizlerler. Hakikati inkâr edenler için aşağılatıcı azap hazırladık.
وَالَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ رِئَاءَ النَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَلَا بِالْيَوْمِ الْآخِرِ ۗ وَمَنْ يَكُنِ الشَّيْطَانُ لَهُ قَرِينًا فَسَاءَ قَرِينًا
38-) Velleziyne yünfikune emvalehüm riâen nasi ve lâ yu`minune Billâhi ve lâ Bil yevmil ahıri, ve men yeküniş şeytanü lehu kariynen fesâe kariyna;
38-) Hakikatlerini de Esmâ`sıyla var eden Allâh`a ve gelecekte yaşayacakları sürece iman etmedikleri hâlde, mallarını, insanlara gösteriş amaçlı harcarlar. Şeytan kimin yakını olursa, o ne kötü arkadaş sahibidir.
وَمَاذَا عَلَيْهِمْ لَوْ آمَنُوا بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَأَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقَهُمُ اللَّهُ ۚ وَكَانَ اللَّهُ بِهِمْ عَلِيمًا
39-) Ve ma zâ aleyhim lev`amenû Billâhi vel yevmil ahıri ve enfeku mimma rezekahümullâhu, ve kânAllâhu Bihim Aliyma;

39-) Hakikatlerini de Esmâ`sıyla vareden Allâh`a ve gelecekte yaşanacak sürece iman edip, Allâh`ın onları rızıklandırdığından, başkalarına da bağışlasalardı ne zarar ederlerdi ki? Allâh hakikatlerinde olarak Aliym`dir.
إِنَّ اللَّهَ لَا يَظْلِمُ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ ۖ وَإِنْ تَكُ حَسَنَةً يُضَاعِفْهَا وَيُؤْتِ مِنْ لَدُنْهُ أَجْرًا عَظِيمًا
40-) İnnAllâhe lâ yazlimü miskale zerretin, ve in tekü haseneten yuda`ıfha ve yü`ti min ledünHU ecran azıyma;
40-) Şüphesiz Allâh kimseye zerre ağırlığınca bile zulmetmez! Bir iyilik yapılmışsa onu kat kat arttırır ve ledünnünden aziym bir mükâfat verir.
فَكَيْفَ إِذَا جِئْنَا مِنْ كُلِّ أُمَّةٍ بِشَهِيدٍ وَجِئْنَا بِكَ عَلَىٰ هَٰؤُلَاءِ شَهِيدًا
41-) Fekeyfe izâ ci`na min külli ümmetin Bi şehiydin ve ci`na Bike alâ hâülâi şehiyda;
41-) Her topluluktan, içlerinden bir şahit getirip, seni de onlara şahit tuttuğumuz zaman, nicedir hâlleri?
يَوْمَئِذٍ يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَعَصَوُا الرَّسُولَ لَوْ تُسَوَّىٰ بِهِمُ الْأَرْضُ وَلَا يَكْتُمُونَ اللَّهَ حَدِيثًا
42-) Yevmeizin yeveddülleziyne keferu ve asavür Rasûle levtüsevva Bihimül Ard* ve lâ yektümunAllâhe hadiysa;
42-) O süreçte hakikati inkâr edenler ve Rasûle âsi olanlar, yerin kendilerini yutarak yok etmesini isterler. Allâh`tan hiçbir şeyi gizleyemeyeceklerdir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقْرَبُوا الصَّلَاةَ وَأَنْتُمْ سُكَارَىٰ حَتَّىٰ تَعْلَمُوا مَا تَقُولُونَ وَلَا جُنُبًا إِلَّا عَابِرِي سَبِيلٍ حَتَّىٰ تَغْتَسِلُوا ۚ وَإِنْ كُنْتُمْ مَرْضَىٰ أَوْ عَلَىٰ سَفَرٍ أَوْ جَاءَ أَحَدٌ مِنْكُمْ مِنَ الْغَائِطِ أَوْ لَامَسْتُمُ النِّسَاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُوا بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ ۗ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَفُوًّا غَفُورًا
43-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ takrebusSalate ve entüm sükâra hatta ta`lemu ma tekulune ve lâ cünüben illâ `âbiriy sebiylin hatta tağtesilu* ve in küntüm merda ev alâ seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae felem tecidu maen feteyemmemu sa`ıyden tayyiben femsehu Bi vücuhiküm ve eydiyküm* innAllâhe kâne Afüvven Ğafûra;
43-) Ey iman edenler, kendinizi bilmez bir hâldeyken (sarhoşken), ne dediğinizin bilincinde olacağınız zamana kadar ve bir de yolculukta olmanız hariç, cünüp iken, boy abdesti alıncaya kadar, salâta (namaza) yaklaşmayın. Eğer hasta olmuşsanız veya bir yolculuktaysanız veya sizden biri def`i hâcetten gelirse yahut cinsel ilişkide bulunmuşsanız, (boy abdesti alacak) su da bulamamışsanız, (o vakit) temiz toprağa teyemmüm edin… (Şöyle ki) yüzlerinizi ve ellerinizi mesh edin… Muhakkak ki Allâh Afüvv`dür, Ğafûr`dur.
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ أُوتُوا نَصِيبًا مِنَ الْكِتَابِ يَشْتَرُونَ الضَّلَالَةَ وَيُرِيدُونَ أَنْ تَضِلُّوا السَّبِيلَ
44-) Elem tera ilelleziyne ûtû nasıyben minel Kitabi yeşteruned dalalete ve yüriydune en tedıllüs sebiyl;
44-) Kendilerine hakikat ilminden bir nasip verilmiş olanları görmüyor musun, sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yoldan (inancınızdan) sapmanızı arzuluyorlar.
وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِأَعْدَائِكُمْ ۚ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ وَلِيًّا وَكَفَىٰ بِاللَّهِ نَصِيرًا
45-) VAllâhu a`lemü Bi a`daiküm* ve kefa Billâhi Veliyyen ve kefa Billâhi nasıyra;
45-) Size düşmanlık edenleri yaratmış olan Allâh, elbette onları bilir. Esmâ`sıyla hakikatiniz olan Allâh, Veliyy isminin özelliğiyle size yeter ve size hakikatinizden yardım eder!
مِنَ الَّذِينَ هَادُوا يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ وَيَقُولُونَ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍ وَرَاعِنَا لَيًّا بِأَلْسِنَتِهِمْ وَطَعْنًا فِي الدِّينِ ۚ وَلَوْ أَنَّهُمْ قَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَاسْمَعْ وَانْظُرْنَا لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ وَأَقْوَمَ وَلَٰكِنْ لَعَنَهُمُ اللَّهُ بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ إِلَّا قَلِيلًا
46-) Minelleziyne hadu yüharrifunel Kelime an mevadı`ıhi ve yekulune semi`na ve asayna vesma` ğayre müsmeın ve raına leyyen Bi elsinetihim ve ta`nen fid diyn* velev ennehüm kalu semi`na ve ata`na vesma` venzurna lekâne hayren lehüm ve akveme, ve lâkin leanehümullâhu Bi küfrihim fela yu`minune illâ kaliyla;
46-) Yahudi olanlardan öyleleri vardır ki, KELİMELERİ esas anlamlarından kaydırırlar (vahyin orijinalliğini korumazlar)… Telaffuzlarını eğip bükerler ve Din`de kötü kavramlar oluştururlar: “İşittik ve isyan ettik”, “Dinle, dinlemez olası” ve “Raina – anlayışı sınırlı” mânâsına gelecek şekilde vurgulama yaparlar. Eğer onlar, “İşittik ve itaat ettik”, “Dinle” ve “Unzurna – gözet bizi” deselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu… Fakat Allâh, içlerindeki hakikati inkâr yüzünden onları lânetlemiştir… Pek azı müstesna, iman etmezler.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ آمِنُوا بِمَا نَزَّلْنَا مُصَدِّقًا لِمَا مَعَكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ نَطْمِسَ وُجُوهًا فَنَرُدَّهَا عَلَىٰ أَدْبَارِهَا أَوْ نَلْعَنَهُمْ كَمَا لَعَنَّا أَصْحَابَ السَّبْتِ ۚ وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ مَفْعُولًا
47-) Ya eyyühelleziyne ûtül Kitabe aminu Bi ma nezzelna musaddikan lima maaküm min kabli en natmise vucuhen feneruddeha alâ edbariha ev nel`anehüm kema leanna ashabes sebt* ve kâne emrullâhi mef`ula;
47-) Ey kendilerine hakikat bilgisi verilenler, yüzleri silerek enselere döndürmeden (ilminizi silip eski sapıklığa döndürmeden) veya Cumartesi hürmetini yerine getirmeyenleri lanetlediğimiz gibi sizleri lanetlemeden önce, gelin iman edin size inzal ettiğimiz, beraberinizdeki hakikat ilmini tasdik edene (Kurân`a)… Allah hükmü yerine gelmiştir.
إِنَّ اللَّهَ لَا يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ ۚ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَقَدِ افْتَرَىٰ إِثْمًا عَظِيمًا
48-) İnnAllâhe lâ yağfiru en yüşreke BiHİ ve yağımı ma dune zâlike limen yeşa`* ve men yüşrik Billâhi fekadiftera ismen azıyma;
48-) Muhakkak ki Allah kendisine (âfakî – açık veya enfüsî – gizli) şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dûnundakileri (bundan daha küçük suçları) dilediklerine bağışlar. Kim Esma ül Hüsna`sı itibarıyla varlığının da hakikati olan Allah`a (“B”illâhi) şirk koşarsa, gerçekten aziym bir suç olarak, iftira etmiş olur.
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يُزَكُّونَ أَنْفُسَهُمْ ۚ بَلِ اللَّهُ يُزَكِّي مَنْ يَشَاءُ وَلَا يُظْلَمُونَ فَتِيلًا
49-) Elem tera ilelleziyne yüzekkûne enfüsehüm* belillâhu yüzekkiy men yeşau ve lâ yuzlemune fetiyla;
49-) Kendilerini temiz sayanları (şirk koştukları hâlde temiz olduklarını iddia eden Yahudi ve Hristiyanları) görmüyor musun? Hayır (olay onların dediği gibi değil), Allah dilediğini arındırır ve hurma lifi kadar zulme uğratılmazlar.
انْظُرْ كَيْفَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ ۖ وَكَفَىٰ بِهِ إِثْمًا مُبِينًا
50-) Unzur keyfe yefterune alAllâhil kezib* ve kefa BiHİ ismen mubiyna;
50-) Bak nasıl yalanla Allah`a iftira ediyorlar! Bundan daha açık suç olmaz!
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ أُوتُوا نَصِيبًا مِنَ الْكِتَابِ يُؤْمِنُونَ بِالْجِبْتِ وَالطَّاغُوتِ وَيَقُولُونَ لِلَّذِينَ كَفَرُوا هَٰؤُلَاءِ أَهْدَىٰ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا سَبِيلًا
51-) Elem tera ilelleziyne ûtû nasıyben minel Kitabi yu`minune Bil cibti vettağuti ve yekulune lilleziyne keferu hâülâi ehda minelleziyne amenû sebiyla;
51-) Kendilerine hakikat bilgisinden bir nasip verilenleri görüyor musun? Cibt`e (kendisinde kuvvet vehmedilen put) ve Tağut`a (şeytanî güçler) iman ediyorlar ve hakikati inkar edenlere, “Bunlar iman edenlerden daha doğru yolda” diyorlar.
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَعَنَهُمُ اللَّهُ ۖ وَمَنْ يَلْعَنِ اللَّهُ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ نَصِيرًا
52-) Ülaikelleziyne leanehümullâh* ve men yel`anillâhu felen tecide lehu nasıyra;
52-) İşte onlar Allah`ın lanet ettiği (kendisinden uzaklaştırdığı) kimselerdir. Allah kime lanet ederse ona yardım edecek kimse yoktur!
أَمْ لَهُمْ نَصِيبٌ مِنَ الْمُلْكِ فَإِذًا لَا يُؤْتُونَ النَّاسَ نَقِيرًا
53-) Em lehüm nasıybün minel mülki feizen lâ yü`tunen nase nekıyra;
53-) Yoksa onların mülkte (hükümranlıktan) bir hisseleri mi var? Eğer öyle olsaydı insanlara hurma çekirdeği kadar bile bir şey vermezlerdi.
أَمْ يَحْسُدُونَ النَّاسَ عَلَىٰ مَا آتَاهُمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ ۖ فَقَدْ آتَيْنَا آلَ إِبْرَاهِيمَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَآتَيْنَاهُمْ مُلْكًا عَظِيمًا
54-) Em yahsüdunen Nase alâ ma atahumullâhu min fadliHİ, fekad ateyna ale İbrahiymel Kitabe vel Hıkmete ve ateynahüm mülken azıyma;
54-) Yoksa o insanlara, Allah`ın fazlından verdiklerini hazmedemeyip, haset mi ediyorlar? Gerçekten biz Âl-i İbrahim`e hakikat bilgisi ve Hikmet (Sünnetullâh ilmi) verdik. Hem de aziym bir mülk verdik.
فَمِنْهُمْ مَنْ آمَنَ بِهِ وَمِنْهُمْ مَنْ صَدَّ عَنْهُ ۚ وَكَفَىٰ بِجَهَنَّمَ سَعِيرًا
55-) Feminhüm men amene Bihî ve minhüm men sadde anhu ve kefa Bi cehenneme se`ıyra;
55-) Onlardan bazısı Onda olana iman etti ve onlardan bir kısmı da Ondan yüz çevirdi. Onlara cehennemdeki sair (kendilerini içten ve dıştan yakacak ateş) yeterlidir.
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا سَوْفَ نُصْلِيهِمْ نَارًا كُلَّمَا نَضِجَتْ جُلُودُهُمْ بَدَّلْنَاهُمْ جُلُودًا غَيْرَهَا لِيَذُوقُوا الْعَذَابَ ۗ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَزِيزًا حَكِيمًا
56-) İnnelleziyne keferu Bi âyâtina sevfe nusliyhim nara* küllema nedıcet cüludühüm beddelnahüm cüluden ğayreha liyezûkul azâb* innAllâhe kâne Aziyzen Hakiyma;
56-) Muhakkak ki (Esmâ`nın açığa çıkışı olan hakikatlerindeki) işaretlerimizi inkâr edenleri, ateşte yakacağız. Azabı daha fazla hissetmeleri için derileri (dışsal bağlılıkları dolayısıyla) yandıkça yerine yeni deriler (dışsallıklar) oluşturacağız. Muhakkak ki Allâh Aziyz`dir, Hakiym`dir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir