28. CÜZ 4. HİZİP


65- TALÂK SÛRESİ الطلاق Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَأَحْصُوا الْعِدَّةَ ۖ وَاتَّقُوا اللَّهَ رَبَّكُمْ ۖ لَا تُخْرِجُوهُنَّ مِنْ بُيُوتِهِنَّ وَلَا يَخْرُجْنَ إِلَّا أَنْ يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ ۚ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ ۚ وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللَّهِ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُ ۚ لَا تَدْرِي لَعَلَّ اللَّهَ يُحْدِثُ بَعْدَ ذَٰلِكَ أَمْرًا
1-) Ya eyyühenNebiyyu izâ tallaktumunnisâe fetallikuhünne li `ıddetihinne ve ahsul`ıddete, vettekullâhe Rabbeküm* lâ tuhricûhünne min buyûtihinne ve lâ yahrucne illâ en ye`tiyne Bifahışetin mübeyyinetin, ve tilke hudûdullah* ve men yete`adde hududallâhi fekad zaleme nefseh* lâ tedriy le`allAllâhe yuhdisü ba`de zâlike emra;

1-) Ey Nebi! Kadınları boşamaya niyetlendiğinizde; iddetlerini dikkate alarak (ay hâllerinden temizlendikten sonra) onları boşayın ve iddeti (sürecini) sayın… Rabbiniz olan Allâh`tan korunun. Açık bir fuhuş yapmaları durumu müstesna, onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar… İşte bu Allâh`ın koyduğu sınırdır! Kim hududullâhı tecavüz ederse, gerçekten nefsine zulmetmiştir. Bilemezsin, belki Allâh bundan sonra bir iş ihdas eder.

فَإِذَا بَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ أَوْ فَارِقُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَأَشْهِدُوا ذَوَيْ عَدْلٍ مِنْكُمْ وَأَقِيمُوا الشَّهَادَةَ لِلَّهِ ۚ ذَٰلِكُمْ يُوعَظُ بِهِ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ ۚ وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًا
2-) Feizâ belağne ecelehünne feemsikûhünne Bima`rufin ev farikuhünne Bima`rufin ve eşhidû zevey `adlin minküm ve ekıymuşşehadete Lillâh* zâliküm yu`azu Bihi men kâne yu`minu Billâhi velyevmil`ahır* ve men yettekıllâhe yec`al lehû mahrecen;

2-) İddetlerinin sonuna ulaştıklarında, ya onları örfe uygun nikâha devam ettirin veya örfe göre onlardan ayrılın… Sizden iki adalet sahibini şahit tutun… Allâh için şehâdeti ikame edin… İşte bu, Esmâ`sıyla hakikati olan Allâh`a ve sonsuz yaşam sürecine iman eden kimsenin kendisi ile öğütlendiğidir… Kim Allâh`tan korunursa, ona bir çıkış yeri oluşturur.

وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ ۚ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ ۚ إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ ۚ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا ﴿٣﴾
3-) Ve yerzukhu min haysü lâ yahtesib* ve men yetevekkel `alAllâhi feHUve hasbüh* innAllâhe baliğu emriHİ, kad ce`alAllâhu likülli şey`in kadra;

3-) Ona ummadığı bir taraftan yaşam gıdası verir! Kim Allâh`a tevekkül ederse, O, ona yeter! Muhakkak ki Allâh, emrini yerine ulaştırandır! Gerçekten Allâh, her şey için bir kader meydana getirmiştir!

وَاللَّائِي يَئِسْنَ مِنَ الْمَحِيضِ مِنْ نِسَائِكُمْ إِنِ ارْتَبْتُمْ فَعِدَّتُهُنَّ ثَلَاثَةُ أَشْهُرٍ وَاللَّائِي لَمْ يَحِضْنَ ۚ وَأُولَاتُ الْأَحْمَالِ أَجَلُهُنَّ أَنْ يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّ ۚ وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَلْ لَهُ مِنْ أَمْرِهِ يُسْرًا
4-) Vellâiy yeisne minelmehıydı min nisâiküm inirtebtum fe`ıddetühünne selâsetü eşhürin, vellâiy lem yehıdne, ve ülatul`ahmali eceluhünne en yeda`ne hamlehünn* ve men yettekıllahe yec`al lehu min emriHİ yüsra;

4-) Kadınlarınızdan aybaşı hâlinden ümit kesenlere (menopoza girenlere) gelince, eğer (iddetlerinden) kuşkuluysanız, onların iddeti üç aydır. Aybaşı olmamış kadınların da (böyledir)… Hamilelerin (iddeti) ise, onların iddetleri yüklerini bırakmalarına kadardır. Kim Allâh`tan korunursa, onun için işinde bir kolaylık oluşturur.

ذَٰلِكَ أَمْرُ اللَّهِ أَنْزَلَهُ إِلَيْكُمْ ۚ وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ وَيُعْظِمْ لَهُ أَجْرًا ﴿٥﴾
5-) Zâlike emrullahi enzelehû ileyküm* ve men yettekıllâhe yükeffir `anhu seyyiatihi ve yu`zım lehû ecra;

5-) İşte bu (uygulamalar) Allâh`ın işidir ki, onu size inzâl etti… Kim Allâh`tan korunursa, kötülüklerini ondan siler ve onun için ecri büyütür.

أَسْكِنُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ سَكَنْتُمْ مِنْ وُجْدِكُمْ وَلَا تُضَارُّوهُنَّ لِتُضَيِّقُوا عَلَيْهِنَّ ۚ وَإِنْ كُنَّ أُولَاتِ حَمْلٍ فَأَنْفِقُوا عَلَيْهِنَّ حَتَّىٰ يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّ ۚ فَإِنْ أَرْضَعْنَ لَكُمْ فَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ ۖ وَأْتَمِرُوا بَيْنَكُمْ بِمَعْرُوفٍ ۖ وَإِنْ تَعَاسَرْتُمْ فَسَتُرْضِعُ لَهُ أُخْرَىٰ
6-) Eskinûhünne min haysü sekentum min vucdiküm ve lâ tudârruhünne litudayyiku `aleyhinn* ve in künne ülati hamlin feenfiku `aleyhinne hattâ yeda`ne hamlehünn* fein erda`ne leküm featûhünne ucûrehünne, ve`temiru beynekum Bima`ruf* ve in te`asertum feseturdı`u lehû uhra;

6-) Onları (boşadığınız kadınları) şartlarınız elverdiğince yaşadığınız mekânın bir kısmında iskân edin. Onları sıkıntıya sokmak için onlara zarar vermeye kalkışmayın. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğum yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Eğer sizin (çocuklarınızı) emzirirlerse, onlara ücretlerini verin. Aranızda (bu meseleleri) güzel örf ile istişare edin. Eğer anlaşamazsanız, onun (çocuğun babası) için başka bir kadın (çocuğu) emzirir.

لِيُنْفِقْ ذُو سَعَةٍ مِنْ سَعَتِهِ ۖ وَمَنْ قُدِرَ عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّا آتَاهُ اللَّهُ ۚ لَا يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًا إِلَّا مَا آتَاهَا ۚ سَيَجْعَلُ اللَّهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْرًا
7-) Liyunfık zû se`atin min se`atih* ve men kudire `aleyhi rizkuhu felyunfık mimma atahullah* lâ yukellifullahu nefsen illâ ma ataha* seyec`alullahu ba`de `usrin yüsrâ;

7-) Varlık sahibi olan, kendi zenginliğine göre nafaka versin. İmkânları daraltılmış kimse de Allâh`ın kendisine verdiğine göre nafakasını versin… Allâh hiç kimseyi, ona verdiğinden ötesiyle sorumlu tutmaz! Allâh zorluktan sonra bir kolaylık oluşturur!

وَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ عَتَتْ عَنْ أَمْرِ رَبِّهَا وَرُسُلِهِ فَحَاسَبْنَاهَا حِسَابًا شَدِيدًا وَعَذَّبْنَاهَا عَذَابًا نُكْرًا
8- ) Ve keeyyin min karyetin `atet `an emri Rabbiha ve RusuliHİ fehasebnaha hısaben şediyden ve `azzebnaha `azâben nükra;

8- ) Rabbinin ve O`nun Rasûllerinin emrinde haddi aşan nice ülke halkı vardır ki, biz onu şiddetli bir hesaba çektik ve onu alışılmadık bir azapla azaplandırdık.

فَذَاقَتْ وَبَالَ أَمْرِهَا وَكَانَ عَاقِبَةُ أَمْرِهَا خُسْرًا
9-) Fezâkat vebale emriha ve kâne `akıbetu emriha husra;

9-) Böylece işlerinin vebalini tattı ve işlerinin sonu hüsran oldu.

أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا ۖ فَاتَّقُوا اللَّهَ يَا أُولِي الْأَلْبَابِ الَّذِينَ آمَنُوا ۚ قَدْ أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَيْكُمْ ذِكْرًا
10-) E`addAllâhu lehüm `azâben şediyden fettekullâhe ya ulil`elbabi, ellezine amenû* kad enzelAllâhu ileyküm Zikra;

10-) Allâh, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır! Allâh`tan korunun, ey iman etmiş Ulül Elbab (derin düşünebilen akıl sahipleri)! Allâh size gerçekten bir hatırlatıcı (Zikir) inzâl etmiştir!

رَسُولًا يَتْلُو عَلَيْكُمْ آيَاتِ اللَّهِ مُبَيِّنَاتٍ لِيُخْرِجَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ ۚ وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ۖ قَدْ أَحْسَنَ اللَّهُ لَهُ رِزْقًا
11-) Rasûlen yetlû `aleyküm âyâtillâhi mubeyyinatin liyuhricelleziyne amenû ve `amilussalihati minezzulumati ilenNûr* ve men yu`min Billâhi ve ya`mel salihan yudhılhu cennatin tecriy min tahtihel`enharu halidiyne fiyha ebeda* kad ahsenAllâhu lehu rizka;

11-) Rasûl ki, iman edip imanının gereğini uygulayanları, karanlıklardan Nûr`a çıkarmak için apaçık hâlde Allâh`ın işaretlerini size bildirir. Kim Esmâ`sıyla hakikati olan Allâh`a iman eder ve imanının gereğini uygularsa, onu, içinde sonsuz yaşamak üzere, altından nehirler akan cennetlere dâhil eder. Allâh onun için gerçekten bir rızık ihsan etmiştir.

اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ يَتَنَزَّلُ الْأَمْرُ بَيْنَهُنَّ لِتَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا
12-) Allâhulleziy haleka seb`a Semavatin ve minel`Ardı mislehünn* yetenezzelül`emru beynehünne lita`lemu ennAllâhe alâ külli şey`in Kadiyrun, ve ennAllâhe kad ehâta Bikülli şey`in `ılma;

12-) O Allâh ki, yedi semâ yarattı ve arzdan da onların bir mislini! Emir (hüküm – iş) onların ARALARINDAN sürekli – kesintisiz inzâl olur (Allâh`ın Esmâ`smdaki özelliklerin açığa çıkışı olan Astrolojik {melekî} tesirlerin varlık üzerindeki etkileri)! Tâ ki Allâh`ın her şeye Kaadir olduğunu ve Allâh`ın her şeyi (yaratanı olarak) ilmen ihâta ettiğini bilesiniz. (Not: Gazalî`nin “İhyâ-u Ulûmi`d Dîn” adlı eserinde, Ashabın âlimlerinden olarak bilinen İbni Abbas r.a.`ın şöyle dediği nakledilmektedir: “O Allâh ki yedi semâ yaratmış, arzdan da onların bir mislini; ARALARINDAN hüküm inip duruyor! (Talâk: 12) Âyet-i Celiylesinin tefsirini yapacak olsam, beni taşa tutardınız.” Bir başka nakilde de: “Beni tekfir ederdiniz!”)

66- TAHRİYM SÛRESİ التحريم Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
BismillahirRahmânirRahiym
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكَ ۖ تَبْتَغِي مَرْضَاتَ أَزْوَاجِكَ ۚ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
1-) Ya eyyühenNebiyyu lime tuharrimu ma ehallAllâhu leke tebteğıy merdate ezvacike, vAllâhu Ğafûrun Rahıym;

1-) Ey Nebi! Allâh`ın sana helal kıldığı şeyi, hanımlarının gönlü olsun diye niçin (kendine) haramlaştırıyorsun? Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.

قَدْ فَرَضَ اللَّهُ لَكُمْ تَحِلَّةَ أَيْمَانِكُمْ ۚ وَاللَّهُ مَوْلَاكُمْ ۖ وَهُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
2-) Kad feradAllâhu leküm tahıllete eymaniküm* vAllâhu mevlâküm* ve “HU”vel`AliymulHakiym;

2-) Allâh size, ettiğiniz yeminleri (kefaretini ödeyerek) çözmeyi farz kılmıştır! Allâh sizin Mevlâ`nızdır. O, Aliym`dir, Hakiym`dir.

وَإِذْ أَسَرَّ النَّبِيُّ إِلَىٰ بَعْضِ أَزْوَاجِهِ حَدِيثًا فَلَمَّا نَبَّأَتْ بِهِ وَأَظْهَرَهُ اللَّهُ عَلَيْهِ عَرَّفَ بَعْضَهُ وَأَعْرَضَ عَنْ بَعْضٍ ۖ فَلَمَّا نَبَّأَهَا بِهِ قَالَتْ مَنْ أَنْبَأَكَ هَٰذَا ۖ قَالَ نَبَّأَنِيَ الْعَلِيمُ الْخَبِيرُ
3-) Ve iz eserran Nebiyyu ila ba`dı ezvacihi hadiysa* felemma nebbeet Bihi ve ezharehullahu `aleyhi `arrefe ba`dahu ve a`reda `an ba`d* felemma nebbeeha Bihi kalet men enbeeke hazâ* kale nebbeeniyel`AliymulHabiyr;

3-) Hani O Nebi (Hâtemün Nebi), eşlerinden birine (Hafsa`ya) sır olarak bir söz söylemişti. Ne zaman ki (Hafsa) onu (Ayşe`ye) haber verip, Allâh da onu O`na (Hz.Rasûlullâh`a) izhar edince; (Hz.Rasûlullâh) o sözünün bir kısmını açıklamış ve bir kısmından vazgeçmişti. Nihayet (Hz.Rasûlullâh) o sözü Ona (Hafsa`ya) haber verince (Hafsa) dedi ki: “Bunu sana kim haber verdi?” (Rasûlullâh da) dedi ki: “Aliym, Habiyr (olan) bana haber verdi.”

إِنْ تَتُوبَا إِلَى اللَّهِ فَقَدْ صَغَتْ قُلُوبُكُمَا ۖ وَإِنْ تَظَاهَرَا عَلَيْهِ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ مَوْلَاهُ وَجِبْرِيلُ وَصَالِحُ الْمُؤْمِنِينَ ۖ وَالْمَلَائِكَةُ بَعْدَ ذَٰلِكَ ظَهِيرٌ
4-) İn tetuba ilAllâhi fekad sağat kulûbüküma* ve in tezahera `aleyhi feinnAllâhe HUve Mevlâhu ve Cibriylu ve salihul mu`miniyn* velMelaiketü ba`de zâlike zahiyr;

4-) Eğer ikiniz (Ayşe ve Hafsa) Allâh`a tövbe ederseniz (ne âlâ); (yoksa) gerçekten kalpleriniz (Hak`tan) kaymış bulunuyor… Eğer O`nun aleyhine olarak birbirinize destek olursanız, muhakkak ki Allâh, O`nun Mevlâ`sıdır; Cibrîl de, iman edenlerin sâlihi de (Ayşe`nin babası Hz. Ebu Bekir; Hafsa`nın babası Hz. Ömer). Ondan sonra melâike de yardımcı olandır.

عَسَىٰ رَبُّهُ إِنْ طَلَّقَكُنَّ أَنْ يُبْدِلَهُ أَزْوَاجًا خَيْرًا مِنْكُنَّ مُسْلِمَاتٍ مُؤْمِنَاتٍ قَانِتَاتٍ تَائِبَاتٍ عَابِدَاتٍ سَائِحَاتٍ ثَيِّبَاتٍ وَأَبْكَارًا
5-) `Asâ Rabbuhu in tallakakünne en yübdi lehû ezvacen hayren minkünne müslimatin mu`minatin kanitatin taibatin `abidatin saihatin seyyibatin ve ebkâra;

5-) Eğer sizi boşarsa, Rabbinin O`na, sizin yerinize sizden daha hayırlı, teslim olan, iman eden, itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, dünyalığa karşı oruçlu olan, dul ve bakire eşleri vermesi umulur.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنْفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلَائِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللَّهَ مَا أَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
6-) Ya eyyühelleziyne amenû ku enfüseküm ve ehliyküm naren ve kudühenNasu velhıcaretu `aleyha Melaiketun ğılazun şidadün lâ ya`sunAllâhe ma emerehüm ve yef`alune ma yu`merun;

6-) Ey iman edenler! Nefslerinizi (benliğinizi) ve ehlinizi (bedeninizin gelecekteki karşılığını), yakıtı insanlar ve taşlar (tapındıkları heykeller, putlar türü cansızlar) olan Nâr`dan koruyun! Onda hükmedildiği üzere emredildiklerini yapan; kendilerine emrettiği konuda Allâh`a âsi olmayan, çok güçlü, çok şiddetli acımasız, melekler (kuvveler) vardır!

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ كَفَرُوا لَا تَعْتَذِرُوا الْيَوْمَ ۖ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
7-) Ya eyyühelleziyne keferu lâ ta`tezirulyevm* innema tüczevne ma küntüm ta`melun;

7-) (Zebânîlerden hitap şudur): “Ey hakikat bilgisini inkâr edenler! Bugün mazerete yer yoktur! Siz yalnızca yaptıklarınızın sonucunu yaşıyorsunuz!”

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَصُوحًا عَسَىٰ رَبُّكُمْ أَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ ۖ نُورُهُمْ يَسْعَىٰ بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا ۖ إِنَّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
8- ) Ya eyyühelleziyne amenû tûbû ilAllâhi tevbeten nesuha* `asâ Rabbuküm en yükeffire `anküm seyyiatiküm ve yudhıleküm cennatin tecriy min tahtihel`enharu, yevme lâ yuhzillahunNebiyye velleziyne amenû me`ahu, nuruhüm yes`a beyne eydiyhim ve Bieymanihim yekulune Rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vağfir lenâ, inneKE `alâ külli şey`in Kadiyr;

8- ) Ey iman edenler! Allâh`a özden ve kesin bir tövbe ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi sizden örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere dâhil eder. O süreçte Allâh, O Nebi`yi ve Onunla beraber iman etmişleri rezil – rüsva etmez! Onların nûru, önlerinden ve sağ taraflarında koşar. Derler ki: “Rabbimiz… Nûrumuzu tamamla ve bizi mağfiret eyle… Muhakkak ki sen her şeye Kaadir`sin.”

يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ ۚ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ ۖ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
9-) Ya eyyühenNebiyyu cahidilküffare velmünafikıyne vağluz `aleyhim* ve me`vâhüm cehennem* ve bi`selmasıyr;

9-) Ey Nebi! Hakikat bilgisini inkâr edenler ve ikiyüzlüler (münafıklar) ile mücahede et ve onlara kesin davran (tavizsiz ol)! Onların barınağı cehennemdir! Ne kötü dönüş yeridir o!

ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِلَّذِينَ كَفَرُوا امْرَأَتَ نُوحٍ وَامْرَأَتَ لُوطٍ ۖ كَانَتَا تَحْتَ عَبْدَيْنِ مِنْ عِبَادِنَا صَالِحَيْنِ فَخَانَتَاهُمَا فَلَمْ يُغْنِيَا عَنْهُمَا مِنَ اللَّهِ شَيْئًا وَقِيلَ ادْخُلَا النَّارَ مَعَ الدَّاخِلِينَ
10-) DarebAllâhu meselen lilleziyne keferumraete Nuhın vemraete Lut* kâneta tahte `abdeyni min `ıbadiNA salihani fehanetahüma felem yuğniya `anhüma minAllâhi şey`en ve kıyledhulennare me`addahiliyn;

10-) Allâh, hakikat bilgisini inkâr edenler için Nuh`un karısı ile Lût`un karısını misal verdi… (O kadınların ikisi de) kullarımızdan iki sâlih kulun (nikâhı) altında idiler. (Karıları) onlara (Nuh ve Lût`a) hainlik ettiler de, (Nuh ve Lût) Allâh`tan (gelen) hiçbir şeyi onlardan uzaklaştıramadılar. (O iki kadına): “Girenlerle beraber ateşe girin!” denildi.

وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِلَّذِينَ آمَنُوا امْرَأَتَ فِرْعَوْنَ إِذْ قَالَتْ رَبِّ ابْنِ لِي عِنْدَكَ بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّنِي مِنْ فِرْعَوْنَ وَعَمَلِهِ وَنَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
11-) Ve darebAllâhu meselen lilleziyne amenûmraete fir`avn* iz kalet Rabbibni liy `ındeke beyten fiylcenneti ve necciniy min fir`avne ve `amelihi ve necciniy minelkavmizzâlimiyn;

11-) Allâh, iman edenler için de Firavun`un karısını (ders alınası) misal verdi. Hani (Asiye) dedi ki: “Rabbim, benim için indînde, cennette bir ev bina et! Firavun`dan ve onun yaptıklarından beni kurtar! Beni zâlimler topluluğundan da kurtar!”

وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرَانَ الَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهِ مِنْ رُوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِهِ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِتِينَ ﴿١٢﴾
12-) Ve Meryemebnete `ımranelletiy ahsanet ferceha fenefahna fiyhi min ruhına ve saddekat Bikelimati Rabbiha ve kütübiHİ ve kânet minelkanitiyn;

12-) İffetini bir kale gibi koruyan İmran kızı Meryem de… Onun içinde ruhumuzdan nefhettik (açığa çıkardık). Rabbinin, Kelimelerindeki Esmâ`sıyla varlığını ve Kitaplarını (Bilgilerini) tasdik etti ve teslim olup itaat edenlerden oldu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir