22. CÜZ 1. HİZİP


33-AHZÂB SÛRESİ الأحزاب Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
يَا نِسَاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَأَحَدٍ مِنَ النِّسَاءِ ۚ إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ وَقُلْنَ قَوْلًا مَعْرُوفًا
32-) Ya nisaen Nebiyi lestünne keehadin minennisai inittekaytünne fela tahda`ne Bil kavli feyatmealleziy fiy kalbihi meradun ve kulne kavlen ma`rufa;
32-) Ey Nebi`nin Hanımları… Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz! Eğer korunmak istiyorsanız (muhatabınız olan erkeğe) edâlı – işveli konuşmayın! Bu yüzden, düşüncesiz – hastalıklı olan kimse sizden umutlanır! Uygun ve yanlış anlaşılmayacak tarzda konuşun!
وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَىٰ ۖ وَأَقِمْنَ الصَّلَاةَ وَآتِينَ الزَّكَاةَ وَأَطِعْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيرًا
33-) Ve karne fiy buyutikünne ve lâ teberrecne teberrucel cahiliyyetil`ula ve ekımnes Salâte ve atiynez Zekâte ve etı`nAllâhe ve RasûleHU, innema yürıydullahu liyüzhibe ankümürricse EhlelBeyti ve yütahhireküm tathiyra;
33-) Evlerinizde oturun… Önceki cahiliye anlayışındaki gibi (işveli, cazibeli, tahrik edici şekilde) kendinizi teşhir ederek yürümeyin… Salâtı ikame edin, zekâtı verin, Allâh`a ve Rasûlü`ne itaat edin! (Ey Rasûlün) hane halkı, Allâh sizden yalnızca ricsi (kiri, maddi şeylere bağlılığınızı, bedensel şeyler ile kayıtlanmanızı) gidermek ve sizi tertemiz yapmayı diler!
وَاذْكُرْنَ مَا يُتْلَىٰ فِي بُيُوتِكُنَّ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ وَالْحِكْمَةِ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ لَطِيفًا خَبِيرًا
34-) Vezkürne ma yütla fiy buyutikünne min âyâtillâhi vel hıkmeti, innAllâhe kâne Latıyfen Habiyra;

34-) Evlerinizde Allâh`ın âyetlerinden ve hikmetten bildirilenleri zikredin (anın)… Muhakkak ki Allâh Latiyf`tir, Habiyr`dir.

إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا
35-) İnnel müslimiyne vel müslimati vel mu`miniyne vel mu`minati vel kanitiyne vel kanitati ves sadikıyne ves sadikati ves sabiriyne ves sabirati vel haşi`ıyne vel haşi`ati vel mütesaddikıyne vel mütesaddikati ves sâimiyne ves sâimati vel hafizıyne fürucehüm vel hafizati vez zakirinAllâhe kesiyren vez zakirati e`addAllâhu lehüm mağfireten ve ecren `azıyma;

35-) Muhakkak ki İslâm`ı kabul etmiş erkekler ve İslâm`ı kabul etmiş kadınlar, iman eden erkekler ve iman eden kadınlar, itaat eden erkekler ve itaat eden kadınlar, sadık (sözünü yerine getiren) erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, huşû eden (hakikati fark etmenin getirisi olan hassasiyet hâli) erkekler ve huşû eden kadınlar, tasaddukta bulunan (sadaka – zekât veren) erkekler ve tasaddukta bulunan kadınlar, orucu yaşayan erkekler ve orucu yaşayan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allâh`ı çok zikreden (hatırlayan) erkekler ve zikreden kadınlar var ya, işte Allâh onlar için bir mağfiret ve Aziym bir ecir hazırlamıştır.

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ ۗ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُبِينًا
36-) Ve ma kâne li mu`minin ve lâ mu`minetin izâ kadAllâhu ve RasûluHU emren en yekûne lehümül hıyeretü min emrihim* ve men ya`sıllâhe ve RasûleHU fekad dalle dalalen mubiyna;

36-) Allâh ve Rasûlü bir iş hakkında hükmettiklerinde, iman etmiş bir erkek ve iman etmiş bir kadının, o işlerinde, kendileri için tercih-seçim hakkı yoktur! Kim Allâh`a ve Rasûlüne isyan ederse (uygulamazsa), gerçekten apaçık yanlış olan bir inanca sapmıştır!

وَإِذْ تَقُولُ لِلَّذِي أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَأَنْعَمْتَ عَلَيْهِ أَمْسِكْ عَلَيْكَ زَوْجَكَ وَاتَّقِ اللَّهَ وَتُخْفِي فِي نَفْسِكَ مَا اللَّهُ مُبْدِيهِ وَتَخْشَى النَّاسَ وَاللَّهُ أَحَقُّ أَنْ تَخْشَاهُ ۖ فَلَمَّا قَضَىٰ زَيْدٌ مِنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا لِكَيْ لَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ حَرَجٌ فِي أَزْوَاجِ أَدْعِيَائِهِمْ إِذَا قَضَوْا مِنْهُنَّ وَطَرًا ۚ وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ مَفْعُولًا
37-) Ve iz tekulü lilleziy en`amAllâhu aleyhi ve en`amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekıllahe ve tuhfi fiy nefsike mAllâhu mübdiyhi ve tahşen Nas* vAllâhu ehakku en tahşaHU, felemma kadâ Zeydün minha vetaren zevvecnakeha likey lâ yekûne alel mu`miniyne harecün fiy ezvaci ed`ıyaihim izâ kadav minhünne vetarâ* ve kâne emrullahi mef`ula;

37-) Hani sen, Allâh`ın üzerine in`amda bulunduğu ve senin de kendisine in`amda bulunduğun kimseye (Hz.Rasûlullâh`ın evlatlığı Zeyd b. Harise): “Eşini nikâhında tut ve Allâh`tan korun” diyordun, (fakat) Allâh`ın açığa çıkaracağı şeyi düşüncende gizliyordun ve insanlardan endişeliydin (bu fikrini yanlış anlayıp Allâh yolundan dönerler diye)! (Oysaki) Allâh, kendisinden endişe etmene daha lâyıktır! Zeyd ondan boşanınca, onu (Zeynep`i) seninle biz evlendirdik ki; evlatlıklarının eşlerinde, onlarla ilişkiyi bitirdiklerinde, iman edenler için (onlarla evlenmek hususunda) bir zorluk – engel olmasın… Allâh`ın hükmü yerine gelmiştir!

مَا كَانَ عَلَى النَّبِيِّ مِنْ حَرَجٍ فِيمَا فَرَضَ اللَّهُ لَهُ ۖ سُنَّةَ اللَّهِ فِي الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلُ ۚ وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ قَدَرًا مَقْدُورًا
38-) Ma kâne alenNebiyi min harecin fiyma feradAllâhu leh* sünnetAllâhi fiylleziyne halev min kabl* ve kâne emrullahi kaderen makdura;

38-) Allâh`ın kendisine zorunlu kıldıklarında O Nebi`ye sorumluluk yoktur! Bu, önceden geçmişler içinde de Sünnetullâh`tır… Allâh`ın hükmü, planlanmış (yerine gelmesi kesin) bir kaderdir!

الَّذِينَ يُبَلِّغُونَ رِسَالَاتِ اللَّهِ وَيَخْشَوْنَهُ وَلَا يَخْشَوْنَ أَحَدًا إِلَّا اللَّهَ ۗ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ حَسِيبًا
39-) Elleziyne yübelliğune risalâtillahi ve yahşevneHU ve lâ yahşevne ehaden illAllâh* ve kefa Billâhi Hasiyba;

39-) Onlar (O Rasûller) ki, Allâh`ın risâletlerini (Hakikat bilgisini) tebliğ ederler, O`ndan haşyet ederler ve Allâh`tan başka hiç kimseden haşyet etmezler… Hasiyb olarak Allâh kâfidir!

مَا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلَٰكِنْ رَسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ ۗ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
40-) Ma kâne Muhammedün eba ehadin min ricaliküm ve lâkin Rasûlellahi ve Hatemen Nebiyyiyn* ve kânAllâhu Bi külli şey`in `Aliyma;

40-) Muhammed, sizin ricalinizden birinin babası değildir!.. Fakat Allâh Rasûlü`dür; Nebilerin Hâtemidir (zirvesi – sonuncusudur)… Allâh, her şeyi (B sırrınca) Aliym`dir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا اللَّهَ ذِكْرًا كَثِيرًا
41-) Ya eyyühelleziyne amenüzkürullahe zikran kesiyra;

41-) Ey iman edenler! Allâh`ı çok zikredin!

وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
42-) Ve sebbihuHU bükraten ve asıyla;

42-) Sabah – akşam (devamlı) O`nu tespih edin!

هُوَ الَّذِي يُصَلِّي عَلَيْكُمْ وَمَلَائِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ ۚ وَكَانَ بِالْمُؤْمِنِينَ رَحِيمًا
43-) “HU”velleziy yusalliy aleyküm ve melaiketüHU li yuhriceküm minez zulümati ilenNûr* ve kâne Bil mu`miniyne Rahıyma;

43-) “HÛ” ki, sizi (oluşmuş benlik – bilinç) karanlıklarından Nûr`a (hakikat ilmi yaşamı) çıkarmak için size salât (tecelli) eder ve O`nun melekleri (Esmâ kuvveleri) de! Hakikatine iman etmişlere Rahıym`dir.

تَحِيَّتُهُمْ يَوْمَ يَلْقَوْنَهُ سَلَامٌ ۚ وَأَعَدَّ لَهُمْ أَجْرًا كَرِيمًا
44-) Tahıyyetühüm yevme yelkavneHU Selâm* ve e`adde lehüm ecran keriyma;

44-) O`na (ölümle) kavuşacakları zaman, onlara esenlik dileği “Selâm”dır… Onlar için kerîm (cömert – zengin şerefli) bir karşılık hazırlamıştır.

يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
45-) Ya eyyühenNebiyyü inna erselnake şahiden ve mübeşşiren ve neziyra;

45-) Ey Nebi… Muhakkak ki biz seni bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak irsâl ettik;

وَدَاعِيًا إِلَى اللَّهِ بِإِذْنِهِ وَسِرَاجًا مُنِيرًا
46-) Ve da`ıyen ilAllâhi Biiznihi ve siracen müniyra;

46-) Allâh`a (Hakikatine) O`nun izniyle çağıran ve nûr saçan bir ışık kaynağı olarak!

وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ بِأَنَّ لَهُمْ مِنَ اللَّهِ فَضْلًا كَبِيرًا
47-) Ve beşşiril mu`miniyne Bi enne lehüm minAllâhi fadlen kebiyra;

47-) İman edenlere, muhakkak ki onlar için Allâh`tan büyük bir lütuf – ihsan olduğunu müjdele!

وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ وَدَعْ أَذَاهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ ۚ وَكَفَىٰ بِاللَّهِ وَكِيلًا
48-) Ve lâ tutı`ıl kafiriyne vel münafikıyne ve da` ezâhüm ve tevekkel alAllâh* ve kefa Billâhi Vekiyla;

48-) Hakikat bilgisini inkâr edenlere de, münafıklara da uyma! Onların eziyetlerine aldırma! Allâh`a tevekkül et! Esmâ`sıyla hakikatin Allâh, Vekiyl olarak yeterlidir

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نَكَحْتُمُ الْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِنْ قَبْلِ أَنْ تَمَسُّوهُنَّ فَمَا لَكُمْ عَلَيْهِنَّ مِنْ عِدَّةٍ تَعْتَدُّونَهَا ۖ فَمَتِّعُوهُنَّ وَسَرِّحُوهُنَّ سَرَاحًا جَمِيلًا
49-) Ya eyyühelleziyne amenû izâ nekahtümül mu`minati sümme tallaktümuhünne min kabli en temessuhünne fema leküm aleyhinne min ıddetin ta`tedduneha* femetti`uhünne ve serrihuhünne serahan cemiyla;

49-) Ey iman edenler! İman etmiş kadınları nikâhlayıp sonra kendilerine dokunmadan önce onları boşarsanız, sizin için onlar aleyhine, sizin belirleyeceğiniz bir iddet (yeniden evlenmelerine mâni bir süreç) hakkınız yoktur… Derhal mut`alarını verin (mal – para verin) ve kendilerini kolaylıkla serbest bırakın.

يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَحْلَلْنَا لَكَ أَزْوَاجَكَ اللَّاتِي آتَيْتَ أُجُورَهُنَّ وَمَا مَلَكَتْ يَمِينُكَ مِمَّا أَفَاءَ اللَّهُ عَلَيْكَ وَبَنَاتِ عَمِّكَ وَبَنَاتِ عَمَّاتِكَ وَبَنَاتِ خَالِكَ وَبَنَاتِ خَالَاتِكَ اللَّاتِي هَاجَرْنَ مَعَكَ وَامْرَأَةً مُؤْمِنَةً إِنْ وَهَبَتْ نَفْسَهَا لِلنَّبِيِّ إِنْ أَرَادَ النَّبِيُّ أَنْ يَسْتَنْكِحَهَا خَالِصَةً لَكَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ ۗ قَدْ عَلِمْنَا مَا فَرَضْنَا عَلَيْهِمْ فِي أَزْوَاجِهِمْ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ لِكَيْلَا يَكُونَ عَلَيْكَ حَرَجٌ ۗ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا
50-) Ya eyyühen Nebiyyü inna ahlelna leke ezvacekellatiy ateyte ücurehünne ve ma meleket yemiynüke mimma efaAllâhu aleyke ve benati ammike ve benati ammatike ve benati halike ve benati hâlâtikellatiy hacerne meake, vemraten mu`mineten in vehebet nefseha linNebiyyi in eraden Nebiyyü en yestenkihahâ* halisaten leke min dunil mu`miniyn* kad alimna ma feradna aleyhim fiy ezvacihim ve ma meleket eymanühüm likeyla yekûne aleyke harec* ve kânAllâhu Ğafûran Rahıyma

50-) Ey Nebi! Muhakkak ki biz sana mehrlerini verdiğin eşlerini, Allâh`ın sana ganimet olarak verdiklerinden sağ elinin mâlik olduklarını (cariyeleri) ve seninle beraber hicret eden; amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını; bir de eğer kendini O Nebi`ye hibe etmiş, O Nebi de onunla evlenmeyi dilemiş ise, iman etmiş bir kadını, diğer iman etmişler dışında sana özel olarak helal kıldık… Onlara eşleri ve cariyeleri hakkında neyi farz ettiğimizi mutlaka biliyoruz… Sana, bir vebal düşüncesi olmasın diye (bu hükümleri açıkladık)… Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.

۞ تُرْجِي مَنْ تَشَاءُ مِنْهُنَّ وَتُؤْوِي إِلَيْكَ مَنْ تَشَاءُ ۖ وَمَنِ ابْتَغَيْتَ مِمَّنْ عَزَلْتَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكَ ۚ ذَٰلِكَ أَدْنَىٰ أَنْ تَقَرَّ أَعْيُنُهُنَّ وَلَا يَحْزَنَّ وَيَرْضَيْنَ بِمَا آتَيْتَهُنَّ كُلُّهُنَّ ۚ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا فِي قُلُوبِكُمْ ۚ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيمًا حَلِيمًا
51-) Türciy men teşaü minhünne ve tü`viy ileyke men teşa`* ve menibteğayte mimmen `azelte fela cünâha aleyk* zâlike edna en tekarre a`yünühünne ve lâ yahzenne ve yerdayne Bima ateytehünne küllühünn* vAllâhu ya`lemu ma fiy kulubiküm* ve kânAllâhu `Aliymen Haliyma;

51-) Onlardan dilediğini geriye bırakırsın, dilediğini de yanına alırsın… Uzlet ettiğin (sırasını geri bıraktığın hanımlardan) kimi (tekrar yanına almak) istersen, sana bir vebal yoktur… Bu, onların gözlerinin aydın olmasına, mahzun olmamalarına ve kendilerine verdiğin ile hepsinin razı olmalarına en uygundur… Allâh kalplerinizde olanı bilir… Allâh Aliym`dir, Haliym`dir.

لَا يَحِلُّ لَكَ النِّسَاءُ مِنْ بَعْدُ وَلَا أَنْ تَبَدَّلَ بِهِنَّ مِنْ أَزْوَاجٍ وَلَوْ أَعْجَبَكَ حُسْنُهُنَّ إِلَّا مَا مَلَكَتْ يَمِينُكَ ۗ وَكَانَ اللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ رَقِيبًا
52-) Lâ yehıllu leken nisaü min ba`dü ve lâ en tebeddele Bihinne min ezvacin velev a`cebeke husnühünne illâ ma meleket yemiynük* ve kânAllâhu alâ külli şey`in Rakıyba;

52-) Bundan sonra (başka) kadınlar sana helal olmaz… Güzellikleri hoşuna gitse bile bunları başka eşlerle değiştirmek (olmaz)! Cariyelerin hariç… Allâh her şey üzerine Rakıyb`dır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ إِلَّا أَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَىٰ طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ وَلَٰكِنْ إِذَا دُعِيتُمْ فَادْخُلُوا فَإِذَا طَعِمْتُمْ فَانْتَشِرُوا وَلَا مُسْتَأْنِسِينَ لِحَدِيثٍ ۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ يُؤْذِي النَّبِيَّ فَيَسْتَحْيِي مِنْكُمْ ۖ وَاللَّهُ لَا يَسْتَحْيِي مِنَ الْحَقِّ ۚ وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ ۚ ذَٰلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ ۚ وَمَا كَانَ لَكُمْ أَنْ تُؤْذُوا رَسُولَ اللَّهِ وَلَا أَنْ تَنْكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِنْ بَعْدِهِ أَبَدًا ۚ إِنَّ ذَٰلِكُمْ كَانَ عِنْدَ اللَّهِ عَظِيمًا
53-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ tedhulu buyuten Nebiyyi illâ en yü`zene leküm ila ta`amin ğayre nazıriyne inahü, ve lâkin izâ du`ıytüm fedhulu feizâ ta`ımtüm fenteşiru ve lâ müste`nisiyne li hadiys* inne zâliküm kâne yü`zin Nebiyye feyestahyiy minküm vAllâhu lâ yestahyiy minel Hakk* ve izâ seeltümuhünne meta`an fes`eluhünne min verai hıcab* zâliküm atheru likulubiküm ve kulubihinn* ve ma kâne leküm en tü`zû RasûlAllâhi ve lâ en tenkihu ezvacehu min ba`dihi ebeda* inne zâliküm kâne `indAllâhi `azıyma;

53-) Ey iman edenler… O Nebi`nin evlerine, sizin için bir yemeğe izin verilmeniz dışında, girmeyin… (Bu da) onun (yemeğin pişme) vaktini beklemeksizin – gözlemeksizin (olsun)… Fakat davet olunduğunuzda girin… Yemek yedikten sonra da (ev halkı veya birbirinizle) lakırdıya dalmaksızın dağılın! Muhakkak ki bu (davranışınız – laubaliliğiniz), O Nebi`ye eziyet veriyor, fakat O sizden çekiniyor (bir şey diyemiyor kırmamak için)! Allâh, Hakk`ı açığa vurmaktan çekinmez! Onlardan (Nebi`nin eşlerinden) bir şey istediğinizde, onlardan perde arkasından isteyin… İşte bu, sizin kalpleriniz için de onların kalpleri için de daha temizdir… Sizin Rasûlullâh`a eziyet vermeniz de, O`ndan sonra O`nun eşlerini nikâhlamanız da ebeden olacak bir şey değildir… Muhakkak ki bu, Allâh indînde Aziym`dir.

إِنْ تُبْدُوا شَيْئًا أَوْ تُخْفُوهُ فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
54-) İn tübdu şey`en ev tuhfuhü feinnAllâhe kâne Bi külli şey`in `Aliyma;

54-) Bir şeyi açığa vursanız da gizleseniz de, Allâh kesinlikle her şeyi (yaratanı olarak) Aliym`dir.

لَا جُنَاحَ عَلَيْهِنَّ فِي آبَائِهِنَّ وَلَا أَبْنَائِهِنَّ وَلَا إِخْوَانِهِنَّ وَلَا أَبْنَاءِ إِخْوَانِهِنَّ وَلَا أَبْنَاءِ أَخَوَاتِهِنَّ وَلَا نِسَائِهِنَّ وَلَا مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُنَّ ۗ وَاتَّقِينَ اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدًا
55-) Lâ cünâha aleyhinne fiy abaihinne ve lâ ebnaihinne ve lâ ıhvanihinne ve lâ ebnai ıhvanihinne ve lâ ebnai ehavatihinne ve lâ nisaihinne ve lâ ma meleket eymanühünne* vettekıynAllâh* innAllâhe kâne alâ külli şey`in Şehiyda;

55-) Onlara; babaları, oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, diğer iman eden kadınlar ve köleleri hakkında hicapsız görünme hususunda bir vebal yoktur… Allâh`tan korunun… Muhakkak ki Allâh her şey üzerine şahittir!

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ ۚ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
56-) İnnAllâhe ve MelâiketeHÛ yusallûne alen Nebiyy* yâ eyyühelleziyne âmenû sallû aleyhi ve sellimû tesliymâ;

56-) Muhakkak ki Allâh ve melekleri, Nebi`ye salât eder… Ey iman edenler, siz de O`na salât (yönelin) edin ve teslimiyet ile selâm verin!

إِنَّ الَّذِينَ يُؤْذُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَأَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا مُهِينًا
57-) İnnelleziyne yü`zunAllâhe ve RasûleHU leanehümullâhu fiyd dünya vel ahireti ve eadde lehüm azâben mühiyna;

57-) Allâh`a ve O`nun Rasûlü`ne eziyet edenlere gelince, Allâh onlara dünyada ve sonsuz gelecek yaşamında lânet etmiş ve onlar için aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir