2. CÜZ 3. HİZİP


02-) BAKARA SÛRESİ البقرةAynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
وَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

201-)Ve minhüm men yekulü Rabbenâ âtinâ fiyddünyâ haseneten ve fiyl âhırati haseneten vekınâ azâben nâr;
201-) Onlardan kimi de: “Rabbimiz, bize dünyada da hasene (Esmâ`nın güzelliklerini yaşamayı) ver, sonsuz gelecek sürecinde de hasene (nefsimizdeki Esmâ`nın güzellikleri) ver; (ayrı düşmenin) ateşinden bizi koru” derler.
أُولَٰئِكَ لَهُمْ نَصِيبٌ مِمَّا كَسَبُوا ۚ وَاللَّهُ سَرِيعُ الْحِسَابِ
202-) Ülâike lehüm nasıybün mimmâ kesebû* vAllâhu seriy`ul hisab;
202-) İşte bunlar kazandıklarının karşılığına ulaşacak olanlardır. Allâh, “Seriy`ul Hisab”dır (hesabı anında gören).
وَاذْكُرُوا اللَّهَ فِي أَيَّامٍ مَعْدُودَاتٍ ۚ فَمَنْ تَعَجَّلَ فِي يَوْمَيْنِ فَلَا إِثْمَ عَلَيْهِ وَمَنْ تَأَخَّرَ فَلَا إِثْمَ عَلَيْهِ ۚ لِمَنِ اتَّقَىٰ ۗ وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
203-) Vezkürullahe fiy eyyamin ma`dudât* femen teaccele fiy yevmeyni felâ isme aleyhi ve men teahhara felâ isme aleyhi limenitteka* vettekullahe va`lemû enneküm ileyhi tuhşerûn;
203-) Bir de sayılı günlerde (kurban bayramı 2./3./4. günleri) Allâh`ı zikredin (tekbir getirin). Kim iki gün içinde aceleyle işini bitirirse ona bir suç yoktur. Kim tehir ederse ona da suç yoktur. Bu korunan kimse içindir… Allâh`tan korunun (yaptıklarınızın sonucunu kesinlikle yaşatacağı için) ve iyi bilin ki muhakkak sonunda O`na haşrolacaksınız.
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللَّهَ عَلَىٰ مَا فِي قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَامِ
204-) Ve minenNâsi men yu`cibüke kavluhû fiyl hayâtid dünya ve yüşhidüllahe alâ mâ fiy kalbihi ve huve eleddül hısâm;
204-) İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözü senin hoşuna gider ve o kalbindekine Allâh`ı da şahit tutar… Oysa o, düşmanlarının en yamanıdır.
وَإِذَا تَوَلَّىٰ سَعَىٰ فِي الْأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ ۗ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ الْفَسَادَ
205-) Ve izâ tevellâ se`â fiyl Ardı li yüfside fiyha ve yühlikel harse vennesl* vAllâhu lâ yuhıbbül fesad;
205-) O dönüp gittiği zaman arzda fesat çıkarmaya, insanın ürününü ve neslini mahvetmeye koşar. Allâh fesadı sevmez.
وَإِذَا قِيلَ لَهُ اتَّقِ اللَّهَ أَخَذَتْهُ الْعِزَّةُ بِالْإِثْمِ ۚ فَحَسْبُهُ جَهَنَّمُ ۚ وَلَبِئْسَ الْمِهَادُ
206-) Ve izâ kıyle lehüttekıllahe ehazethül `ızzetü Bil ismi fehasbühu cehennem* ve le bi`sel miâd;
206-) Ona: “Allâh`tan (yaptıklarının sonucunu yaşatacağı için) korun” denildiğinde, benliği onu suça sürükler. İşte onun hakkından cehennem gelir. Cidden çok kötü yataktır o!
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْرِي نَفْسَهُ ابْتِغَاءَ مَرْضَاتِ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ رَءُوفٌ بِالْعِبَادِ
207-) Ve minenNâsi men yeşriy nefsehübtiğâe merdâtillâh* vAllâhu Raûfun Bil `ıbad;
207-) İnsanlardan öyle kimse de vardır ki, Allâh rızasının kendisinde açığa çıkması için nefsini (benliğini) feda eder! Allâh, kullarının hakikatinden Raûf olarak açığa çıkar.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَافَّةً وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ ۚ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ
208-) Yâ eyyühelleziyne âmenüdhulû fiys silmi kâffeten, ve lâ tettebi`û hutuvatiş şeytan* innehû leküm `adüvvün mubiyn;
208-) Ey iman edenler, hepiniz teslimiyete girin, şeytanın (kendini yalnızca beden kabul ettiren düşüncenin) adımlarına uymayın. Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır.
فَإِنْ زَلَلْتُمْ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْكُمُ الْبَيِّنَاتُ فَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
209-) Fein zeleltüm min ba`di mâ câetkümül beyyinâtu fa`lemû ennAllâhe Aziyzün Hakiym;
209-) Eğer size bunca apaçık deliller geldikten sonra yine de kayarsanız, iyi bilin ki Allâh Aziyz`dir (yaptığınızın sonucunu karşı konulmaz kudretiyle yaşatır), Hakiym`dir.
هَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا أَنْ يَأْتِيَهُمُ اللَّهُ فِي ظُلَلٍ مِنَ الْغَمَامِ وَالْمَلَائِكَةُ وَقُضِيَ الْأَمْرُ ۚ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ
210-) Hel yenzurûne illâ en ye`tiyehümüllâhu fiy zulelin minel ğemâmi vel Melâiketü ve kudıyel emr* ve ilAllâhi turceul umûr;
210-) Onlar Allâh`ın, yanında meleklerle bulutlar içinden gelip, işlerini bitirmesini mi bekliyorlar! Her oluş Allâh`a döndürülür.
سَلْ بَنِي إِسْرَائِيلَ كَمْ آتَيْنَاهُمْ مِنْ آيَةٍ بَيِّنَةٍ ۗ وَمَنْ يُبَدِّلْ نِعْمَةَ اللَّهِ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُ فَإِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
211-) Sel beniy isrâiyle kem âteynâhüm min âyetin beyyinetin, ve men yübeddil nı`metAllâhi min ba`di mâ câethü feinnAllâhe şediyd`ül `ıkab;211-) Sor İsrailoğullarına; Biz onlara nice apaçık işaretler verdik. Kim kendisine geldikten sonra Allâh nimetini değiştirirse, (bilin ki) Allâh yapılanın karşılığını hakkıyla ve şiddetle verir.
زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُوا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَيَسْخَرُونَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا ۘ وَالَّذِينَ اتَّقَوْا فَوْقَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۗ وَاللَّهُ يَرْزُقُ مَنْ يَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ
212-) Züyyine lilleziyne keferul hayatüd dünya ve yesharûne minelleziyne âmenû* velleziynettekav fevkahüm yevmel kıyâmeti, vAllâhu yerzuku men yeşâu Bi ğayri hisab;212-) Dünya hayatı süslenip bezendi kâfirler için (hakikatlerini inkâr edenler süslü dış dünyaya yönelirler)! Onlar, (bu yüzden) iman edenlerle alay ederler. Oysa o korunan iman edenler, kıyamet günü onların fevkindedir. Allâh dilediğine hesapsız rızık verir.
كَانَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً فَبَعَثَ اللَّهُ النَّبِيِّينَ مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ وَأَنْزَلَ مَعَهُمُ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِيَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ فِيمَا اخْتَلَفُوا فِيهِ ۚ وَمَا اخْتَلَفَ فِيهِ إِلَّا الَّذِينَ أُوتُوهُ مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ ۖ فَهَدَى اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا لِمَا اخْتَلَفُوا فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِإِذْنِهِ ۗ وَاللَّهُ يَهْدِي مَنْ يَشَاءُ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ
213-) KânenNâsu ümmeten vahıdeten febe`asellahün Nebiyyiyne mübeşşiriyne ve münziriyn* ve enzele mealhümül Kitâbe Bil Hakkı liyahküme beynenNâsi fiymahtelefû fiyh* ve mahtelefe fiyhi illelleziyne ûtûhu min ba`di mâ câethümül beyyinatü bağyen beynehüm* fehedAllâhulleziyne amenû limahtelefû fiyhi minel Hakkı BiizniHİ, vAllâhu yehdiy men yeşâu ilâ sıratın müstekıym213-) Bütün insanlar bir zamanlar tek bir topluluk idi. Müjdeleyici ve uyarıcı olarak Allâh, Nebileri bâ`s etti (nübüvvet kemâlâtını onlarda açığa çıkardı). Onlar yanı sıra, ayrılığa düştükleri konularda aralarında hükmetmek için, Hak olarak Kitabı (hakikat ve Sünnetullâh bilgisini) inzâl etti. Kendilerine Kitap verilmiş olanlar, apaçık deliller gelmesine rağmen, kıskançlık yüzünden onda ihtilafa düştüler. Allâh, Bi-iznihi (nefslerindeki Esmâ bileşiminin elvermesiyle) iman edenleri, onların ayrılığa düştükleri konuda, hidâyete erdirdi. Allâh dilediğini dosdoğru yola erdirir.
أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ ۖ مَسَّتْهُمُ الْبَأْسَاءُ وَالضَّرَّاءُ وَزُلْزِلُوا حَتَّىٰ يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ مَتَىٰ نَصْرُ اللَّهِ ۗ أَلَا إِنَّ نَصْرَ اللَّهِ قَرِيبٌ
214-) Em hasibtüm en tedhulül cennete ve lemmâ ye`tiküm meselülleziyne halev min kabliküm* messethümül be`sâu veddarrâu ve zülzilû hattâ yekulerRasûlü velleziyne âmenû meahû metâ nasrullah* elâ inne nasrAllâhi kariyb;214-) Yoksa siz, sizden öncekilerin başlarına gelen mesel olmuş sıkıntılarının sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle sıkıntı, belâ gelip çattı, sarsıldılar ki, Rasûlleri ve yanındaki iman edenler “Allâh`ın yardımı ne zaman gelecek” dediler. Haberiniz olsun ki Allâh nusreti yakındır!
يَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ ۖ قُلْ مَا أَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْأَقْرَبِينَ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ ۗ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللَّهَ بِهِ عَلِيمٌ
215-) Yes`elûneke mâzâ yunfikun* kul mâ enfaktüm min hayrin felil valideyni vel akrabiyne vel yetâmâ vel mesakiyni vebnissebiyl* ve mâ tef`alû min hayrin feinnAllâhe Bihî `Aliym;215-) Sana soruyorlar, neyi, kime Allâh (rızası) için karşılıksız bağışlayacaklarını. Hayır olarak bağışlayacağınız şeyler, ana-baba, akraba, yetimler, yoksullar ve evinden uzak düşmüş yolcular içindir. Hayırdan ne yaparsanız, Allâh (Esmâ`sıyla fiillerinizi yaratan olarak) bilir.
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَكُمْ ۖ وَعَسَىٰ أَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ ۖ وَعَسَىٰ أَنْ تُحِبُّوا شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَكُمْ ۗ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
216-) Kütibe aleykümül kıtalu ve huve kürhün leküm* ve `asa en tekrahu şey`en ve huve hayrun leküm, ve `asa en tuhıbbu şey`en ve huve şerrun leküm* vAllâhu ya`lemü ve entüm lâ ta`lemûn;216-) Hoşunuza gitmediği hâlde, savaş üzerinize hükmoldu. Sizin için hayır olan bir şeyden hoşlanmayabilir; sizin için şerr olan bir şeyi sevebilirsiniz. Allâh bilir, ne var ki siz bilmezsiniz!
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الشَّهْرِ الْحَرَامِ قِتَالٍ فِيهِ ۖ قُلْ قِتَالٌ فِيهِ كَبِيرٌ ۖ وَصَدٌّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ وَكُفْرٌ بِهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَإِخْرَاجُ أَهْلِهِ مِنْهُ أَكْبَرُ عِنْدَ اللَّهِ ۚ وَالْفِتْنَةُ أَكْبَرُ مِنَ الْقَتْلِ ۗ وَلَا يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّىٰ يَرُدُّوكُمْ عَنْ دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُوا ۚ وَمَنْ يَرْتَدِدْ مِنْكُمْ عَنْ دِينِهِ فَيَمُتْ وَهُوَ كَافِرٌ فَأُولَٰئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ ۖ وَأُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ ۖ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
217-) Yes`elûneke aniş şehril harâmi kıtalin fiyh* kul kıtalun fiyhi kebiyr* ve saddün an sebiylillâhi ve küfrün Bihî velMescidil Harâmi ve ıhracü ehlihî minhu ekberu indAllâh* velfitnetü ekberu minel katl* ve lâ yezâlûne yukatilûneküm hattâ yeruddûküm an diyniküm inisteta`û* ve men yertedid minküm an diynihî feyemut ve huve kafirun fe ülâike habitat a`malühüm fiyddünyâ vel âhireti, ve ülâike ashabünnâri, hüm fiyha halidûn;
217-) Sana, savaşmanın haram olduğu ay içinde savaşmayı soruyorlar. O ayda savaşmak büyük iştir! Ne var ki Allâh yolundan (insanları) alıkoymak, hakikatini inkâr ve Mescid-i Haram`a nankörlük edip, halkı oraya girmekten yasaklamak, ehlini oradan sürmek, Allâh indînde çok daha büyük iştir! Fitne, öldürmekten de büyük iştir! Onlar güç yetirebilseler, sizi inancınızdan döndürene kadar sizinle savaşırlar. Sizden, kim din anlayışından döner ve hakikati inkâr üzere ölürse, dünyada ve sonsuz gelecek sürecinde, tüm yaptığı iyi işler boşa gider. İşte onlar ateş (yanma) ehlidirler ve sonsuza dek orada kalırlar.
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ أُولَٰئِكَ يَرْجُونَ رَحْمَتَ اللَّهِ ۚ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
218-) İnnelleziyne âmenû velleziyne hacerû ve cahedû fiy sebiylillâhi ülâike yercûne rahmetAllâh* vAllâhu Ğafûr`un Rahıym;
218-) Şüphesiz ki iman edenler ve Allâh yolunda hicret ve mücahede edenler var ya, işte onlar, Allâh rahmetini umarlar. Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ ۖ قُلْ فِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَإِثْمُهُمَا أَكْبَرُ مِنْ نَفْعِهِمَا ۗ وَيَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ ۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ
219-) Yes`elûneke anil hamri vel meysir* kul fiyhima ismün kebiyrun ve menâfi`u linNâs* ve ismühüma ekberu min nef`ıhima* ve yes`elûneke mâ zâ yunfikun* kulil `afv* kezâlike yübeyyinullâhu lekümül âyâti lealleküm tetefekkerûn;
219-) Sana sarhoşluk veren şeyler ile kumardan soruyorlar. De ki: “Her ikisinde de büyük kötülük ve insanlar için bazı yararlar vardır. Fakat zararları yararlarından daha fazladır.” Allâh yolunda ne kadar harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “El Afv (zaruri harcamalarınızdan) arta kalanı bağışlayın!” Allâh böylece gereken apaçık işaretleri veriyor size… (Nedenini) derin düşünmeniz için.
فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ ۗ وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْيَتَامَىٰ ۖ قُلْ إِصْلَاحٌ لَهُمْ خَيْرٌ ۖ وَإِنْ تُخَالِطُوهُمْ فَإِخْوَانُكُمْ ۚ وَاللَّهُ يَعْلَمُ الْمُفْسِدَ مِنَ الْمُصْلِحِ ۚ وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَأَعْنَتَكُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
220-) Fiyddünyâ vel âhireti* ve yes`elûneke anil yetâmâ* kul ıslahun lehüm hayrün, ve in tühâlitûhüm feıhvanüküm* vAllâhu ya`lemül müfside minel muslıh* ve lev şâAllâhu lea`neteküm* innAllâhe Aziyz`ün Hakiym;220-) Dünya ve sonsuz gelecek süreci hakkında (düşünün)! Sana yetimlerden sorarlar. De ki: “Onların şartlarını düzeltmek en hayırlısıdır. Eğer onlarla birlikte yaşarsanız sizin kardeşlerinizdir onlar.” Allâh fesat çıkaranı da düzeltici olanı da bilir. Allâh eğer dileseydi sizi zora sokardı. Muhakkak Allâh, Aziyz ve Hakiym`dir.
وَلَا تَنْكِحُوا الْمُشْرِكَاتِ حَتَّىٰ يُؤْمِنَّ ۚ وَلَأَمَةٌ مُؤْمِنَةٌ خَيْرٌ مِنْ مُشْرِكَةٍ وَلَوْ أَعْجَبَتْكُمْ ۗ وَلَا تُنْكِحُوا الْمُشْرِكِينَ حَتَّىٰ يُؤْمِنُوا ۚ وَلَعَبْدٌ مُؤْمِنٌ خَيْرٌ مِنْ مُشْرِكٍ وَلَوْ أَعْجَبَكُمْ ۗ أُولَٰئِكَ يَدْعُونَ إِلَى النَّارِ ۖ وَاللَّهُ يَدْعُو إِلَى الْجَنَّةِ وَالْمَغْفِرَةِ بِإِذْنِهِ ۖ وَيُبَيِّنُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
221-) Ve lâ tenkihul müşrikâti hattâ yü`minn* ve le emetün mü`minetün hayrun min müşriketin velev a`cebetküm* ve lâ tünkihul müşrikiyne hattâ yu`minû* ve le abdün mü`minün hayrun min müşrikin velev a`cebeküm* ülâike yed`ûne ilennâri, vAllâhu yed`û ilel cenneti vel mağfirati BiizniHİ, ve yübeyyinü âyâtihî linNâsi leallehüm yetezekkerûn;221-) Şirk koşan kadınlarla, iman edene kadar nikâhlanmayın. İman eden bir cariye, hoşunuza gitse dahi şirk ehli bir kadından kesinlikle daha hayırlıdır (güzellik bedende değil inanç paylaşımındadır). Müşrik erkeklere de, iman edinceye kadar, (iman eden kadını) nikâhlamayın. İman eden bir köle, size hoş gelse dahi müşrik bir erkekten elbette daha hayırlıdır. Onlar (şirk ehli) ateşe davet ederler. Allâh ise (hakikatinizin elvermesinden doğan) izniyle cennete ve mağfirete davet ediyor. Allâh (hakikatin) işaretlerini insanlar için apaçık beyan eder ki, (bu gerçekler) hatırlansın.
وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْمَحِيضِ ۖ قُلْ هُوَ أَذًى فَاعْتَزِلُوا النِّسَاءَ فِي الْمَحِيضِ ۖ وَلَا تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّىٰ يَطْهُرْنَ ۖ فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ أَمَرَكُمُ اللَّهُ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ
222-) Ve yes`elûneke anilmehıyd* kul huve ezen fa`tezilün nisâe fiylmehıydı ve lâ takrabûhünne hattâ yathürne, feizâ tetahherne fe`tûhünne min haysü emerakümullâh* innAllâhe yuhıbbut Tevvabiyne ve yuhıbbul mütetahhiriyn;222-) Sana kadınların aybaşı hâlinden soruyorlar… O sıkıntılı bir dönemdir. Kadınlarla, âdet kanaması sürecinde, (kandan) temizleninceye kadar cinsel ilişkiye girmeyin. Temizlendikten sonra Allâh`ın hükmettiği yerden yaklaşabilirsiniz. Allâh kesinlikle yanlışlarından (dolayı) çok tövbe edenleri, çok arınanları sever.
نِسَاؤُكُمْ حَرْثٌ لَكُمْ فَأْتُوا حَرْثَكُمْ أَنَّىٰ شِئْتُمْ ۖ وَقَدِّمُوا لِأَنْفُسِكُمْ ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ مُلَاقُوهُ ۗ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ
223-) Nisâüküm harsün leküm* fe`tû harseküm ennâ şi`tüm* ve kaddimû lienfüsiküm* vettekullahe va`lemû enneküm mulakuh* ve beşşiril mu`miniyn;223-) Kadınlarınız sizin (evlat verecek) tarlanızdır. Ona göre, nasıl isterseniz öylece ekin tarlanızı. Nefsleriniz için geleceğe hazırlık yapın. Ve Allâh`tan korunun ve iyi bilin ki, O`na kavuşacaksınız. İman edenlere müjdele!
وَلَا تَجْعَلُوا اللَّهَ عُرْضَةً لِأَيْمَانِكُمْ أَنْ تَبَرُّوا وَتَتَّقُوا وَتُصْلِحُوا بَيْنَ النَّاسِ ۗ وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
224-) Ve lâ tec`alullâhe urdaten lieymaniküm en teberrû ve tetteku ve tuslihû beynen Nâs* vAllâhu Semiy`un `Aliym;
224-) Allâh adına yaptığınız yeminler; iyilik yapmak, korunmak, insanlar arasını düzeltmek gibi konularda size engel olmasın. Allâh Semi`dir, Aliym`dir.
لَا يُؤَاخِذُكُمُ اللَّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَٰكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا كَسَبَتْ قُلُوبُكُمْ ۗ وَاللَّهُ غَفُورٌ حَلِيمٌ
225-) Lâ yuahızükümüllâhu Bil lağvi fiy eymaniküm ve lâkin yuahızüküm Bi mâ kesebet kulûbüküm* vAllâhu Ğafûr`un Hâliym;225-) Allâh bilmeyerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutmaz. Fakat kalplerinizin (bilincinizin, haddi aşan) getirisinden sorumlu tutar. Allâh Ğafûr`dur, Haliym`dir.
لِلَّذِينَ يُؤْلُونَ مِنْ نِسَائِهِمْ تَرَبُّصُ أَرْبَعَةِ أَشْهُرٍ ۖ فَإِنْ فَاءُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
226-) Lilleziyne yu`lûne min nisâihim terabbusu erbeati eşhur* fein fâu feinnAllâhe Ğafûr`un Rahıym;226-) Karılarına yaklaşmama yemini edenlere dört ay bekleme vardır. Şayet bu süre içinde yeminlerinden dönerlerse, muhakkak Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.
وَإِنْ عَزَمُوا الطَّلَاقَ فَإِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
227-) Ve in azemüttalâka feinnAllâhe Semiy`un `Aliym;
227-) Eğer boşamaya karar verirlerse, şüphesiz Allâh Semi`dir, Aliym`dir (niyetlerini bilir).
وَالْمُطَلَّقَاتُ يَتَرَبَّصْنَ بِأَنْفُسِهِنَّ ثَلَاثَةَ قُرُوءٍ ۚ وَلَا يَحِلُّ لَهُنَّ أَنْ يَكْتُمْنَ مَا خَلَقَ اللَّهُ فِي أَرْحَامِهِنَّ إِنْ كُنَّ يُؤْمِنَّ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ ۚ وَبُعُولَتُهُنَّ أَحَقُّ بِرَدِّهِنَّ فِي ذَٰلِكَ إِنْ أَرَادُوا إِصْلَاحًا ۚ وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذِي عَلَيْهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ ۚ وَلِلرِّجَالِ عَلَيْهِنَّ دَرَجَةٌ ۗ وَاللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
228-) Vel mütallekatu yeterabbasne Bi enfüsihinne selâsete kurû`* ve lâ yehıllu lehünne en yektümne mâ halekAllâhu fiy erhamihinne in künne yu`minne Billâhi vel yevmil ahır* ve bü`ûletühünne ehakku Bi raddihinne fiy zâlike in eradû ıslaha* ve lehünne mislülleziy aleyhinne Bil ma`rûf* ve lirRicali aleyhinne deracetün, vAllâhu Aziyz`ün Hakiym;
228-) Boşanmış kadınlar üç aybaşı süresi hamile olup olmadıklarını anlamak için evlenmeyip bekleyeceklerdir. Hakikatleri olan Allâh`a ve gelecekte yaşanacak sürece iman ediyorlarsa, Allâh`ın rahimlerinde yarattığını gizlemeye hakları yoktur. Kocaları da bu süre zarfında barışmak isterse, başkalarından daha önceliklidir. Karıların kocaları üzerindeki hakkı gibi kocaların da karıları üzerinde hakkı vardır. Ancak kocaların hakkı bir derece daha ileridir (erkekten kadına akış olduğu için). Allâh Aziyz`dir, Hakiym`dir.
الطَّلَاقُ مَرَّتَانِ ۖ فَإِمْسَاكٌ بِمَعْرُوفٍ أَوْ تَسْرِيحٌ بِإِحْسَانٍ ۗ وَلَا يَحِلُّ لَكُمْ أَنْ تَأْخُذُوا مِمَّا آتَيْتُمُوهُنَّ شَيْئًا إِلَّا أَنْ يَخَافَا أَلَّا يُقِيمَا حُدُودَ اللَّهِ ۖ فَإِنْ خِفْتُمْ أَلَّا يُقِيمَا حُدُودَ اللَّهِ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا فِيمَا افْتَدَتْ بِهِ ۗ تِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ فَلَا تَعْتَدُوهَا ۚ وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللَّهِ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
229-) EtTalâku merretân* fe imsakün Bi ma`rûfin ev tesriyhun Bi ıhsan* ve lâ yahıllu leküm en te`huzû mimmâ âteytümûhünne şey`en illâ en yehâfâ ellâ yukıyma hudûdAllâh* fein hıftüm ellâ yukıyma hudûdAllâhi felâ cünaha aleyhima fiymeftedet Bihi, tilke hudûdullâhi felâ ta`tedûha* ve men yeteadde hudûdAllâhi feülâike hümüz zalimûn;229-) Boşanma iki defadır. Ondan sonrası ya devamdır ya da geri dönmesiz serbest bırakmadır. Karılarınıza verdiklerinizden bir şeyi (boşanma yüzünden) geri almanız helal değildir. Eğer karı ve koca Allâh hudutları içinde yaşamakta zorlanırlarsa, kadının erkekten aldıklarını iade ederek boşanma isteme hakkı vardır ve bundan dolayı suçlu olmaz. İşte bunlar Allâh`ın size koyduğu sınırlardır ki sakın aşmayın. Kim sınırları aşarsa nefsine zulmedenlerden olur.
فَإِنْ طَلَّقَهَا فَلَا تَحِلُّ لَهُ مِنْ بَعْدُ حَتَّىٰ تَنْكِحَ زَوْجًا غَيْرَهُ ۗ فَإِنْ طَلَّقَهَا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا أَنْ يَتَرَاجَعَا إِنْ ظَنَّا أَنْ يُقِيمَا حُدُودَ اللَّهِ ۗ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ يُبَيِّنُهَا لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
230-) Fein tallekahâ felâ tehıllu lehû min ba`dü hattâ tenkıha zevcen ğayrehu, fein tallekahâ felâ cünâha aleyhimâ en yeterâce`â in zanna en yukıyma hudûdAllâh* ve tilke hudûdullâhi yubeyyinuha li kavmin ya`lemûn;230-) Erkek bunlardan sonra (üçüncü defa) tekrar karısını boşarsa, o kadın başka biri ile nikâhlanmadıkça tekrar kendisine helal olmaz. Şayet yeni kocasından boşanırsa, evlilik şartlarını Allâh sınırları içinde yürütebileceklerini düşünüyorlarsa, tekrardan nikâhlanmalarında üzerlerine bir suç yoktur. İşte bunlar Allâh`ın (koyduğu) sınırlarıdır ki, (Allâh`ı) bilen kavim için açıklıyor.
وَإِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ أَوْ سَرِّحُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ ۚ وَلَا تُمْسِكُوهُنَّ ضِرَارًا لِتَعْتَدُوا ۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذَٰلِكَ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُ ۚ وَلَا تَتَّخِذُوا آيَاتِ اللَّهِ هُزُوًا ۚ وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَمَا أَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنَ الْكِتَابِ وَالْحِكْمَةِ يَعِظُكُمْ بِهِ ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
231-) Ve izâ tallaktümün nisâe febelağne ecelehünne feemsikühünne Bi ma`rûfin ev serrihûhünne Bi ma`rûf* ve lâ tümsikühünne dıraren lita`tedû* ve men yef`al zâlike fekad zaleme nefsehu, ve lâ tettehızû âyâtillâhi hüzüva* vezkürû nı`metAllâhi aleyküm ve mâ enzele aleyküm minel Kitâbi vel Hikmeti ye`ızuküm Bih* vettekullâhe va`lemû ennAllâhe Bi külli şey`in `Aliym;231-) Karılarınızı boşadığınızda üç aybaşı süresi tamamlandığında ya güzellikle devam edin ya da iyilikle serbest bırakın. Eziyet amacıyla onları kendinize bağlı tutmayın. Kim bunu yaparsa muhakkak kendi nefsine zulmetmiş olur. Allâh hükümlerini önemsememezlik yapmayın. Allâh`ın üzerinizdeki nimetini ve size “B” mânâsınca öğüt (ibret) vermek için Kitap ve Hikmetten inzâl ettiğini hatırlayın. Allâh`tan korunun ve iyi bilin ki, Allâh her şeyin (Esmâ mertebesi itibarıyla) hakikati olarak, bilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir