15. CÜZ 1. HİZİP


17- İSRÂ SÛRESİ الاسرا Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَىٰ بِعَبْدِهِ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا ۚ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ
1-) Subhanelleziy esra Bi abdiHİ leylen minel Mescidil Harami ilel Mescidil Aksalleziy barekna havlehu linüriyehu min âyâtina* inneHU HUves Semiy`ul Basıyr;
1-) Subhan ki, kulunu gece Mescid-i Haram`dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa`ya isrâ (tayy`i mekân) etti… O`na delillerimizi gösterelim diye… Hakikat şu; “HÛ”; Semi`dir, Basıyr`dir!
وَآتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِبَنِي إِسْرَائِيلَ أَلَّا تَتَّخِذُوا مِنْ دُونِي وَكِيلًا
2-) Ve ateyna Musel Kitabe ve ce`alnahu hüden li beniy israiyle ella tettehızû min duniy vekiyla;
2-) Musa`ya hakikat BİLGİsi (Kitap) verdik… Onu: “Ben`im dûnumu vekîl edinmeyin!” diye İsrailoğullarına bir kılavuz kıldık.
ذُرِّيَّةَ مَنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَبْدًا شَكُورًا
3-) Zürriyyete men hamelna me`a Nuh* innehu kâne abden şekûra;
3-) (Ey) Nuh ile beraber (gemide) taşıdıklarımızın torunları… Muhakkak ki O, çok şükreden bir kul idi.
وَقَضَيْنَا إِلَىٰ بَنِي إِسْرَائِيلَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الْأَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْلُنَّ عُلُوًّا كَبِيرًا
4-) Ve kadayna ila beniy israiyle fiylKitâbi letüfsidünne fiyl Ardı merrateyni ve leta`lünne ulüvven kebiyra;
4-) Kitapta (İlim boyutunda) İsrailoğullarına şu hükmü takdir ettik: “Siz, arzda iki kere bozgunculuk yapacaksınız ve alabildiğine benliğinizi büyüteceksiniz!”
فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ أُولَاهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَادًا لَنَا أُولِي بَأْسٍ شَدِيدٍ فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِ ۚ وَكَانَ وَعْدًا مَفْعُولًا
5-) Feizâ cae va`dü ulahüme be`asna aleyküm ıbaden leNA üliy be`sin şediydin fecasu hılaleddiyar* ve kâne va`den mef`ula;
5-) O ikisinden ilkinin zamanı geldiğinde, güçlü kullarımızı üzerinize getirdik… (Onlar) yurtların aralarına girip araştırdılar… (Bu) yerine getirilmiş bir vaat idi.
ثُمَّ رَدَدْنَا لَكُمُ الْكَرَّةَ عَلَيْهِمْ وَأَمْدَدْنَاكُمْ بِأَمْوَالٍ وَبَنِينَ وَجَعَلْنَاكُمْ أَكْثَرَ نَفِيرًا
6-) Sümme radedna lekümülkerrete aleyhim ve emdednaküm Bi emvalin ve beniyne ve ce`alnaküm eksere nefiyra;
6-) Sonra sizi, onlar üzerine bir kere daha üstün kıldık… Mallar ve oğullar ile size yardım ettik… Savaşçılarınız itibarıyla sizi kalabalıklaştırdık.
إِنْ أَحْسَنْتُمْ أَحْسَنْتُمْ لِأَنْفُسِكُمْ ۖ وَإِنْ أَسَأْتُمْ فَلَهَا ۚ فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ لِيَسُوءُوا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيرًا
7-) İn ahsentüm ahsentüm lienfüsiküm ve in ese`tüm feleha* feizâ cae va`dül ahıreti liyesûu vucuheküm ve liyedhulül Mescide kema daheluhu evvele merretin ve liyütebbiru ma alev tetbiyra;
7-) (Bildirdik ki) eğer iyilik ederseniz, kendi nefsinize iyilik etmiş olursunuz; eğer kötülük yaparsanız, o da kendinizedir! Sonrakinin süresi geldiğinde, yüzlerinizi karartsınlar, ilkinde oraya girdikleri gibi tekrar Mescid`e girsinler ve üstünlük sağladıkları şeyleri yerle bir etsinler diye (kullarımızı tekrar gönderdik)…
عَسَىٰ رَبُّكُمْ أَنْ يَرْحَمَكُمْ ۚ وَإِنْ عُدْتُمْ عُدْنَا ۘ وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ حَصِيرًا
8- ) `Asa Rabbüküm en yerhameküm* ve in `udtüm `udna* ve ce`alna cehenneme lil kafiriyne hasıyra;
8- ) Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder… Eğer dönerseniz, biz de döneriz… Cehennemi, hakikat bilgisini inkâr edenler için kuşatıp kayıtlayan bir ortam kıldık.
إِنَّ هَٰذَا الْقُرْآنَ يَهْدِي لِلَّتِي هِيَ أَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا كَبِيرًا
9-) İnne hazel Kur`âne yehdiy lilletiy hiye akvemü ve yübeşşirul mu`miniyn elleziyne ya`melunes salihati enne lehüm ecren kebiyra;
9-) Muhakkak ki şu Kur`ân, en sağlam gerçeğe hidâyet eder; yararlı çalışmalar yapan iman ehline kendileri için büyük karşılıklar verileceğini müjdeler.
وَأَنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ أَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
10-) Ve ennelleziyne lâ yu`minune Bil ahireti a`tedna lehüm azâben eliyma;
10-) Sonsuz gelecek yaşamları olduğuna iman etmeyenlere de, kendileri için acı azap hazırladığımızı (müjdeler).
وَيَدْعُ الْإِنْسَانُ بِالشَّرِّ دُعَاءَهُ بِالْخَيْرِ ۖ وَكَانَ الْإِنْسَانُ عَجُولًا
11-) Ve yed`ul İnsanu Bişşerri duaehu Bil hayr* ve kânel İnsanu acula;
11-) İnsan, hayrını davet eder gibi şerrini davette de (acele) eder! İnsan çok acelecidir!
وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ آيَتَيْنِ ۖ فَمَحَوْنَا آيَةَ اللَّيْلِ وَجَعَلْنَا آيَةَ النَّهَارِ مُبْصِرَةً لِتَبْتَغُوا فَضْلًا مِنْ رَبِّكُمْ وَلِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنِينَ وَالْحِسَابَ ۚ وَكُلَّ شَيْءٍ فَصَّلْنَاهُ تَفْصِيلًا
12-) Ve cealnelleyle vennehare ayeteyni fe mehavna ayetelleyli ve ce`alna ayetennehari mubsıreten litebteğu fadlen min Rabbiküm ve li ta`lemu adedessiniyne vel hisab* ve külle şey`in fassalnahu tafsıyla;
12-) Geceyi ve gündüzü iki işaret olarak meydana getirdik… Gecenin işaret ettiği karanlığı (cehli) kaldırıp, gündüzün işareti aydınlığı (ilmi) geçerli kıldık… Rabbinizden bir lütuf talep edesiniz ve senelerin adedini ve hesabı da bilesiniz diye… Biz her şeyi detaylarıyla açıkladık.
وَكُلَّ إِنْسَانٍ أَلْزَمْنَاهُ طَائِرَهُ فِي عُنُقِهِ ۖ وَنُخْرِجُ لَهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ كِتَابًا يَلْقَاهُ مَنْشُورًا
13-) Ve külle İnsanin elzemnahu tairehu fiy unukıh* ve nuhricü lehu yevmel kıyameti Kitaben yelkahu menşura;
13-) Her insanın yaptıklarını (veya kaderini) kendi boynuna doladık… Kıyamet sürecinde kendisine (kişinin kıyameti olan ölümünde ya da genel anlamda mahşer sürecinde) kaydolmuş olarak bilgisini çıkarırız.
اقْرَأْ كِتَابَكَ كَفَىٰ بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَسِيبًا
14-) İkra` Kitabek* kefa Bi nefsikel yevme aleyke Hasiyba;
14-) “OKU yaşam bilgini (kitabını)! Bilincin bu aşamada, yaptıklarının sonucunun ne olduğunu görmeye yeterlidir.”
مَنِ اهْتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ ۖ وَمَنْ ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا ۚ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ ۗ وَمَا كُنَّا مُعَذِّبِينَ حَتَّىٰ نَبْعَثَ رَسُولًا
15-) Menihteda feinnema yehtediy li nefsih* ve men dalle feinnema yedıllu aleyha* ve lâ teziru vaziretun vizre uhra* ve ma künna muazzibiyne hatta neb`ase Rasûla;
15-) Kim hakikate ererse sadece kendinedir bu doğru yolu bulmuş oluşu; kim de saparsa (hakikatten) yalnızca kendi nefsi aleyhine sapmış olur! Hiç kimse, bir başkasının yaptığı yanlışların yükünü taşımaz! Biz bir Rasûl oluşturup (bâ`s edip) onunla uyarmadıkça azap yaşatmayız!..
وَإِذَا أَرَدْنَا أَنْ نُهْلِكَ قَرْيَةً أَمَرْنَا مُتْرَفِيهَا فَفَسَقُوا فِيهَا فَحَقَّ عَلَيْهَا الْقَوْلُ فَدَمَّرْنَاهَا تَدْمِيرًا
16-) Ve izâ eredna en nühlike karyeten emerna mütrefiyha fefeseku fiyha fehakka aleyhel kavlü fedemmernaha tedmiyra;
16-) Bir bölgeyi helâk etmeyi irade ettiğimizde, oranın sefahat önderlerine (Rasûllerle düzelmelerini) emrederiz; (ama onlar) orada bozuk inançlarının gereğine devam ederler… Bu yüzden uyarımızın sonucunu yaşamayı hak ederler… Biz de onları helâk ederiz.
وَكَمْ أَهْلَكْنَا مِنَ الْقُرُونِ مِنْ بَعْدِ نُوحٍ ۗ وَكَفَىٰ بِرَبِّكَ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًا بَصِيرًا
17-) Ve kem ehlekna minel kuruni min ba`di Nuh* ve kefa Bi Rabbike Bi zünubi ıbadiHİ Habiyren Basıyra;
17-) Nuh`tan sonra nice kuşaklar helâk ettik… Kullarının suçlarından Habiyr ve Basıyr`dir Rabbin!
مَنْ كَانَ يُرِيدُ الْعَاجِلَةَ عَجَّلْنَا لَهُ فِيهَا مَا نَشَاءُ لِمَنْ نُرِيدُ ثُمَّ جَعَلْنَا لَهُ جَهَنَّمَ يَصْلَاهَا مَذْمُومًا مَدْحُورًا
18-) Men kâne yüriydül acilete accelna lehu fiyha ma neşau limen nüriydü sümme ce`alna lehu cehennem* yaslaha mezmumen medhura;
18-) Kim önündeki dünyayı isterse, dilemişsek, dünyada ona istediğini veririz. Sonra onun için cehennemi mekân kılarız; aşağılanmış ve uzaklaştırılmış olarak ona yerleşir.
وَمَنْ أَرَادَ الْآخِرَةَ وَسَعَىٰ لَهَا سَعْيَهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُولَٰئِكَ كَانَ سَعْيُهُمْ مَشْكُورًا
19-) Ve men eradel ahırete ve sea leha sa`yeha ve huve mu`minun feülaike kâne sa`yühüm meşkûra;
19-) Kim de gelecek sonsuz yaşamı irade eder ve imanlı olarak onun için gerekli çalışmaları yaparsa, işte onların çalışmaları da değerlendirilir, sonucu yaşatılır!
كُلًّا نُمِدُّ هَٰؤُلَاءِ وَهَٰؤُلَاءِ مِنْ عَطَاءِ رَبِّكَ ۚ وَمَا كَانَ عَطَاءُ رَبِّكَ مَحْظُورًا
20-) Küllen nümiddü haülai ve haülai min atai Rabbik* ve ma kâne atau Rabbike mahzura;
20-) Hepsine, onlara da bunlara da Rabbinin lütfundan göndeririz… Rabbinin lütfu sınırlandırılmış değildir.
انْظُرْ كَيْفَ فَضَّلْنَا بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ ۚ وَلَلْآخِرَةُ أَكْبَرُ دَرَجَاتٍ وَأَكْبَرُ تَفْضِيلًا
21-) Unzur keyfe faddalna ba`dahüm alâ ba`d* ve lel `ahıretü ekberu derecatin ve ekberu tefdıyla;
21-) Bak, nasıl onların kimini kimine üstün kıldık! Elbette sonsuz gelecek boyutu, yaşam mertebeleri itibarıyla da en büyüktür, kişisel hissedişler itibarıyla da en büyüktür.
لَا تَجْعَلْ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَتَقْعُدَ مَذْمُومًا مَخْذُولًا
22-) Lâ tec`al meAllâhi ilâhen ahare fetak`ude mezmumen mahzûla;
22-) Allâh yanı sıra (kafanda) başka bir tanrı oluşturma! Yoksa (şirk anlayışının sonucu) aşağılanmış ve kendi başına terk edilmiş olarak oturup kalırsın!
۞ وَقَضَىٰ رَبُّكَ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا ۚ إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَا أُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَرِيمًا
23-) Ve kada Rabbüke elle ta`budu illâ iyyahu ve Bil valideyni ıhsana* imma yeblüğanne `ındekel kibere ehadühüma ev kilahüma fela tekullehüma üffin ve lâ tenherhüma ve kul lehüma kavlen keriyma;
23-) Rabbin, sadece O`na kulluk etmenizi hükmetti; ana-babanıza iyilik yapıp cömert olmanızı da! Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlığa ererse (bakmaktan usanıp) sakın onlara “üf” (bile) deme; onları azarlama ve onları yücelten şekilde hitap et!
وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا
24-) Vahfıd lehüma cenahazzülli minerrahmeti ve kul Rabbirhamhüma kema Rabbeyaniy sağıyra;
24-) Rahmet`ten ötürü onlara mütevazı ol… De ki: “Rabbim… Merhamet et onlara, küçükken beni terbiye ettikleri gibi.”
رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ ۚ إِنْ تَكُونُوا صَالِحِينَ فَإِنَّهُ كَانَ لِلْأَوَّابِينَ غَفُورًا
25-) Rabbüküm a`lemu Bima fiy nüfusiküm* in tekûnu salihıyne feinnehu kâne lil evvabiyne Ğafûra;
25-) Rabbiniz (hakikatiniz olarak, bilincinizi {nefsinizi} meydana getiren El Esmâ bileşiminiz) nefslerinizdekini (bilincinizdekini) daha iyi bilir! Eğer siz sâlihler (hakikate imanın gereğini yaşayanlar) olursanız; muhakkak ki O, yetersizliklerinden dolayı tövbe edenlere Ğafûr`dur.
وَآتِ ذَا الْقُرْبَىٰ حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلَا تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا
26-) Ve ati zelkurba hakkahu velmiskiyne vebnes sebiyli ve lâ tübezzir tebziyra;
26-) Yakınlara hakkını ver; yoksula ve yolda kalmışa da… (Fakat) ölçüsüz de dağıtma!
إِنَّ الْمُبَذِّرِينَ كَانُوا إِخْوَانَ الشَّيَاطِينِ ۖ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِرَبِّهِ كَفُورًا
27-) İnnel mübezziriyne kânu ıhvaneşşeyatıyn* ve kâneş şeytanu liRabbihi kefura;
27-) Değer bilmedikleri için boş yere saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir! Şeytan ise Rabbinin nimetine nankörlük edenlerden oldu!
وَإِمَّا تُعْرِضَنَّ عَنْهُمُ ابْتِغَاءَ رَحْمَةٍ مِنْ رَبِّكَ تَرْجُوهَا فَقُلْ لَهُمْ قَوْلًا مَيْسُورًا
28-) Ve imma tu`ridanne anhümübtiğae rahmetin min Rabbike tercuha fekul lehüm kavlen meysura;
28-) Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti beklemekten ötürü onlardan (ashab-ı suffa) yüz çevirir isen, o takdirde onlara yumuşak, gönül alıcı bir söz söyle.
وَلَا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً إِلَىٰ عُنُقِكَ وَلَا تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُومًا مَحْسُورًا
29-) Ve lâ tec`al yedeke mağluleten ila unukike ve lâ tebsutha küllelbastı fetak`ude melumen mahsura;
29-) Elini boynuna bağlanıp asılmış kılma (Arapça deyim = cimrilikten kaçın)! Onu büsbütün açma da (müsrif de olma)… Yoksa pişmanlık içinde oturup kalırsın.
إِنَّ رَبَّكَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ ۚ إِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِهِ خَبِيرًا بَصِيرًا
30-) İnne Rabbeke yebsütur rizka limen yeşau ve yakdir* inneHU kâne Bi `ıbadiHİ Habiyran Basıyra;
30-) Muhakkak ki Rabbin dilediğine, yaşam gıdasını (rızkı) genişletir veya daraltır! Muhakkak ki O kullarını Habiyr`dir, Basıyr`dir.
وَلَا تَقْتُلُوا أَوْلَادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلَاقٍ ۖ نَحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُمْ ۚ إِنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْئًا كَبِيرًا
31-) Ve lâ taktülu evladeküm haşyete imlak* nahnu nerzükuhüm ve iyyaküm* inne katlehüm kâne hit`an kebiyra;
31-) Evlatlarınızı yoksulluk korkusu ile öldürmeyin… Biziz onların da sizin de yaşam gıdasını veren, biz! Onları katletmek muhakkak çok büyük suçtur!
وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنَا ۖ إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاءَ سَبِيلًا
32-) Ve lâ takrabüzzina innehu kâne fahışeten, ve sae sebiyla;
32-) Zinaya (evlilik dışı ilişkiye) yaklaşmayın! Şüphesiz o bedenselliğin azgınlığıdır! Sonu kötü yoldur!
وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ ۗ وَمَنْ قُتِلَ مَظْلُومًا فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَانًا فَلَا يُسْرِفْ فِي الْقَتْلِ ۖ إِنَّهُ كَانَ مَنْصُورًا
33-) Ve lâ taktülün nefselletiy harramAllâhu illâ Bil Hakk* ve men kutile mazlumen fekad ce`alna liveliyyihi sultanen fela yüsrif fiylkatl* innehu kâne mensura;
33-) Allâh`ın haram kıldığı nefsi, Hak olarak hariç (kısas gereği dışında), öldürmeyin! Kim haksız yere öldürülür ise, biz onun velîsine bir yetki vermişizdir. O da öldürmekte ileri gitmesin (kısas sınırını aşmasın)! Çünkü o yardım olunmuştur.
وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّىٰ يَبْلُغَ أَشُدَّهُ ۚ وَأَوْفُوا بِالْعَهْدِ ۖ إِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْئُولًا
34-) Ve lâ takrabu malel yetiymi illâ Billetiy hiye ahsenü hatta yeblüğa eşüddeh* ve evfu Bil ahd* innel ahde kâne mes`ula;
34-) Büluğ çağına ulaşıncaya kadar, en güzel şekilde olanı (yönetme amacı) hariç, yetimin malına yaklaşmayın. Söz verdiğinizde tutun! Muhakkak ki söz veren sözünden sorumludur!
وَأَوْفُوا الْكَيْلَ إِذَا كِلْتُمْ وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ ۚ ذَٰلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلًا
35-) Ve evfülkeyle izâ kiltüm vezinu Bil kıstasil müstekıym* zâlike hayrun ve ahsenü te`viyla;
35-) Ölçtüğünüzde ölçüyü tam yapın ve dosdoğru terazi ile tartın (tartıyla aldatmaya gitmeyin)… Bu hem daha hayırlı ve hem de işin aslına ulaşma bakımından daha güzeldir.
وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ ۚ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولَٰئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْئُولًا
36-) Ve lâ takfü ma leyse leke Bihi `ılm* innesSem`a vel Besara vel Fuade küllü ülaike kâne anhu mes`ula;
36-) Hakkında ilmin olmayan şeyin ardına düşme (zanla karar verme)! Muhakkak ki sem` (algılama), basar (değerlendirme) ve fuad (Esmâ mânâ özelliklerini beyne yansıtıcılar – {kalp nöronları ana rahminde 120. günde kendilerini beyne kopyalar ve beyinden devam eder}), işte onların hepsi ondan mesûldür!
وَلَا تَمْشِ فِي الْأَرْضِ مَرَحًا ۖ إِنَّكَ لَنْ تَخْرِقَ الْأَرْضَ وَلَنْ تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولًا
37-) Ve lâ temşi fiyl Ardı meraha* inneke len tahrikal Arda ve len teblüğal cibale tûla;
37-) Arzda benlikle kendini bir şey sanarak yürüme! Kesinlikle sen ne arzı delebilirsin; ne de boyca dağlara erişebilirsin!
كُلُّ ذَٰلِكَ كَانَ سَيِّئُهُ عِنْدَ رَبِّكَ مَكْرُوهًا
38-) Küllü zâlike kâne seyyiuhu `ınde Rabbike mekruha;
38-) Kötü olan bu davranışlar, Rabbinin indînde hakikatine yakışmayan, sonucu çirkin davranışlardır!
ذَٰلِكَ مِمَّا أَوْحَىٰ إِلَيْكَ رَبُّكَ مِنَ الْحِكْمَةِ ۗ وَلَا تَجْعَلْ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ فَتُلْقَىٰ فِي جَهَنَّمَ مَلُومًا مَدْحُورًا
39-) Zâlike mimma evha ileyke Rabbüke minel hikmeti, ve lâ tec`al meAllâhi ilâhen ahare fetülka fiy cehenneme melumen medhura;39-) İşte bunlar, Rabbinin sana hikmetten vahyettikleridir. Allâh ile beraber bir tanrı da oluşturma! Sonra pişmanlıkla (sendeki kuvveleri haber verildiği halde değerlendiremediğin için) kendi kendine söver hâlde ve (hakikatindekilerden) uzaklaştırılmış olarak Cehennem`e girersin!
أَفَأَصْفَاكُمْ رَبُّكُمْ بِالْبَنِينَ وَاتَّخَذَ مِنَ الْمَلَائِكَةِ إِنَاثًا ۚ إِنَّكُمْ لَتَقُولُونَ قَوْلًا عَظِيمًا
40-) Efeasfaküm Rabbüküm Bil beniyne vettehaze minel Melaiketi inasâ* inneküm letekulune kavlen azıyma;
40-) Rabbiniz sizi seçti oğullar için de, (kendisi) meleklerden dişiler mi edindi? Muhakkak ki siz çok aziym laf ediyorsunuz!
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ لِيَذَّكَّرُوا وَمَا يَزِيدُهُمْ إِلَّا نُفُورًا
41-) Ve lekad sarrefna fiy hazel Kur`âni liyezzekkeru* ve ma yeziydühüm illâ nüfura;
41-) Andolsun, şu Kurân`da (hakikati) temsillerle, türlü anlatım yollarıyla açıkladık ki düşünüp hatırlasınlar; fakat bu, onların ancak uzaklaşmalarını arttırıyor.
قُلْ لَوْ كَانَ مَعَهُ آلِهَةٌ كَمَا يَقُولُونَ إِذًا لَابْتَغَوْا إِلَىٰ ذِي الْعَرْشِ سَبِيلًا
42-) Kul lev kâne meahu alihetün kema yekulune izen lebteğav ila ZilArşi sebiyla;
42-) De ki: “Eğer onların dedikleri üzere O`nunla beraber tanrılar olsaydı, o vakit elbette Arş sahibine bir yol ararlardı.”
سُبْحَانَهُ وَتَعَالَىٰ عَمَّا يَقُولُونَ عُلُوًّا كَبِيرًا
43-) SubhaneHU ve te`âla amma yekulune ulüvven kebiyra;
43-) “O, Subhan ve yücedir; yüceliği onların laflarından ölçüsüz büyüktür (yüceliğini akıl kavramaz)!”
تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَاوَاتُ السَّبْعُ وَالْأَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ ۚ وَإِنْ مِنْ شَيْءٍ إِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ وَلَٰكِنْ لَا تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ ۗ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا
44-) Tüsebbihu leHUs Semavatüs seb`u vel Ardu ve men fiyhinn* ve in min şey`in illâ yüsebbihu Bi hamdiHİ ve lâkin lâ tefkahune tesbiyhahüm* inneHU kâne Haliymen Ğafûra;
44-) Yedi semâ (yedi bilinç mertebesindeki tüm yaratılmışlar), arz (bedenler) ve onların içindekiler O`nu tespih eder (Esmâ`sının özelliklerini açığa çıkaran işlevleriyle her an hâlden hâle dönüp dururlar)! Hiçbir şey yok ki, O`nun Hamdı olarak, tespih etmesin! Fakat siz onların işlevini anlamıyorsunuz! Muhakkak ki O, Haliym`dir, Ğafûr`dur.
وَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ جَعَلْنَا بَيْنَكَ وَبَيْنَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ حِجَابًا مَسْتُورًا
45-) Ve izâ kare`tel Kur`âne ce`alna beyneke ve beynelleziyne lâ yu`minune Bil ahireti hıcaben mestura;
45-) Sen Kurân`ı okuduğunda, seninle, gelecekteki sonsuz yaşamlarına iman etmeyenler arasına gizli perde oluşturduk.
وَجَعَلْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَنْ يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا ۚ وَإِذَا ذَكَرْتَ رَبَّكَ فِي الْقُرْآنِ وَحْدَهُ وَلَّوْا عَلَىٰ أَدْبَارِهِمْ نُفُورًا
46-) Ve ce`alna alâ kulubihim ekinneten en yefkahuhu ve fiy azânihim vakra* ve izâ zekerte Rabbeke fiyl Kur`âni vahdeHU vellev alâ edbarihim nüfura;
46-) Şuurlarını (kalplerini), Onu anlamalarına engel olan (bâtıla kilitlenme) örtüsüyle örter; kulaklarına da ağırlık koyarız (algılayamazlar)! Kurân`da, Rabbini TEK`liği ile andığında, nefretle geriye dönüp giderler.
نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَسْتَمِعُونَ بِهِ إِذْ يَسْتَمِعُونَ إِلَيْكَ وَإِذْ هُمْ نَجْوَىٰ إِذْ يَقُولُ الظَّالِمُونَ إِنْ تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَسْحُورًا
47-) Nahnu a`lemu Bima yestemiune Bihi iz yestemiune ileyke ve iz hüm necva iz yekuluz zalimune in tettebiune illâ racülen meshura;
47-) Sana kulak verdiklerinde nasıl dinlediklerini; aralarında fısıldaşırlarken de, o zâlimlerin: “Sihirlenmiş bir adama tâbi oluyorsunuz” dediklerini biz iyi biliriz.
انْظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا
48-) Unzur keyfe darebu lekel`emsâle fedallu fela yestetıy`une sebiyla;
48-) Bak senin için nasıl benzetmeler yaptılar da bu sebeple saptılar! Artık (Hakikate götüren) bir yol bulamazlar!

3 Comments

  • bu site benim hoşuma gitmedi neden dersiniz diğer sitede hem sayfanın nerde olduğu belli oluyordu hem daha okunaklı daha bariz bir şekli vardı bence önceki siteye dönseniz daha iyi olur kanımca saygılarımla

    • Öbür site de, hosting değişmeleri esnasında, bazı eksilmeler meydana gelmiş. Bir kısmını arkadaşlarımızın ikazı ile düzelttik. Daha sonra başka hataların olduğunun bu nedenle baştan sona kontrol etmek yerine sıfırdan yaptık. Sahife renklerine kadar elimize geleni yaptık. Tam olarak neler yapmamızı isterseniz bize iletebilirsiniz. Memnun oluruz.

  • onceki sitede sayfa kaldığım yerden açılıyordu burada nerede kaldığımı hatırlamam gerekiyor bence de önceden daha okunaklıydı secde ayetlerini kırmızıyla yazmanız harika. gerçekten çalışmanız çok güzel Allah sizden razı olsun sayenizde arapça okumam da ilerliyor

Hayri BULUT için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir