10. CÜZ 2. HİZİP


09- TEVBE SÛRESİ التوبةAynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
بَرَاءَةٌ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ إِلَى الَّذِينَ عَاهَدْتُمْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
1-) Beraetün minAllâhi ve RasûliHI ilelleziyne ahedtüm minel müşrikiyn;
1-) Ültimatomdur bu Allâh ve Rasûlünden, anlaşma yaptığınız müşriklere!
فَسِيحُوا فِي الْأَرْضِ أَرْبَعَةَ أَشْهُرٍ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللَّهِ ۙ وَأَنَّ اللَّهَ مُخْزِي الْكَافِرِينَ
2-) Fesiyhu fiyl Ardı erbaate eşhürin va`lemu enneküm ğayru mu`cizillâhi ve ennAllâhe muhzil kafiriyn;
2-) Yeryüzünde dört ay daha gezip dolaşın… İyi bilin ki, Allâh`ı âciz bırakamazsınız… Allâh (sonunda) hakikat bilgisini inkâr edenleri rezil rüsva eder.
وَأَذَانٌ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ إِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ الْأَكْبَرِ أَنَّ اللَّهَ بَرِيءٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ ۙ وَرَسُولُهُ ۚ فَإِنْ تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ ۖ وَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللَّهِ ۗ وَبَشِّرِ الَّذِينَ كَفَرُوا بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
3-) Ve ezânün minAllâhi ve RasûliHI ilenNasi yevmel HaccilEkberi ennAllâhe beriyün minel müşrikiyne ve RasûluHU, fein tübtüm fehuve hayrun leküm* ve in tevelleytüm fa`lemu enneküm ğayru mu`cizillâh* ve beşşirilleziyne keferu Bi azâbin eliym;3-) Haccı Ekber Günü, Allâh ve Rasûlünden insanlara bir ezandır (çağrı) ki, Allâh da, O`nun Rasûlü de müşriklerden berîdir! Eğer tövbe ederseniz, sizin için daha hayırlıdır… Şayet yüz çevirirseniz, iyi bilin ki Allâh`ı âciz bırakacak değilsiniz… O hakikat bilgisini inkâr edenleri, bunun sonucu acı bir azap ile müjdele.
إِلَّا الَّذِينَ عَاهَدْتُمْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ ثُمَّ لَمْ يَنْقُصُوكُمْ شَيْئًا وَلَمْ يُظَاهِرُوا عَلَيْكُمْ أَحَدًا فَأَتِمُّوا إِلَيْهِمْ عَهْدَهُمْ إِلَىٰ مُدَّتِهِمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَّقِينَ
4-) Illelleziyne `ahedtüm minel müşrikiyne sümme lem yenkusuküm şey`en ve lem yüzahiru aleyküm ehaden feetimmu ileyhim ahdehüm ila müddetihim* innAllâhe yuhıbbul müttekıyn;
4-) Anlaşma yaptığınız müşriklerden, (anlaşma şartlarınızda) size karşı bir eksik uygulama yapmamış, sizin aleyhinize hiç kimseye yardım etmemiş olanlar hariç… Anlaşmaların süresi kadarıyla sözünüzü yerine getirin. Muhakkak ki Allâh korunanları sever.
فَإِذَا انْسَلَخَ الْأَشْهُرُ الْحُرُمُ فَاقْتُلُوا الْمُشْرِكِينَ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ وَخُذُوهُمْ وَاحْصُرُوهُمْ وَاقْعُدُوا لَهُمْ كُلَّ مَرْصَدٍ ۚ فَإِنْ تَابُوا وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ فَخَلُّوا سَبِيلَهُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
5-) Fe izenselehal eşhürulhurumu faktülül müşrikiyne haysü vecedtümuhüm ve huzûhüm vahsuruhüm vak`udu lehüm külle mersad* fein tabu ve ekamus Salâte ve atevüz Zekâte fehallu sebiylehüm* innAllâhe Ğafûrun Rahıym;
5-) Haram aylar bitince, (anlaşmayı bozup size saldıran) müşrikleri nerede bulursanız öldürün; onları yakalayıp esir alın; onların yollarını gözetleyip, geçitleri kontrol altına alın! Eğer tövbe eder, salâtı ikame eder ve zekâtı verirlerse o takdirde yollarını açın… Muhakkak ki Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.
وَإِنْ أَحَدٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ اسْتَجَارَكَ فَأَجِرْهُ حَتَّىٰ يَسْمَعَ كَلَامَ اللَّهِ ثُمَّ أَبْلِغْهُ مَأْمَنَهُ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْلَمُونَ
6-) Ve in ehadün minel müşrikiynestecarake feecirhu hatta yesme`a kelamAllâhi sümme eblığ hu me`meneh* zâlike Bi ennehüm kavmün lâ ya`lemun;
6-) Eğer müşriklerden biri senden pes edip, koruman altına girmek isterse, onu koruman altına al ki (sana yakınlaşarak) Allâh kelâmını işitsin; sonra onu güvende olacağı yere ulaştır… Böyle (yapmalısın), çünkü onlar (Hakikati) bilmeyen bir toplumdur.
كَيْفَ يَكُونُ لِلْمُشْرِكِينَ عَهْدٌ عِنْدَ اللَّهِ وَعِنْدَ رَسُولِهِ إِلَّا الَّذِينَ عَاهَدْتُمْ عِنْدَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ ۖ فَمَا اسْتَقَامُوا لَكُمْ فَاسْتَقِيمُوا لَهُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَّقِينَ
7-) Keyfe yekûnü lilmüşrikiyne `ahdün indAllâhi ve `ınde RasûliHI illelleziyne `ahedtüm `ındel MescidilHaram* fe mestekamu leküm festekıymu lehüm* innAllâhe yuhıbbul müttekıyn;
7-) Müşriklerin, Allâh ve Rasûlü`nün indînde bir anlaşmaları nasıl olabilir? Mescid-i Haram indînde sözleştikleriniz müstesna… Onlar size sözlerine bağlı olarak davrandıkça, siz de onlara dosdoğru davranın… Muhakkak ki Allâh, hükmüne boyun eğerek azabından korunanları sever.
كَيْفَ وَإِنْ يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ لَا يَرْقُبُوا فِيكُمْ إِلًّا وَلَا ذِمَّةً ۚ يُرْضُونَكُمْ بِأَفْوَاهِهِمْ وَتَأْبَىٰ قُلُوبُهُمْ وَأَكْثَرُهُمْ فَاسِقُونَ
8- ) Keyfe ve in yazheru aleyküm lâ yerkubu fiyküm illen ve lâ zimmeten, yurduneküm Bi efvahihim ve te`ba kulubühüm* ve ekseruhüm fasikun;
8- ) (Onlarla antlaşma mı) nasıl? Eğer, size üstünlük sağlasalardı sizin hakkınızda ne yemin gözetirlerdi ne de zimmet (sözleşme sorumluluğu)! Lafla sizi razı ederler, ama kalpleri kaçınır! Onların çoğunluğu bozuk inançlıdır!
اشْتَرَوْا بِآيَاتِ اللَّهِ ثَمَنًا قَلِيلًا فَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِهِ ۚ إِنَّهُمْ سَاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
9-) İşterav Biâyâtillâhi semenen kaliylen fesaddu an sebiyliHI, innehüm sae ma kânu ya`melun;
9-) (Onlar) Allâh işaretlerini az bir değer (dünyalık zevkler) karşılığında sattılar da O`nun yolundan engellediler. Yapmakta oldukları gerçekten ne kötüdür!
لَا يَرْقُبُونَ فِي مُؤْمِنٍ إِلًّا وَلَا ذِمَّةً ۚ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُعْتَدُونَ
10-) Lâ yerkubune fiy mu`minin illen ve lâ zimmeten, ve ülaike hümül mu`tedun;
10-) Yemin veya koruma sorumluluğu bir iman edene dönük ise, onu uygulamazlar! İşte onlar haddi aşanların ta kendileridir!
فَإِنْ تَابُوا وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ فَإِخْوَانُكُمْ فِي الدِّينِ ۗ وَنُفَصِّلُ الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
11-) Fein tabu ve ekamus Salâte ve atevüz Zekâte fe ıhvanüküm fiyd diyn* ve nufassılül` âyâti likavmin ya`lemun;11-) Eğer tövbe eder, salâtı ikame eder ve zekâtı verirlerse, artık Din`de kardeşlerinizdir… Bilen bir kavim için işaretleri detaylandırıyoruz.
وَإِنْ نَكَثُوا أَيْمَانَهُمْ مِنْ بَعْدِ عَهْدِهِمْ وَطَعَنُوا فِي دِينِكُمْ فَقَاتِلُوا أَئِمَّةَ الْكُفْرِ ۙ إِنَّهُمْ لَا أَيْمَانَ لَهُمْ لَعَلَّهُمْ يَنْتَهُونَ
12-) Ve in nekesû eymanehüm min ba`di ahdihim ve taanu fiy diyniküm fekatilu eimmetelküfri, innehüm lâ eymane lehüm leallehüm yentehun;
12-) Eğer sözlerinden sonra yeminlerini bozarlar ve Dininizi karalarlar ise, o takdirde küfrün önderlerini öldürün… Çünkü onların yeminleri yoktur… Umulur ki onlar vazgeçerler.
أَلَا تُقَاتِلُونَ قَوْمًا نَكَثُوا أَيْمَانَهُمْ وَهَمُّوا بِإِخْرَاجِ الرَّسُولِ وَهُمْ بَدَءُوكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ ۚ أَتَخْشَوْنَهُمْ ۚ فَاللَّهُ أَحَقُّ أَنْ تَخْشَوْهُ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
13-) Ela tukatilune kavmen nekesû eymanehüm ve hemmu Bi ıhracir Rasûli ve hüm bedeuküm evvele merratin, etahşevnehüm* fAllâhu ehakku en tahşevhü in küntüm mu`miniyn;
13-) Yeminlerini bozmuş, Er Rasûl`ü (Rasûlullâh`ı) yurdundan dışlamış ve üstelik sizinle ilk kez savaşa başlamış bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Onlardan çekiniyor musunuz? Haşyet duymanızı hak eden Allâh`tır, eğer iman edenler iseniz.
قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللَّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنْصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ
14-) Katiluhüm yüazzibhumullâhu Bi eydiyküm ve yuhzihim ve yansurküm aleyhim ve yeşfi sudûre kavmin mu`miniyn;14-) Savaşın onlarla (ki), Allâh elleriniz olarak onları azaplandırsın, rezil etsin onları; onlara karşı size zafer kazandırsın; (böylece) iman edenler topluluğunun içine şifa versin.
وَيُذْهِبْ غَيْظَ قُلُوبِهِمْ ۗ وَيَتُوبُ اللَّهُ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
15-) Ve yüzhib ğayza kulubihim* ve yetubullâhu alâ men yeşa`* vAllâhu Aliymun Hakiym;
15-) Kalplerindeki kin ve öfkeyi gidersin… Allâh dilediğinin tövbesini kabul eder… Allâh Aliym`dir, Hakiym`dir.
أَمْ حَسِبْتُمْ أَنْ تُتْرَكُوا وَلَمَّا يَعْلَمِ اللَّهُ الَّذِينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَلَمْ يَتَّخِذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَلَا رَسُولِهِ وَلَا الْمُؤْمِنِينَ وَلِيجَةً ۚ وَاللَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
16-) Em hasibtüm en tütrakû ve lemma ya`lemillâhulleziyne cahedu minküm ve lem yettehızu min dûnillâhi ve lâ RasûliHI ve lel mu`miniyne veliyceten, vAllâhu Habiyrun Bi ma ta`melun;
16-) Yoksa siz, Allâh sizden mücahede edenleri, Allâh`tan ve Rasûlü`nden ve iman edenlerden başkasını velî (sırdaş, dost) edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allâh yapmakta olduğunuz şeylere Habiyr`dir (nefsinizdeki Habiyr ismi mânâsı ile).
مَا كَانَ لِلْمُشْرِكِينَ أَنْ يَعْمُرُوا مَسَاجِدَ اللَّهِ شَاهِدِينَ عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ بِالْكُفْرِ ۚ أُولَٰئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ وَفِي النَّارِ هُمْ خَالِدُونَ
17-) Ma kâne lil müşrikiyne en ya`muru mesacidAllâhi şahidiyne alâ enfüsihim Bilküfr* ülaike habitat a`malühüm* ve fiynnari hüm halidun;
17-) Nefslerindeki inkârın bizzat şahidi olan müşriklerin, Allâh`a secde mahallerini imar etmeleri mümkün değildir… Onların tüm yaptıkları boşa gitmiştir… Onlar Nâr`da (yakan ateşte – radyasyon) sonsuza dek kalırlar!
إِنَّمَا يَعْمُرُ مَسَاجِدَ اللَّهِ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَأَقَامَ الصَّلَاةَ وَآتَى الزَّكَاةَ وَلَمْ يَخْشَ إِلَّا اللَّهَ ۖ فَعَسَىٰ أُولَٰئِكَ أَنْ يَكُونُوا مِنَ الْمُهْتَدِينَ
18-) İnnema ya`muru mesacidAllâhi men amene Billâhi vel yevmil ahıri ve ekames Salâte ve atezZekâte ve lem yahşe illAllâhe fe`asa ülaike en yekûnu minel muhtediyn;
18-) Allâh`a secde mahallerini ancak Esmâ`sıyla hakikati olan Allâh`a ve gelecekte yaşanacak sürece iman eden, salâtı ikame eden, zekâtı veren ve sadece Allâh`tan haşyet duyan kimse imar eder (Allâh`a secde edilir hâle getirir)… İşte bunların hakikate erenlerden oldukları umulur.
أَجَعَلْتُمْ سِقَايَةَ الْحَاجِّ وَعِمَارَةَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ كَمَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَجَاهَدَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ۚ لَا يَسْتَوُونَ عِنْدَ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
19-) Ece`altüm sikayetelHacci ve ımaretel Mescidil Harâmi kemen amene Billâhi vel yevmil ahıri ve cahede fiy sebiylillâh* lâ yestevune indAllâh* vAllâhu lâ yehdil kavmez zâlimiyn;
19-) (Ey müşrikler) siz, hacıların su ihtiyacını karşılamayı ve Mescid-i Haram`ı imar etmeyi, Esmâ`sıyla hakikati olan Allâh`a ve gelecekte yaşanacak sürece iman eden ve Allâh uğruna mücahede eden gibi mi kabul ettiniz? (Bunlar) Allâh indînde eşit olmazlar! Allâh, zâlimler topluluğuna hidâyet etmez.
الَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ أَعْظَمُ دَرَجَةً عِنْدَ اللَّهِ ۚ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَ
20-) Elleziyne amenû ve haceru ve cahedu fiy sebiylillâhi Bi emvalihim ve enfüsihim a`zamü deraceten indAllâh* ve ülaike hümül faizun;
20-) İman eden, hicret eden ve Allâh yolunda mallarıyla canlarıyla mücahede edenler, derece itibarıyla Allâh indînde daha azîmdir… İşte bunlardır kurtuluşa erenlerin ta kendileri!
يُبَشِّرُهُمْ رَبُّهُمْ بِرَحْمَةٍ مِنْهُ وَرِضْوَانٍ وَجَنَّاتٍ لَهُمْ فِيهَا نَعِيمٌ مُقِيمٌ
21-) Yübeşşiruhüm Rabbühüm Bi rahmetin minHU ve rıdvanin ve cennatin lehüm fiyha ne`ıymun mukıym;
21-) Rableri onları “HÛ”dan (zâtlarından) bir rahmet, rıdvan ve içlerinde kendileri için kalıcı nimetler olan cennetler (mertebeler) ile müjdeler.
خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ۚ إِنَّ اللَّهَ عِنْدَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ
22-) Halidiyne fiyha ebeda* innAllâhe `ındeHU ecrun azıym;
22-) Onlar orada sonsuza dek kalırlar… Allâh ki, çok büyük mükâfat O`nun indîndedir!
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا آبَاءَكُمْ وَإِخْوَانَكُمْ أَوْلِيَاءَ إِنِ اسْتَحَبُّوا الْكُفْرَ عَلَى الْإِيمَانِ ۚ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
23-) Ya eyyühelleziyne amenû lâ tettehızû abaeküm ve ıhvaneküm evliyâe inistehabbül küfre alel iyman* ve men yetevellehüm minküm feülaike hümüz zâlimun;
23-) Ey iman edenler! Eğer hakikati inkârı imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dost edinmeyin… Sizden kim onları velî edinir ise, işte onlar zâlimlerin ta kendileridirler.
قُلْ إِنْ كَانَ آبَاؤُكُمْ وَأَبْنَاؤُكُمْ وَإِخْوَانُكُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَالٌ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَا أَحَبَّ إِلَيْكُمْ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَجِهَادٍ فِي سَبِيلِهِ فَتَرَبَّصُوا حَتَّىٰ يَأْتِيَ اللَّهُ بِأَمْرِهِ ۗ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
24-) Kul in kâne abaüküm ve ebnaüküm ve ıhvanüküm ve ezvacüküm ve aşiyretüküm ve emvalü nıktereftümuha ve ticaratün tahşevne kesadeha ve mesakinü terdavneha ehabbe ileyküm minAllâhi ve RasûliHİ ve cihadin fiy sebiyliHİ feterabbesu hatta ye`tiyAllâhu Bi emriHİ, vAllâhu lâ yehdil kavmel fasikıyn;
24-) De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elde ettiğiniz mallar, kesat gitmesinden korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız meskenler; size Allâh`tan, Rasûlü`nden ve O`nun yolunda cihattan daha sevimli ise, artık Allâh`ın hükmünün açığa çıkmasını bekleyin… Allâh fâsıklar (bilinçleri Hakk`a ve Din`e karşı körelmişler) topluluğuna hidâyet etmez.”
لَقَدْ نَصَرَكُمُ اللَّهُ فِي مَوَاطِنَ كَثِيرَةٍ ۙ وَيَوْمَ حُنَيْنٍ ۙ إِذْ أَعْجَبَتْكُمْ كَثْرَتُكُمْ فَلَمْ تُغْنِ عَنْكُمْ شَيْئًا وَضَاقَتْ عَلَيْكُمُ الْأَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ ثُمَّ وَلَّيْتُمْ مُدْبِرِينَ
25-) Lekad nesarekümullâhu fiy mevatıne kesiyretin ve yevme Huneynin, iz a`cebetküm kesretüküm felem tuğni anküm şey`en ve dakat aleykümül Ardu Bi ma rehubet sümme velleytüm müdbiriyn;
25-) Andolsun ki, Allâh size birçok savaş yerinde ve Huneyn gününde yardım etti… Hani kalabalık oluşunuz sizi böbürlendirmişti ama hiçbir faydası olmamıştı! (Huneyn gününde) tüm genişliğine rağmen yeryüzü size dar gelmişti! Sonra (da) arkanızı dönüp gitmiştiniz!
ثُمَّ أَنْزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَأَنْزَلَ جُنُودًا لَمْ تَرَوْهَا وَعَذَّبَ الَّذِينَ كَفَرُوا ۚ وَذَٰلِكَ جَزَاءُ الْكَافِرِينَ
26-) Sümme enzelAllâhu sekiyneteHU alâ RasûliHİ ve alel mu`miniyne ve enzele cünuden lem teravha ve azzebelleziyne keferu* ve zâlike cezaul kafiriyn;
26-) Sonra Allâh, Rasûlü`nün ve iman edenlerin üzerine sakinlik ve O`na güven hissi inzâl etti, sizin görmediğiniz ordularını da (melekler) inzâl etti… (Böylece) hakikat bilgisini inkâr edenleri azaplandırdı… Hakikat bilgisini inkâr edenlerin karşılığı işte budur!
ثُمَّ يَتُوبُ اللَّهُ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ ۗ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
27-) Sümme yetubullâhu min ba`di zâlike alâ men yeşa`* vAllâhu Ğafûrun Rahıym;
27-) Sonra Allâh, bunun ardından, dilediğinin tövbesini kabul eder… Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَلَا يَقْرَبُوا الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَٰذَا ۚ وَإِنْ خِفْتُمْ عَيْلَةً فَسَوْفَ يُغْنِيكُمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ إِنْ شَاءَ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
28-) Ya eyyühelleziyne amenû innemel müşrikûne necesün fela yakrabül Mescidel Harame ba`de amihim hazâ* ve in hıftüm `ayleten fesevfe yuğniykümullâhu min fadliHİ in şae, innAllâhe Aliymun Hakiym;
28-) Ey iman edenler! Kesinlikle müşrikler necistir (pisliktir)! Artık bu senelerinden sonra Mescid-i Haram`a yaklaşmasınlar! Eğer yoksulluğa düşmekten korkuyorsanız, (bilin ki) Allâh dilerse, sizi yakında fazlından zenginleştirir… Muhakkak ki Allâh Aliym`dir, Hakiym`dir.
قَاتِلُوا الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَلَا بِالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلَا يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَلَا يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حَتَّىٰ يُعْطُوا الْجِزْيَةَ عَنْ يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ
29-) Katilülleziyne lâ yu`minune Billâhi ve lâ Bil yevmil`ahıri ve lâ yuharrimune ma harremAllâhu ve RasûluHU ve lâ yediynune diynel hakkı minelleziyne utül Kitabe hatta yu`tul cizyete an yedin ve hüm sağırun;
29-) BİLGİ (kitap) verilenlerden, Allâh`a ve gelecekte (ölüm ötesi) yaşayacakları sürece iman etmeyen, Allâh`ın ve Rasûlü`nün haram kıldığını haram saymayan ve Hak Din anlayışını (Hakikat ve Sünnetullâh Bilgilerini) din edinmeyenlerle, aşağılanmış olarak kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.
وَقَالَتِ الْيَهُودُ عُزَيْرٌ ابْنُ اللَّهِ وَقَالَتِ النَّصَارَى الْمَسِيحُ ابْنُ اللَّهِ ۖ ذَٰلِكَ قَوْلُهُمْ بِأَفْوَاهِهِمْ ۖ يُضَاهِئُونَ قَوْلَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ قَبْلُ ۚ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ ۚ أَنَّىٰ يُؤْفَكُونَ
30-) Ve kaletil yehudü Uzeyrunibnullâhi ve kaletin nesarel Mesiyhubnullâh* zâlike kavlühüm Bi efvahihim* yudahiune kavlelleziyne keferu min kabl* katelehumullah* enna yü`fekûn;
30-) Yahudiler: “Üzeyr, Allâh`ın oğludur” dediler… Nasara da: “Mesih, Allâh`ın oğludur” dediler… Bunu ağızlarıyla söylüyorlar! Daha önce hakikat bilgisini inkâr edenlerin sözlerini taklit ediyorlar… Allâh onları öldürsün! Nasıl da (Hak`tan) sapıyorlar!
اتَّخَذُوا أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَالْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا إِلَٰهًا وَاحِدًا ۖ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۚ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ
31-) İttehazû ahbarehüm ve ruhbanehüm erbaben min dûnillâhi vel Mesiyhabne Meryem* ve ma ümiru illâ liya`büdu ilâhen vahıda* lâ ilâhe illâ HU* subhaneHU amma yüşrikûn;
31-) Allâh dûnunda ahbarlarını (hahamlarını), ruhbanlarını (rahiplerini) rabler edindiler… Meryemoğlu Mesih`i de! (Oysa onlara) sadece Ulûhiyeti TEK olana kulluklarının farkındalığını yaşamaları emrolunmuştu… Lâ ilâhe; illâ HÛ = tanrı yoktur; sadece “HÛ”! Subhan`dır onların ortak tuttuklarından!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir