10. CÜZ 1. HİZİP


08- ENFÂL SÛRESİ الأنفالAynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
وَاعْلَمُوا أَنَّمَا غَنِمْتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَأَنَّ لِلَّهِ خُمُسَهُ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَىٰ وَالْيَتَامَىٰ وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ إِنْ كُنْتُمْ آمَنْتُمْ بِاللَّهِ وَمَا أَنْزَلْنَا عَلَىٰ عَبْدِنَا يَوْمَ الْفُرْقَانِ يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِ ۗ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
41-) Va`lemu ennema ğanimtüm min şey`in feenne Lillâhi hümüsehu ve lirRasûli ve lizil kurba vel yetama vel mesakiyni vebnissebiyli, in küntüm amentüm Billâhi ve ma enzelna alâ abdina yevmel furkani yevmel tekalcem`an* vAllâhu alâ külli şey`in Kadiyr;
41-) Eğer Allâh`a ve Furkan günü (Hak ve bâtıl uğruna ayrışıp savaşanların günü), (yani) iki topluluğun karşılaştığı (Bedir) günü kulumuza inzâl ettiğimize (meleklerin yardımına) iman etmişseniz, bilin ki ganimet olarak elde ettiklerinizin beşte biri Allâh`a (Allâh yolunda harcanmaya), Er Rasûl`e (Rasûlullâh`a), akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve Allâh için yolda kalmışlara aittir… Allâh her şeye Kaadir`dir.
إِذْ أَنْتُمْ بِالْعُدْوَةِ الدُّنْيَا وَهُمْ بِالْعُدْوَةِ الْقُصْوَىٰ وَالرَّكْبُ أَسْفَلَ مِنْكُمْ ۚ وَلَوْ تَوَاعَدْتُمْ لَاخْتَلَفْتُمْ فِي الْمِيعَادِ ۙ وَلَٰكِنْ لِيَقْضِيَ اللَّهُ أَمْرًا كَانَ مَفْعُولًا لِيَهْلِكَ مَنْ هَلَكَ عَنْ بَيِّنَةٍ وَيَحْيَىٰ مَنْ حَيَّ عَنْ بَيِّنَةٍ ۗ وَإِنَّ اللَّهَ لَسَمِيعٌ عَلِيمٌ
42-) İz entüm Bil udvetid dünya ve hüm Bil udvetil kusva verrekbü esfele minküm* velev teva`adtüm lahteleftüm fiyl miy`adi ve lâkin li yakdıyAllâhu emren kâne mef`ulen, liyehlike men heleke an beyyinetin ve yahya men hayye an beyyinetin, ve innAllâhe leSemiy`un `Aliym;
42-) Hani siz en yakın kenarda idiniz, onlar ise en uzak kenarda… Kervan da sizden aşağıda idi… Eğer onlarla sözleşmiş olsaydınız aynı zamanda bunlar bir araya gelemezdi!.. Fakat Allâh, hükmü verilmiş olayı oluşturdu (tesadüf yoktur)! Tâ ki, helâk olan da, hayatta kalan da, Hakk`ın açık hükmü üzere, gereğini yaşamış olsun! Muhakkak ki Allâh elbette Semi`dir, Aliym`dir.
إِذْ يُرِيكَهُمُ اللَّهُ فِي مَنَامِكَ قَلِيلًا ۖ وَلَوْ أَرَاكَهُمْ كَثِيرًا لَفَشِلْتُمْ وَلَتَنَازَعْتُمْ فِي الْأَمْرِ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ سَلَّمَ ۗ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
43-) İz yüriykehümullâhu fiy menamike kaliyla* velev erakehüm kesiyren le feşiltüm ve letenaza`tüm fiyl emri ve lakinnAllâhe sellem* inneHU Aliymün Bi zatis sudur;
43-) Allâh uykunda onları sana az gösteriyor(du)… Eğer sana onları çok gösterseydi, elbette korkuya kapılırdınız ve iş hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz… Ne var ki Allâh (sizi) selâmete çıkardı… Muhakkak ki O, sadırların (“DÜNYAN”ın) zâtı (varlığınızın El ESMÂ`sıyla hakikati) olarak Aliym`dir.
وَإِذْ يُرِيكُمُوهُمْ إِذِ الْتَقَيْتُمْ فِي أَعْيُنِكُمْ قَلِيلًا وَيُقَلِّلُكُمْ فِي أَعْيُنِهِمْ لِيَقْضِيَ اللَّهُ أَمْرًا كَانَ مَفْعُولًا ۗ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ
44-) Ve iz yüriykümuhüm izil tekaytüm fiy a`yuniküm kaliylen ve yukallilüküm fiy a`yunihim li yakdıyAllâhu emren kâne mef`ula* ve ilAllâhi turce`ul umur;
44-) Hani siz karşı karşıya geldiğinizde onları gözlerinize az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu… Allâh, hükmü verilmiş olayı oluşturdu! (Nihayet) tüm işler Allâh`a döndürülür.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا لَقِيتُمْ فِئَةً فَاثْبُتُوا وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيرًا لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
45-) Ya eyyühelleziyne amenû izâ lekıytüm fieten fesbütu vezkürullahe kesiyren lealleküm tüflihun;
45-) Ey iman edenler!.. Bir topluluk ile karşılaştığınız vakit (imanınızla) sâbit durun… Allâh`ı çok çok zikredin (anın ve düşünün) ki zorluğu yarıp geçip, kurtuluşa eresiniz!
وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ ۖ وَاصْبِرُوا ۚ إِنَّ اللَّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
46-) Ve etıy`ullahe ve RasûleHU ve lâ tenaze`û fetefşelu ve tezhebe riyhuküm vasbiru* innAllâhe me`as sabiriyn;46-) Allâh`a ve Rasûlüne itaat edin, birbirinizle zıtlaşmayın; (yoksa) korkuya kapılırsınız ve rüzgârınız (kuvvetiniz) gider… Sabredin… Muhakkak ki Allâh “Es Sabûr” isminin özelliğiyle sabredenlerledir.
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ خَرَجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ بَطَرًا وَرِئَاءَ النَّاسِ وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ ۚ وَاللَّهُ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطٌ
47-) Ve lâ tekûnu kelleziyne harecu min diyarihim betaran ve riaen Nasi ve yesuddune an sebiylillâh* vAllâhu Bi ma ya`melune Muhıyt;
47-) Yurtlarından, şımarıp çalım satarak ve insanlara gösteriş yaparak çıkan ve Allâh yolundan engelleyenler gibi olmayın! Allâh onların yaptıklarını Muhiyt`tir!
وَإِذْ زَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ وَقَالَ لَا غَالِبَ لَكُمُ الْيَوْمَ مِنَ النَّاسِ وَإِنِّي جَارٌ لَكُمْ ۖ فَلَمَّا تَرَاءَتِ الْفِئَتَانِ نَكَصَ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ وَقَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِنْكُمْ إِنِّي أَرَىٰ مَا لَا تَرَوْنَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ ۚ وَاللَّهُ شَدِيدُ الْعِقَابِ
48-) Ve iz zeyyene lehümüş şeytanü a`malehüm ve kale lâ ğalibe lekümül yevme minen Nasi ve inniy carun leküm* felemma teraetil fietani nekesa alâ akıbeyhi ve kale inniy beriyün minküm inniy era ma lâ teravne inniy ehafullah* vAllâhu şediyd`ül `ıkab;
48-) Hani şeytan onlara davranışlarını süsledi ve (şöyle) dedi: “Bugün sizi kimse yenemez! Ben de muhakkak sizin yanınızdayım”… İki grup birbirini görünce iki topuğunun üzerine gerisin geri çarketti ve: “Muhakkak ben sizden ayrıyım! Gerçekten ben sizin göremediğiniz şeyleri görüyorum… Muhakkak ben Allâh`tan korkarım… Allâh “Şediyd`ül Ikab”dır (suçların sonuçlarını en şiddetli şekilde yaşatan)!” dedi.
إِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ غَرَّ هَٰؤُلَاءِ دِينُهُمْ ۗ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَإِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
49-) İz yekulül münafikune velleziyne fiy kulubihim meredun ğarre haülai diynühüm* ve men yetevekkel alAllâhi feinnAllâhe Aziyzün Hakiym;
49-) Hani münafıklar ile içlerindeki şüphe dolayısıyla sağlıklı düşünemeyenler: “Bunları dinleri aldatmış” diyor(du)… Kim Allâh`a tevekkül ederse (işe duygularını karıştırmayıp tabiri câiz ise kendini otomatik pilota bırakırsa, yani Allâh Esmâ`sının gereğini kendisinde açığa çıkaracağına iman ederse), muhakkak Allâh Aziyz`dir, Hakiym`dir.
وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ يَتَوَفَّى الَّذِينَ كَفَرُوا ۙ الْمَلَائِكَةُ يَضْرِبُونَ وُجُوهَهُمْ وَأَدْبَارَهُمْ وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ
50-) Ve lev tera iz yeteveffelleziyne keferul Melaiketü yadribune vucuhehüm ve edbarehüm* ve zûku azâbel harıyk;50-) Melâikeyi, hakikat bilgisini inkâr edenlerin yüzlerine ve arkalarına vurarak ve “Tadın yakıp kavuran azabı” (diye) öldürürken bir görseydin!
ذَٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيكُمْ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ
51-) Zâlike Bima kaddemet eydiyküm ve ennAllâhe leyse Bi zallamin lil abiyd;
51-) “Bu, yaptıklarınızın getirisidir! Allâh, kullarına zulmedici değildir!”
كَدَأْبِ آلِ فِرْعَوْنَ ۙ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۚ كَفَرُوا بِآيَاتِ اللَّهِ فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ ۗ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ شَدِيدُ الْعِقَابِ
52-) Kede`bi ali fir`avne velleziyne min kablihim* keferu Bi âyâtillâhi fe ehazehümullâhu Bi zünubihim* innAllâhe Kaviyyün şediyd`ül `ıkab;
52-) (Bunların durumu) Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin gidişatı gibi… (Onlar) Allâh`ın işaretlerindeki varlığını (Esmâ`sının açığa çıkışı olan işaretleri) inkâr ettiler, Allâh da onları kendi suçlarıyla yakaladı… Muhakkak ki Allâh Kaviyy`dir, “Şediyd`ül Ikab”dır (suçun sonucunu şiddetle yaşatandır).
ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ لَمْ يَكُ مُغَيِّرًا نِعْمَةً أَنْعَمَهَا عَلَىٰ قَوْمٍ حَتَّىٰ يُغَيِّرُوا مَا بِأَنْفُسِهِمْ ۙ وَأَنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
53-) Zâlike Bi ennAllâhe lem yekü müğayyiren nı`meten en`ameha alâ kavmin hatta yüğayyiru ma Bi enfüsihim ve ennAllâhe Semiy`un `Aliym;
53-) İşte bu böyledir… Bir topluluk nefslerindekini değiştirmedikçe, Allâh onlara (hakikatlerinden) olan nimetini değiştirmez! Allâh Semi`dir, Aliym`dir.
كَدَأْبِ آلِ فِرْعَوْنَ ۙ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۚ كَذَّبُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ وَأَغْرَقْنَا آلَ فِرْعَوْنَ ۚ وَكُلٌّ كَانُوا ظَالِمِينَ
54-) Kede`bi ali fir`avne velleziyne min kablihim* kezzebu Bi âyâti Rabbihim* fe ehleknahüm Bi zünubihim ve ağrakna ale fir`avn* ve küllün kânu zalimiyn;
54-) Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin vaziyeti gibi (durumları)! (Onlar) Rablerinin işaretlerindeki varlığını (Rabbanî özelliklerini) yalanladılar, (biz de) onları suçları sonucu helâk ettik ve Âl-i Firavun`u da suda boğduk! Hepsi zâlimlerdi.
إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِنْدَ اللَّهِ الَّذِينَ كَفَرُوا فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
55-) İnne şerred devabbi indAllâhilleziyne keferu fehüm lâ yu`minun;
55-) Allâh indînde hareket eden canlıların en şerrlisi, hakikat bilgisini inkâr edenlerdir! Onlar iman etmezler!
الَّذِينَ عَاهَدْتَ مِنْهُمْ ثُمَّ يَنْقُضُونَ عَهْدَهُمْ فِي كُلِّ مَرَّةٍ وَهُمْ لَا يَتَّقُونَ
56-) Elleziyne ahedte minhüm sümme yenkudune ahdehüm fiy külli merretin ve hüm lâ yettekun;
56-) Onlar (Medine-i Münevvere civarındaki Yahudi kabileler), kendileri ile antlaşma yaptığın kimselerdir… Sonra da her defasında sözlerini bozarlar… Onlar korunmazlar (Allâh`tan sakınmazlar).
فَإِمَّا تَثْقَفَنَّهُمْ فِي الْحَرْبِ فَشَرِّدْ بِهِمْ مَنْ خَلْفَهُمْ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ
57-) Feimma teskafennehüm fiyl harbi feşerrid Bihim men halfehüm leallehüm yezzekkerun;
57-) Eğer onları harpte yakalarsan, onlarla, onların arkalarında bulunanları dağıt ki ibret alsınlar.
وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِنْ قَوْمٍ خِيَانَةً فَانْبِذْ إِلَيْهِمْ عَلَىٰ سَوَاءٍ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْخَائِنِينَ
58-) Ve imma tehafenne min kavmin hıyaneten fenbiz ileyhim alâ seva`* innAllâhe lâ yuhıbbül hainiyn;
58-) Şayet bir topluluğun ihanetinden endişen varsa, anlaşmayı geçersiz saydığını önceden onlara bildir! Muhakkak ki Allâh ihanet edenleri sevmez.
وَلَا يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَبَقُوا ۚ إِنَّهُمْ لَا يُعْجِزُونَ
59-) Ve lâ yahsebennelleziyne keferu sebeku* innehüm lâ yu`cizun;
59-) O hakikat bilgisini inkâr edenler, sakın kaçarak kendilerini kurtaracaklarını sanmasınlar… Kesinlikle onlar (Allâh`ı) dilediğini yapmaktan âciz bırakamazlar!
وَأَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ وَمِنْ رِبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدُوَّ اللَّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِنْ دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمُ اللَّهُ يَعْلَمُهُمْ ۚ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فِي سَبِيلِ اللَّهِ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأَنْتُمْ لَا تُظْلَمُونَ
60-) Ve e`ıddu lehüm mesteta`tüm min kuvvetin ve min ribatıl hayli turhibune Bihi adüvvAllâhi ve adüvveküm ve ahariyne min dunihim* lâ ta`lemunehüm*Allâhu ya`lemuhüm* ve ma tünfiku min şey`in fiy sebiylillâhi yuveffe ileyküm ve entüm lâ tuzlemun;
60-) Onlar için gücünüz yettiğince kuvvet toplayın ve (cihad için) bağlanarak beslenmiş atlar hazırlayın ki onunla Allâh düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka, Allâh`ın bilip sizin bilmediğiniz diğerlerini korkutasınız… Allâh uğruna ne bağışlarsanız, mükâfatı size tam ödenir ve hakkınız asla yenmez!
وَإِنْ جَنَحُوا لِلسَّلْمِ فَاجْنَحْ لَهَا وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ ۚ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
61-) Ve in cenehu lisselmi fecnah leha ve tevekkel alellah* inneHU HUves Semiy`ul `Aliym;
61-) Eğer barışa yanaşırlar ise, sen de ona (barışa) yanaş! Allâh`a tevekkül et (Allâh`ı vekîl tut = El Vekiyl isminin kuvvesine yönel)! Çünkü O, Semi`dir, Aliym`dir.
وَإِنْ يُرِيدُوا أَنْ يَخْدَعُوكَ فَإِنَّ حَسْبَكَ اللَّهُ ۚ هُوَ الَّذِي أَيَّدَكَ بِنَصْرِهِ وَبِالْمُؤْمِنِينَ
62-) Ve in yüriydu en yahde`uke feinne hasbekâllah* “HU”velleziy eyyedeke Bi nasriHI ve Bil mu`miniyn;
62-) Eğer sana hile yapmak isterlerse, muhakkak Allâh sana yeter! O ki, yardımı ve diğer iman edenler ile seni desteklemiştir.

وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ ۚ لَوْ أَنْفَقْتَ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مَا أَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ ۚ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
63-) Ve ellefe beyne kulubihim* lev enfakte ma fiyl Ardı cemiy`an ma ellefte beyne kulubihim ve lakinnAllâhe ellefe beynehüm* inneHU Aziyzün Hakiym;
63-) (Iman edenlerin) kalplerini, verdiği paylaşım sevgisi ile tek kalp gibi yapmıştır! Şayet sen yeryüzünde ne varsa toptan bağışlamış olsan, onların kalplerinin arasını birleştiremezsin… Fakat Allâh onların arasını ülfetle birleştirdi… Muhakkak ki O, Aziyz`dir, Hakiym`dir.
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَسْبُكَ اللَّهُ وَمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
64-) Ya eyyühen Nebiyyü hasbükâllahu ve menittebe`ake minel mu`miniyn;
64-) Ey Nebi! Allâh, sana ve iman edenlerden sana tâbi olanlara yeter.
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَرِّضِ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى الْقِتَالِ ۚ إِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ عِشْرُونَ صَابِرُونَ يَغْلِبُوا مِائَتَيْنِ ۚ وَإِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ مِائَةٌ يَغْلِبُوا أَلْفًا مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَفْقَهُونَ
65-) Ya eyyühen Nebiyü harridıl mu`miniyne alelkıtal* in yekün minküm ışrune sabirune yağlibu mieteyn* ve in yekün minküm mietün yağlibu elfen minelleziyne keferu Bi ennehüm kavmün lâ yefkahun;
65-) Ey Nebi! İman edenleri harbe teşvik et! Eğer sizden sabreden yirmi (kişi) olursa, iki yüze galip gelirler… Şayet sizden yüz (kişi) olursa, hakikat bilgisini inkâr edenlerden bine (kişiye) galip gelirler… Onlar anlayışsız bir topluluktur!
الْآنَ خَفَّفَ اللَّهُ عَنْكُمْ وَعَلِمَ أَنَّ فِيكُمْ ضَعْفًا ۚ فَإِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ مِائَةٌ صَابِرَةٌ يَغْلِبُوا مِائَتَيْنِ ۚ وَإِنْ يَكُنْ مِنْكُمْ أَلْفٌ يَغْلِبُوا أَلْفَيْنِ بِإِذْنِ اللَّهِ ۗ وَاللَّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ
66-) El ANe haffefAllâhu anküm ve alime enne fiyküm da`fa* fein yekün minküm mietün sabiretün yağlibu mieteyn* ve in yekün minküm elfün yağlibu elfeyni Biiznillâh* vAllâhu me`as sabiriyn;
66-) Şu an Allâh sizden yükünüzü hafifletti, çünkü biliyor ki sizde zayıflık var… (O hâlde) sizden dayanan yüz olursa, iki yüze galip gelirler… Sizden bin olursa, Allâh`ın izniyle (Bi-iznillâh), iki bine galip gelirler… Allâh sabredenlerle beraberdir.
مَا كَانَ لِنَبِيٍّ أَنْ يَكُونَ لَهُ أَسْرَىٰ حَتَّىٰ يُثْخِنَ فِي الْأَرْضِ ۚ تُرِيدُونَ عَرَضَ الدُّنْيَا وَاللَّهُ يُرِيدُ الْآخِرَةَ ۗ وَاللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
67-) Ma kâne li Nebiyyin en yekûne lehu esra hatta yüshıne fiyl Ard* türiydune aradaddünya* vAllâhu yüriydül ahirete, vAllâhu Aziyzün Hakiym;
67-) Bir Nebiye, arzda ağır basıncaya kadar, (savaşsız) esirler sahibi olması sahih olmaz… Siz (düşmanınızı öldürmek yerine esir almayı istemekle) dünyanın malını diliyorsunuz; Allâh ise sonsuz geleceği diliyor… Allâh Aziyz`dir, Hakiym`dir.
لَوْلَا كِتَابٌ مِنَ اللَّهِ سَبَقَ لَمَسَّكُمْ فِيمَا أَخَذْتُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ
68-) Lev lâ Kitabün minAllâhi sebeka lemesseküm fiyma ehaztüm azâbün azıym;
68-) Eğer Allâh`ın bu konuda bir hükmü olmasaydı, aldığınız fidyeden elbette size acı azap dokunacaktı.
فَكُلُوا مِمَّا غَنِمْتُمْ حَلَالًا طَيِّبًا ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۚ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
69-) Fe külu mimma ğanimtüm hâlâlen tayyiba* vettekullah* innAllâhe Ğafûrun Rahıym;
69-) Elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz olarak yiyin… Allâh`tan korunun. Muhakkak ki Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِمَنْ فِي أَيْدِيكُمْ مِنَ الْأَسْرَىٰ إِنْ يَعْلَمِ اللَّهُ فِي قُلُوبِكُمْ خَيْرًا يُؤْتِكُمْ خَيْرًا مِمَّا أُخِذَ مِنْكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ۗ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
70-) Ya eyyühen Nebiyyü kul limen fiy eydiyküm minel esra, in ya`lemillahu fiy kulubiküm hayren yü`tiküm hayren mimma uhıze minküm ve yağfir leküm* vAllâhu Ğafûrun Rahıym;
70-) Ey Nebi! Esirlerden elinizde bulunanlara de ki: “Eğer Allâh kalplerinizde bir hayır (iman) bilirse, size, sizden alınandan daha hayırlısını verir ve sizi bağışlar! Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.”
وَإِنْ يُرِيدُوا خِيَانَتَكَ فَقَدْ خَانُوا اللَّهَ مِنْ قَبْلُ فَأَمْكَنَ مِنْهُمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
71-) Ve in yüriydu hıyaneteke fekad hanullahe min kablü feemkene minhüm* vAllâhu Aliymun Hakiym;
71-) Eğer sana hıyanet dilerlerse, gerçekten onlar daha önce Allâh`a hainlik yapmışlardı da, onlara karşı (sana) başarı vermişti! Allâh Aliym`dir, Hakiym`dir.
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالَّذِينَ آوَوْا وَنَصَرُوا أُولَٰئِكَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ ۚ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَلَمْ يُهَاجِرُوا مَا لَكُمْ مِنْ وَلَايَتِهِمْ مِنْ شَيْءٍ حَتَّىٰ يُهَاجِرُوا ۚ وَإِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ إِلَّا عَلَىٰ قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ مِيثَاقٌ ۗ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
72-) Inneleziyne amenû ve haceru ve cahedu Bi emvalihim ve enfüsihim fiy sebiylillâhi velleziyne avev ve nesaru ülaike ba`duhüm evliyaü ba`d* velleziyne amenû ve lem yühaciru ma leküm min velayetihim min şey`in hatta yühaciru* ve inistensaruküm fiyd diyni fealeykümün nasru illâ alâ kavmin beyneküm ve beynehüm miysak* vAllâhu Bi ma ta`melune Basıyr;
72-) Onlar ki iman ettiler ve (bu uğurda) hicret ettiler; Allâh yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücahede ettiler ve hicret edenleri barındırdılar ve yardım ettiler; işte bunlar birbirlerinin velîleridir… İman edip hicret etmeyenlere gelince; hicret edinceye kadar onlara sahip çıkma konusunda bir sorumluluğunuz yoktur! Eğer Din`de sizden yardım isterler ise, yardım etmek sizin üzerinize borçtur. Ancak sizinle onlar arasında bir anlaşma olan kavmin aleyhine olmamak üzere… Allâh yapmakta olduklarınızı (B sırrınca) Basıyr`dir.
وَالَّذِينَ كَفَرُوا بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ ۚ إِلَّا تَفْعَلُوهُ تَكُنْ فِتْنَةٌ فِي الْأَرْضِ وَفَسَادٌ كَبِيرٌ
73-) Velleziyne keferu ba`duhüm evliyau ba`d* illâ tef`aluhü tekün fitnetün fiyl Ardı ve fesadün kebiyr;
73-) Hakikat bilgisini inkâr edenler, birbirlerinin sahipleridir (birbirlerine arka çıkarlar)! Eğer siz de bunu yapmazsanız (birbirinize sahip çıkıp destek vermezseniz) yeryüzünde fitne ve büyük bozulma yaşarsınız.
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالَّذِينَ آوَوْا وَنَصَرُوا أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا ۚ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ
74-) Velleziyne amenû ve haceru ve cahedu fiy sebiylillâhi velleziyne avev ve nesaru ülaike hümül mu`minune Hakka* lehüm mağfiretün ve rizkun keriym;
74-) Onlar ki iman ettiler, hicret ettiler, Allâh yolunda mücahede ettiler ve onlar ki (hicret edenleri) barındırdılar ve yardım ettiler; işte onlar imanı tam hakkını vererek yaşayan iman edenlerdir! Onlar için bağışlanma ve rızku kerîm (bol rızık) vardır.
وَالَّذِينَ آمَنُوا مِنْ بَعْدُ وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا مَعَكُمْ فَأُولَٰئِكَ مِنْكُمْ ۚ وَأُولُو الْأَرْحَامِ بَعْضُهُمْ أَوْلَىٰ بِبَعْضٍ فِي كِتَابِ اللَّهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
75-) Velleziyne amenû min ba`dü ve haceru ve cahedu me`aküm feülaike minküm* ve ulül erhami ba`duhüm evla Bi ba`din fiy Kitabillâh* innAllâhe Bi külli şey`in `Aliym;
75-) Onlar ki daha sonra iman ettiler, hicret ettiler ve sizinle beraber mücahede ettiler; işte onlar da sizdendir! Ulül Erham (kan bağı olanlar), Allâh Kitabı`nda, birbirlerine daha evlâdır… Muhakkak ki Allâh Bi-küllî şey`in Aliym`dir (her şeyi, Esmâ`sıyla hakikati olarak bilendir)!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir