1997 – ZİNETLERİN ZEKÂTI

ZİNETLERİN ZEKÂTI

1997 – Amr İbnu Şuayb, an ebihi an ceddihi tarikinden anlatıyor: “Resülullah (aleyhissâlatu vesselâm)’a bir kadın, beraberinde bir kızı olduğu halde geldi. Kızın elinde, altından kalın iki bilezik vardı.

“Bunların zekâtını verdin mi?” diye (Resülullah aleyhissâlatu vesselâm) kadına sordu. Kadın:

“Hayır!” diye cevap verdi. Resülullah:

“Kıyamet günü Allah’ın, onları sana ateşten iki bilezik yapması seni memnun eder mi?” dedi. Bunun üzerine kadın, bilezikleri derhal çıkarıp Resülullah’ın önüne bıraktı ve:

“Bunlar Allah ve Resülüne aittir!” dedi.”

Ebü Dâvud, Zekât 3, (1563); Nesâi Zekât 19, (5,38); Tirmizi Zekât 12, (637).

1998 – Atâ (rahimehullah) der ki: “Bana ulaştı ki, Ümmü Seleme (radıyallâhu anhâ) şöyle demiştir: “Ben altından zinetler takınıyordum. Bir gün: “Ey Allah’ın Resülü! Bu, (Kur’àn’da yasaklanan) kenz sayılır mı?” diye sordum. Bana şöyle cevap verdi:

“Zekâtı verilecek miktara ulaşan şeyin zekatı verilirse kenz sayılmaz.”

Ebü Dâvud, Zekât 3, (1564). Teysir, hadisi Muvatta kaynaklı olarak zikretmiştir. Bir galat yoksa, Muvatta’nın mütedâvil olmayan bir nüshasında görülmüş olabilir.

1999 – Kâsım İbnu Muhammed anlatıyor: “Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) kardeşi Muhammed’in yetim kızlarını terbiyesine almış, onları hacr devrelerinde himâye ediyordu. Kızların (kendi mülkleri olan) zinetleri vardı. Hz. Âişe bu zinetler için zekât vermiyordu.”

Muvatta, Zekât 10, (1, 250).

2000 – Nâfi, İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ)’den anlatıyor: “İbnu Ömer, kızlarını ve câriyelerini altınla tezyin eder, fakat bu zinetler için zekât vermezdi.”

Muvatta, Zekât 11, (1, 250).