1446 – KURBANIN KEMİYETİ VE MİKTARI

KURBANIN KEMİYETİ VE MİKTARI

1446 – Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: “Biz, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte (Hudeybiye senesi) umrede temettu yaptık. O zaman yedi kişi adına bir sığır keserek iştirak ettik. Keza deve de yedi kişi adına kesilmişti.”

Müslim, Hacc 355, (1318); Muvatta, Dahâyâ 9, (2, 486); Timizî, Hacc 66, (904); Ebu Dâvud, Dahâya 7, (2807); Nesâî, Dahâyâ 16, (7, 222).

1447 – İbnu Abbâss (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “Biz, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte bir seferde iken Kurban Bayramı geldi. Kurban için, sığırda yedi kişi, devede on kişi ortak olduk.”

Tirmizî, Hacc 66, (905); Nesâî, Dahâya (7, 222).

1448 – Huceyye İbnu Adiyy anlatıyor: “Hz. Ali (radıyallahu anh): “Sığır yedi kişi adına kesilir” demişti. Kendisine:

“Ya doğurmuşsa?” diye soruldu.

“Öyleyse yavrusunu da beraber kes!” buyurdu. Kendisine:

“Ya topalsa?” diye soruldu.

“Kesim yerine ulaşabildiyse tamam” dedi.

“Ya boynuzu kırıksa?” dendi.

“Zarar etmez. Biz göz ve kulaklarının sağlamlığını kontrol etmekle emrolunduk!” diye cevap verdi.”

Tirmizî, Edâhî 9, (1503).

1449 – Nâfi’ (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) kurbanlıkların: “Tırnaklılar (yani sığırlar) hakkında üçüncü senesine girmiş, veya geçmiş, etli ayaklılar (develer) hakkında da altıncı yaşına girmiş veya geçmiş olmasını” şart koşardı.”

Muvatta,Hacc 147, (1, 380).

1450 – Ebu Eyyub (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bizden biri, kendisi ve ailesi halkı için tek bir koyun kurban eder, (etinden hem yerler hem de başkalarına yedirirlerdi). Sonra insanlar, övünmeye başladılar ve (kurbanlar) bir övünme vâsıtası oldu.”

Muvatta, Dahâya 10, (2, 486); Tirmizî, Dahâya 10, (1505); İbnu Mâce, Dâhâya 10, (3147).

1451 – İbnu Şihab (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) (Veda haccı sırasında) kendisi ve âile halkı için sadece bir deve veya bir sığır kesmiştir.”

Muvatta, Dâhâya 11, (2, 486).

1452 – İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) demiştir ki: “Sığır, sadece (bir kimse için kesilir, koyun da bir kimse için kesilir, deve de bir kimse adına kesilir.”

(Keza İbnu Ömer) derdi ki: “İbadet için kesilen hayvana cemaat iştirak edemez. İştirak olsa olsa aynı aile halkı arasında olur.”

Rezîn ilâve etmiştir.

1453 – Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), ayakta olduğu halde yedi deveyi kendi eliyle kesti. Medine’de ise, boynuzlu ve alacalı iki koyun kurban etti. Resûlullah (aleyhissalàtu vesselâm) keserken tekbir getiriyor, besmele çekiyor ve ayağını hayvanların boyunlarının üzerine koyuyordu.”

Buhârî, Hacc 117, 119, Cihâd 104,126; Müslim, Edâhî 17, (1966); Tirmizî, Edâhî 2, (1494); Ebu Dâvud, Edâhî 4, (2793, 2794); Nesâî, Dahâyâ 28-31, (7, 219-230); İbnu Mâce, Edâhi 1, (3120).

1454 – Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) boynuzlu erkek bir koçu kurban etti. Koç siyahın içinde bakar, siyahın içinde yürür, siyahın içinde yerdi.”

Tirmizî, Edâhî 4, (1496);Ebu Dâvud, Dahâyâ 4, (2796); Nesâî,Dahâyâ 14, (7, 221); Müslim, Edâhî 19, (1967).

1455 – Ebu Ümâme (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Kurbanlığın en hayırlısı (boynuzlu) koçtur. Kefenin en hayırlısı da takımdır.”

Tirmizî, Edâhî 18, (1517).

1456 – Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Veda haccında, Muhammed âilesi için tek bir sığır kesti”

Ebu Dâvud, Menâsik 14, (1750).

1457 – Haneş (rahimehullah) anlatıyor: “Hz. Ali (radıyallahu anh)’yi gördüm, iki koç kesmişti. Dedi ki:

“Biri kendim için, diğeri Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) için”

Hz. Ali (radıyallahu anh) ilâve etti:

“Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)) böyle emretti -veya şöyle demişti: Böyle vasiyet etti- Ben (hayatta olduğum müddetçe ebediyyen terketmeyeceğim.”

Tirmizî, Edâhi 1, (1495); Ebu Dâvud, Dahâya 2, (2790).

1458 – Urve (rahimehullah)’den anlattığına göre, evladlarına şöyle demiştir: “Evlâtlarım., sakın biriniz, bir büyüğe hediye edince utanacağı bir şeyi Allah için kurban sunmasın. Zîra Allah, büyüklerinin büyüğüdür ve O, en seçkine herkesten ziyâde lâyıktır.”

Muvatta, Hacc 147, (1, 380).