10. CÜZ 4. HİZİP


09- TEVBE SÛRESİ التوبةAynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
يَحْلِفُونَ بِاللَّهِ لَكُمْ لِيُرْضُوكُمْ وَاللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَقُّ أَنْ يُرْضُوهُ إِنْ كَانُوا مُؤْمِنِينَ
62-) Yahlifune Billâhi leküm liyurduküm* vAllâhu ve RasûluHU ehakku en yurduhu in kânu mu`miniyn;
62-) Gönlünüzü hoş etmek için, Esmâ`sıyla onların hakikati olan Allâh namına yemin ederler… Eğer iman edenler olsalardı, (bilirlerdi ki) razı edilmesi gereken (Esmâ`sıyla hakikatleri olan) Allâh ve Rasûlü`dür!
أَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّهُ مَنْ يُحَادِدِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَأَنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدًا فِيهَا ۚ ذَٰلِكَ الْخِزْيُ الْعَظِيمُ
63-) Elem ya`lemu ennehu men yuhadidillâhe ve RasûleHU feenne lehu nare cehenneme haliden fiyha* zâlikel hızyül azıym;63-) Hâlâ bilmediler mi ki, kim Allâh ve Rasûlü`yle zıtlaşırsa, onun için sonsuza dek yaşayacağı cehennem ateşi vardır… İşte aziym rüsvalık budur!
يَحْذَرُ الْمُنَافِقُونَ أَنْ تُنَزَّلَ عَلَيْهِمْ سُورَةٌ تُنَبِّئُهُمْ بِمَا فِي قُلُوبِهِمْ ۚ قُلِ اسْتَهْزِئُوا إِنَّ اللَّهَ مُخْرِجٌ مَا تَحْذَرُونَ
64-) Yahzerul münafikune en tünezzele aleyhim suretün tünebbiühüm Bi ma fiy kulubihim* kulistehziu* innAllâhe muhricün ma tahzerun;
64-) Münafıklar, kalplerinde olanı onlara haber veren bir sûrenin üzerlerine inmesinden çekinirler! De ki: “Eğlenin bakalım! Muhakkak ki Allâh o çekindiğiniz şeyi ortaya çıkartır.”
وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ لَيَقُولُنَّ إِنَّمَا كُنَّا نَخُوضُ وَنَلْعَبُ ۚ قُلْ أَبِاللَّهِ وَآيَاتِهِ وَرَسُولِهِ كُنْتُمْ تَسْتَهْزِئُونَ
65-) Ve lein seeltehüm le yekulünne innema künna nehudu ve nel`ab* kul ebillâhi ve âyâtiHİ ve RasûliHİ küntüm testehziun;65-) Kendilerine sorarsan kesinlikle şöyle derler: “Biz yalnızca lafa dalmış, şakalaşıp eğleniyorduk!” De ki: “Esmâ`sıyla hakikatiniz olan Allâh ile; O`nun işaretleri ve O`nun Rasûlü ile mi alay edip duruyordunuz!”
لَا تَعْتَذِرُوا قَدْ كَفَرْتُمْ بَعْدَ إِيمَانِكُمْ ۚ إِنْ نَعْفُ عَنْ طَائِفَةٍ مِنْكُمْ نُعَذِّبْ طَائِفَةً بِأَنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِمِينَ
66-) Lâ ta`teziru kad kefertüm ba`de iymaniküm* in na`fü an taifetin minküm nüazzib taifeten Bi ennehüm kânu mücrimiyn;
66-) Mazeret beyan etmeyin! İmanınızdan sonra gerçekten hakikat bilgisini inkâr eden oldunuz! Bir kısmınızı affetsek bile, suçlarında ısrarlı olmaları sebebiyle diğerlerine azabımızı yaşatacağız.

الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ بَعْضُهُمْ مِنْ بَعْضٍ ۚ يَأْمُرُونَ بِالْمُنْكَرِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمَعْرُوفِ وَيَقْبِضُونَ أَيْدِيَهُمْ ۚ نَسُوا اللَّهَ فَنَسِيَهُمْ ۗ إِنَّ الْمُنَافِقِينَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
67-) Elmünafikune vel münafikatü ba`duhüm min ba`d* ye`mürune Bil münkeri ve yenhevne anil ma`rufi ve yakbidune eydiyehüm* nesullahe fenesiyehüm* innel münafikıyne hümül fasikun;
67-) Münafık erkekler ve münafık kadınlar birbirlerindendir… Allâh hükmüne göre olumsuz şeyleri emrederler, olumlu olanları da engellerler; cimrilik yaparlar… Allâh`ı unuttular; bunun sonucu onları unuttu! Muhakkak ki münafıklar, fâsıkların (inançları bozulmuşların) ta kendileridirler.
وَعَدَ اللَّهُ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْكُفَّارَ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا ۚ هِيَ حَسْبُهُمْ ۚ وَلَعَنَهُمُ اللَّهُ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ مُقِيمٌ
68-) VaadAllâhul münafikıyne vel münafikati vel küffara nare cehenneme halidiyne fiyha* hiye hasbühüm* ve leanehümullah* ve lehüm azâbün mukıym;
68-) Allâh, erkek ve kadın münafıklara da, hakikat bilgisini inkâr edenlere de, onda sonsuza dek yaşamak için cehennem ateşini vadetmiştir… Bu onlara yeterlidir… Allâh onlara lânet etmiştir (Esmâ bileşimlerindeki Rahıymiyetten mahrumdurlar)… Onlara aralıksız yaşayacakları bir azap vardır.
كَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ كَانُوا أَشَدَّ مِنْكُمْ قُوَّةً وَأَكْثَرَ أَمْوَالًا وَأَوْلَادًا فَاسْتَمْتَعُوا بِخَلَاقِهِمْ فَاسْتَمْتَعْتُمْ بِخَلَاقِكُمْ كَمَا اسْتَمْتَعَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ بِخَلَاقِهِمْ وَخُضْتُمْ كَالَّذِي خَاضُوا ۚ أُولَٰئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ ۖ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
69-) Kelleziyne min kabliküm kânu eşedde minküm kuvveten ve eksera emvalen ve evlada* festemteu Bi halâkıhim festemta`tüm Bi halâkıküm kemestemtealleziyne min kabliküm Bi halâkıhim ve hudtüm kelleziy hadu* ülaike habitat a`malühüm fiyd dünya vel ahireti, ve ülaike hümül hasirun;
69-) Sizden önceki kimseler gibi (tıpkı)… Onlar kuvvet olarak sizden çok daha güçlüydüler… Zenginlik ve evlatlar itibarıyla (sizden) daha çoktular… Nasipleri kadarıyla dünya nimetlerinden faydalandılar… Sizden öncekilerin kendi nasipleriyle faydalandıkları gibi; siz de kendi nasibinizle faydalandınız; onların daldıkları gibi siz de daldınız! İşte bunların dünyada da, gelecekte de yaptıkları boşa gitmiştir… İşte bunlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.

أَلَمْ يَأْتِهِمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَقَوْمِ إِبْرَاهِيمَ وَأَصْحَابِ مَدْيَنَ وَالْمُؤْتَفِكَاتِ ۚ أَتَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ ۖ فَمَا كَانَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَٰكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
70-) Elem ye`tihim nebeülleziyne min kablihim kavmi Nuhın ve Adin ve Semude ve kavmi İbrahiyme ve ashabi Medyene velMü`tefikât* etethüm Rusulühüm Bil beyyinat* fema kânAllâhu liyazlimehüm ve lâkin kânu enfüsehüm yazlimun;
70-) Onlara kendilerinden öncekilerin; Nuh toplumunun, Ad`ın, Semud`un, İbrahim kavminin, Ashabı Medyen`in ve Lût toplumunun haberi gelmedi mi? Onların Rasûlleri açık deliller olarak gelmişti! Allâh onlara zulmediyor değildi; fakat onlar kendi nefslerine zulmediyorlardı.
وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ ۚ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ أُولَٰئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللَّهُ ۗ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
71-) Vel mu`minune vel mu`minatu ba`duhüm evliyau ba`d* ye`murune Bil ma`rufi ve yenhevne anilmünkeri ve yukıymunes Salâte ve yü`tunez Zekâte ve yutıy`unAllâhe ve RasûleHU, ülaike seyerhamühumullâh* innAllâhe Aziyzun Hakiym;
71-) İman eden erkekler ve kadınlar birbirlerinin velîleridirler… Olumlu olanları hakikatin gereği olarak emrederler, olumsuzlardan da birbirlerini engellerler; salâtı ikame ederler ve zekâtı verirler; Allâh`a ve Rasûlü`ne itaat ederler… İşte bunlara Allâh, rahmet edecektir… Muhakkak ki Allâh Aziyz`dir, Hakiym`dir.
وَعَدَ اللَّهُ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ ۚ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللَّهِ أَكْبَرُ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
72-) VaadAllâhul mu`miniyne vel mu`minati cennatin tecriy min tahtihel enharu halidiyne fiyha ve mesakine tayyibeten fiy cennati adn* ve rıdvanun minAllâhi Ekber* zâlike hüvel fevzül azıym;
72-) Allâh, iman etmiş erkeklere de iman etmiş kadınlara da, içinde sonsuza dek yaşamak üzere, altlarından nehirler akan cennetler vadetmiştir… (Bir de) Adn cennetlerinde tertemiz yaşam ortamları ve (bu nimetlerin) en muhteşemi olarak Rıdvan`ı! Aziym mutluluk budur işte!
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ ۚ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ ۖ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
73-) Ya eyyühen Nebiyyü cahidilküffare vel münafikıyne vağluz aleyhim* ve me`vahüm cehennem* ve bi`sel mesıyr;
73-) Ey En Nebi! Hakikat bilgisini inkâr edenler ve münafıklar ile mücahede et ve onlara tavizsiz ol! Onların barınağı Cehennemdir! Ne kötü bir dönüş yeridir o!
يَحْلِفُونَ بِاللَّهِ مَا قَالُوا وَلَقَدْ قَالُوا كَلِمَةَ الْكُفْرِ وَكَفَرُوا بَعْدَ إِسْلَامِهِمْ وَهَمُّوا بِمَا لَمْ يَنَالُوا ۚ وَمَا نَقَمُوا إِلَّا أَنْ أَغْنَاهُمُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ مِنْ فَضْلِهِ ۚ فَإِنْ يَتُوبُوا يَكُ خَيْرًا لَهُمْ ۖ وَإِنْ يَتَوَلَّوْا يُعَذِّبْهُمُ اللَّهُ عَذَابًا أَلِيمًا فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ ۚ وَمَا لَهُمْ فِي الْأَرْضِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ
74-) Yahlifune Billâhi ma kalu* ve lekad kalu kelimetel küfri ve keferu ba`de İslamihim ve hemmu Bi ma lem yenalu* ve ma nakamu illâ en ağnahumullâhu ve RasûluHU min fadliHİ, fein yetubu yekü hayren lehüm* ve in yetevellev yuazzibhumullâhu azâben eliymen fiyd dünya vel ahireti, ve ma lehüm fiyl Ardı min veliyyin ve lâ nasıyr;
74-) Söylemediklerine (dair), Esmâ`sıyla onların hakikati olan Allâh namına yemin ederler… Andolsun ki, o küfür kelimesini söylediler; İslâm`ı kabullerinden sonra hakikat bilgisini inkâr edenler başaramayacakları bir kötülüğe teşebbüs ettiler! Sırf Allâh ve Rasûlü fazlından onları zenginleştirdiği için intikam almağa kalktılar… Eğer tövbe ederler ise onlar için daha hayırlı olur… Eğer dönerler ise, Allâh onları dünyada da sonsuz gelecek sürecinde de acı bir azap ile azaplandırır… Yeryüzünde onların ne bir sahibi ve ne de bir yardımcısı vardır.
وَمِنْهُمْ مَنْ عَاهَدَ اللَّهَ لَئِنْ آتَانَا مِنْ فَضْلِهِ لَنَصَّدَّقَنَّ وَلَنَكُونَنَّ مِنَ الصَّالِحِينَ
75-) Ve minhüm men ahedAllâhe lein atana min fadliHİ le nassaddekanne ve lenekunenne mines salihıyn;
75-) Onlardan kimi de Allâh`a vaatte bulundu: “Eğer bize fazlından verirse, andolsun ki kesinlikle sadaka vereceğiz ve elbette sâlihlerden olacağız.”

فَلَمَّا آتَاهُمْ مِنْ فَضْلِهِ بَخِلُوا بِهِ وَتَوَلَّوْا وَهُمْ مُعْرِضُونَ
76-) Felemma atahüm min fadliHİ behılu Bihi ve tevellev ve hüm mu`ridun;
76-) Ne zaman ki onlara (Allâh) fazlından verdi; onunla cimrilik ettiler ve yüz çevirerek vaatlerinden döndüler.
فَأَعْقَبَهُمْ نِفَاقًا فِي قُلُوبِهِمْ إِلَىٰ يَوْمِ يَلْقَوْنَهُ بِمَا أَخْلَفُوا اللَّهَ مَا وَعَدُوهُ وَبِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ
77-) Fe a`kabehüm nifakan fiy kulubihim ila yevmi yelkavneHU Bi ma ahlefullahe ma veaduhu ve Bi ma kânu yekzibun;77-) Allâh`a sözlerini tutmamaları, yalancı olmaları; O`na kavuşacakları sürece kadar (Allâh`ın), bilinçlerinde ikiyüzlülüğü yaşatmasına yol açtı!
أَلَمْ يَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ سِرَّهُمْ وَنَجْوَاهُمْ وَأَنَّ اللَّهَ عَلَّامُ الْغُيُوبِ
78-) Elem ya`lemu ennAllâhe ya`lemu sirrahüm ve necvahüm ve ennAllâhe Allamül ğuyub;
78-) (Hâlâ) anlamadılar mı ki, Allâh, onların özlerindekini de, fısıldaşmalarını da bilir ve Allâh gaybları (derûnî boyutları, yaratanı olarak) en detaylı bilendir!
الَّذِينَ يَلْمِزُونَ الْمُطَّوِّعِينَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ فِي الصَّدَقَاتِ وَالَّذِينَ لَا يَجِدُونَ إِلَّا جُهْدَهُمْ فَيَسْخَرُونَ مِنْهُمْ ۙ سَخِرَ اللَّهُ مِنْهُمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
79-) Elleziyne yelmizunel muttavvi`ıyne minel mu`miniyne fiys sadakati velleziyne lâ yecidune illâ cühdehüm feyesharune minhüm* sehırAllâhu minhüm* ve lehüm azâbün eliym;
79-) Sadakalar konusunda mükellef olduğundan fazlasını gönüllü veren iman etmişlere dil uzatanlar ile (fakirlikleri dolayısıyla imkânlarından) fazlasını bulamayanları alaya alan kimselere gelince, Allâh onları maskaraya çevirmiştir… Onlar için acı bir azap vardır.
اسْتَغْفِرْ لَهُمْ أَوْ لَا تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ إِنْ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ سَبْعِينَ مَرَّةً فَلَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَهُمْ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ۗ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِقِينَ
80-) İstağfir lehüm evla testağfirlehüm* in testağfir lehüm seb`ıyne merraten felen yağfirAllâhu lehüm* zâlike Bi ennehüm keferu Billâhi ve RasûliHİ, vAllâhu lâ yehdil kavmel fasikıyn;
80-) Bağışlanmalarını niyaz et onların, ya da etme (fark etmez)! Yetmiş kere bağışlanma dilesen de onlar için, Allâh onları asla bağışlamayacaktır! Bu onların, Esmâ`sıyla kendi hakikatleri olan Allâh`ı ve Rasûlü`nü inkâr etmeleri nedeniyledir! Allâh, inancı bozulmuşlar topluluğuna hakikati yaşatmaz.
فَرِحَ الْمُخَلَّفُونَ بِمَقْعَدِهِمْ خِلَافَ رَسُولِ اللَّهِ وَكَرِهُوا أَنْ يُجَاهِدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَقَالُوا لَا تَنْفِرُوا فِي الْحَرِّ ۗ قُلْ نَارُ جَهَنَّمَ أَشَدُّ حَرًّا ۚ لَوْ كَانُوا يَفْقَهُونَ
81-) Ferihal muhallefune Bi mak`adihim hılafe Rasûlillâhi ve kerihu en yücahidu Bi emvalihim ve enfüsihim fiy sebiylillâhi ve kalu lâ tenfiru fiyl harr* kul naru cehenneme eşeddü harra* lev kânu yefkahun;
81-) Allâh Rasûlü`nün isteğinin aksine, gitmeyip geride kalanlar, evlerinde oturmakla sevindiler; Allâh uğruna mallarıyla, canlarıyla mücahede etmek hoşlarına gitmedi ve dediler ki: “Şu sıcakta savaşa çıkmayın”… De ki: “Cehennem nârı sıcaklık olarak çok daha şiddetlidir!” Keşke kavrayabilselerdi!
فَلْيَضْحَكُوا قَلِيلًا وَلْيَبْكُوا كَثِيرًا جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
82-) Felyedhaku kaliylen velyebkû kesiyra* cezaen Bi ma kânu yeksibun;
82-) Yaptıklarının sonucu olarak yaşayacaklarını düşünerek, az gülsünler çok ağlasınlar!
فَإِنْ رَجَعَكَ اللَّهُ إِلَىٰ طَائِفَةٍ مِنْهُمْ فَاسْتَأْذَنُوكَ لِلْخُرُوجِ فَقُلْ لَنْ تَخْرُجُوا مَعِيَ أَبَدًا وَلَنْ تُقَاتِلُوا مَعِيَ عَدُوًّا ۖ إِنَّكُمْ رَضِيتُمْ بِالْقُعُودِ أَوَّلَ مَرَّةٍ فَاقْعُدُوا مَعَ الْخَالِفِينَ
83-) Fein raceakellahu ila taifetin minhüm feste`zenuke lil huruci fekul len tahrucu me`ıye ebeden ve len tukatilu me`ıye `adüvva* inneküm radıytüm Bil ku`ûdi evvele merretin fak`udu maal halifiyn;
83-) Bu seferden döndükten sonra o münafıklar gelip yeni bir sefere katılmak istediklerini söylerlerse de ki: “Siz sonsuza dek benimle beraber çıkmayacaksınız; benimle beraber düşmanla savaşmayacaksınız! Siz ilk defasında evlerinizde kalmaktan mutlu oldunuz… Bundan sonra da diğer geri kalanlar ile beraber oturun oturduğunuz yerde!”
وَلَا تُصَلِّ عَلَىٰ أَحَدٍ مِنْهُمْ مَاتَ أَبَدًا وَلَا تَقُمْ عَلَىٰ قَبْرِهِ ۖ إِنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَمَاتُوا وَهُمْ فَاسِقُونَ
84-) Ve lâ tusalli alâ ahadin minhüm mate ebeden ve lâ tekum alâ kabrih* innehüm keferu Billâhi ve RasûliHİ ve matu ve hüm fasikun;
84-) Ebeden, onlardan ölen hiç kimseye cenaze namazı kılma ve onun kabri başında dua etme! Muhakkak ki onlar, Esmâ`sıyla onların hakikati olan Allâh`ı ve Rasûlü`nü inkâr ettiler ve onlar fâsıklar (bilinçleri hakikate kapalı – bozuk inançlı) olarak öldüler.
وَلَا تُعْجِبْكَ أَمْوَالُهُمْ وَأَوْلَادُهُمْ ۚ إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ أَنْ يُعَذِّبَهُمْ بِهَا فِي الدُّنْيَا وَتَزْهَقَ أَنْفُسُهُمْ وَهُمْ كَافِرُونَ
85-) Ve lâ tu`cibke emvalühüm ve evladühüm* innema yüriydullâhu en yuazzibehüm Biha fiyd dünya ve tezheka enfüsühüm ve hüm kafirun;
85-) Onların zenginlikleri ve evlatları seni imrendirmesin! Allâh bunlarla dünyada onlara (mekr yoluyla) azap vermeyi ve hakikat bilgisini inkâr eder hâlde canlarının çıkmasını irade ediyor.
وَإِذَا أُنْزِلَتْ سُورَةٌ أَنْ آمِنُوا بِاللَّهِ وَجَاهِدُوا مَعَ رَسُولِهِ اسْتَأْذَنَكَ أُولُو الطَّوْلِ مِنْهُمْ وَقَالُوا ذَرْنَا نَكُنْ مَعَ الْقَاعِدِينَ
86-) Ve izâ ünzilet suretün en aminu Billâhi ve cahidu mea RasûliHİste`zeneke uluttavli minhüm ve kalu zerna nekün me`al ka`ıdiyn;86-) “Esmâ`sıyla hakikatiniz olan Allâh`a iman edin ve Rasûlü ile beraber mücahede edin” diye bir sûre inzâl edildiğinde, içlerinden zengin olanlar (cihada çıkmamak için) senden izin istediler ve “Bırak bizi, evlerinde oturanlarla beraber olalım” dediler.
رَضُوا بِأَنْ يَكُونُوا مَعَ الْخَوَالِفِ وَطُبِعَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَفْقَهُونَ
87-) Radu Bi en yekûnu me`al havalifi ve tubia alâ kulubihim fehüm lâ yefkahun;
87-) Savaşa katılmayıp geride kalan kadınlar, çocuklar, âcizler ile beraber olmaya razı oldular… Kalplerine mühür vuruldu (anlayışları kilitlendi)! Artık onlar anlayamazlar!
لَٰكِنِ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ جَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ ۚ وَأُولَٰئِكَ لَهُمُ الْخَيْرَاتُ ۖ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
88-) Lakinir Rasûlü velleziyne amenû meahu cahedu Bi emvalihim ve enfüsihim* ve ülaike lehümül hayrat* ve ülaike hümül müflihun;
88-) Fakat Rasûl ve beraberindeki iman etmişler, mallarıyla, canlarıyla mücahede ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır! İşte kurtuluşa erenler bunlardır.
أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
89-) E`addAllâhu lehüm cennatin tecriy min tahtihel`enharu halidiyne fiyha* zâlikel fevzül azıym;
89-) Allâh onlara, içinde sonsuz yaşayacakları altlarından nehirler akan cennetler hazırladı… İşte budur çok büyük başarı!
وَجَاءَ الْمُعَذِّرُونَ مِنَ الْأَعْرَابِ لِيُؤْذَنَ لَهُمْ وَقَعَدَ الَّذِينَ كَذَبُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ ۚ سَيُصِيبُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
90-) Ve cael muazzirune minel`a`rabi liyü`zene lehüm ve kaadelleziyne kezebullahe ve RasûleHU, seyusıybülleziyne keferu minhüm azâbün eliym;
90-) Bedevîlerden mazeret uyduranlar, savaşa katılmama izni almak için geldiler… Allâh`a ve Rasûlü`ne yalan söyleyenler de (mazeret bile göstermeden) oturup kaldılar… Onlardan hakikat bilgisini inkâr edenlere, acı bir azap isâbet edecektir.
لَيْسَ عَلَى الضُّعَفَاءِ وَلَا عَلَى الْمَرْضَىٰ وَلَا عَلَى الَّذِينَ لَا يَجِدُونَ مَا يُنْفِقُونَ حَرَجٌ إِذَا نَصَحُوا لِلَّهِ وَرَسُولِهِ ۚ مَا عَلَى الْمُحْسِنِينَ مِنْ سَبِيلٍ ۚ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ
91-) Leyse aled du`afai ve lâ alel merda ve lâ alelleziyne lâ yecidune ma yünfikune harecün izâ nasahu Lillâhi ve RasûliHİ, ma alel muhsiniyne min sebiyl* vAllâhu Ğafûrun Rahıym;
91-) Allâh ve Rasûlü`ne içtenlikle durumlarını açan malî yetersizlik içinde olanlara, hastalara ve bu yolda bağışlayacak bir şeyi bulamayanlara (sefere çıkmadıkları için) bir vebal yoktur… İyilik yapmak için yaşayanların kınanması söz konusu değildir. Allâh Ğafûr`dur, Rahıym`dir.
وَلَا عَلَى الَّذِينَ إِذَا مَا أَتَوْكَ لِتَحْمِلَهُمْ قُلْتَ لَا أَجِدُ مَا أَحْمِلُكُمْ عَلَيْهِ تَوَلَّوْا وَأَعْيُنُهُمْ تَفِيضُ مِنَ الدَّمْعِ حَزَنًا أَلَّا يَجِدُوا مَا يُنْفِقُونَ
92-) Ve lâ alelleziyne izâ ma etevke li tahmilehüm kulte lâ ecidü ma ahmilüküm aleyh* tevellev ve a`yünühüm tefıydu mineddem`ı hazenen ella yecidu ma yünfikun;
92-) Kendilerine silah – binek vermen için geldiklerinde: “Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum” dediğinde; infak edecek bir şey de bulamadıklarından dolayı, üzüntüden gözyaşları içinde dönen kimselere de kınama olmaz!
إِنَّمَا السَّبِيلُ عَلَى الَّذِينَ يَسْتَأْذِنُونَكَ وَهُمْ أَغْنِيَاءُ ۚ رَضُوا بِأَنْ يَكُونُوا مَعَ الْخَوَالِفِ وَطَبَعَ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
93-) İnnemes sebiylü alelleziyne yeste`zinuneke ve hüm ağniya`* radu Bi en yekûnu me`al havalifi ve tabeAllâhu alâ kulubihim fehüm lâ ya`lemun;
93-) Ancak şunlar sorumlu tutulabilirler: Zengin oldukları hâlde (seninle cihada çıkmamak için) izin isterler… Onlar savaşa katılmayıp; geride kalan kadınlar, çocuklar, âcizler ile beraber olmaya razı oldular… Allâh da kalplerini mühürledi (şuurları kilitlendi)… Artık onlar (hakikati) bilmezler.